Yeşim Ceren Bozoğlu: Hülya kadınlar için muhteşem bir örnek


class=”medyanet-inline-adv”>

“Yalan” dizisiyle başlayalım. Yine çok ses getiren bir projede dikkat çeken bir karakterle ekrana döndünüz. İzleyicilerden bazıları Hülya’ya hak verirken, bazıları ise ona kızgın. Siz ne hissediyorsunuz?

– “Yalan” senaryosu itibarıyla ekipçe çok sevdiğimiz ve gönülden bağlandığımız bir hikâye oldu. Hülya bir oyuncunun başına kırk yılda bir denk gelecek rollerden biri. Muazzam dönüşümleri olan, duygu yelpazesi çok geniş bir karakter. Onun duygu deneyimlerinin içinden geçmek heyecan verici benim için. Sette her sahnesinde kendi zihnimin ötesinde yerlere götürüyor beni. Sayesinde kötülük, suç ve ceza, ailevi travmaların boyutları hakkında bilmediğim yerlere giriyorum. Yeni sorular sorduruyor bana.

Güçlü bir karakter olan Hülya’nın nasıl bir mesajı olurdu kadınlara? Siz sevdiniz mi Hülya’yı?

class=”medyanet-inline-adv”>

– Kardeşine yaptıkları korkunç. Hikâyenin özü Habil ve Kabil; iyi kardeş kötü kardeş, iyi tohum kötü tohum meselesi. Ancak oynadıkça ve hikâye açıldıkça Hülya’yı anlamaya başlıyoruz. Sevilmediğine, çirkin olduğu için tercih edilmediğine inanmış bütün hayatı boyunca. Sonrasında kocası Cengiz’le buluştuğunda ilk defa biri onu sevdiği, onunla ilgilendiği için ona kul köle olmuş. Sevgi değil onunki, adeta tapınma. Toksik ilişkinin tanımı gibiler. Aralarındaki suç ortaklığı da onları simbiyoz bir ilişkiye hapsetmiş. Sevgi zannettiği şey aslında korkunç bir bağımlılık. Kadınlara mesaj olarak toksik ilişkinin en uç boyutlarını göstermesi adına muhteşem bir örnek Hülya. Ama yaptığı kötülüklerin nedenlerini anladıkça kalbim yumuşuyor ona. Anlıyorum Hülya’yı.

YALANSIZ BİR DÜNYA MÜMKÜN DEĞİL

“Yalan”da büyük bir yalanın insanların hayatını nasıl derinden etkilediğini görüyoruz. Sizin tahammül edemeyeceğiniz en büyük yalan nedir?

– Hayat tecrübesi itibarıyla yalansız bir dünyanın mümkün olmadığı kanaatindeyim. Ben daha ziyadesiyle niyete bakıyorum artık. Gönül kırmamak adına da işte o beyaz yalan dediğimizi söyleyebiliyoruz maalesef. İnsanız çünkü…

class=”medyanet-inline-adv”>

Hülya oldukça zor bir durumda, sizin başınıza gelen zor durumlar karşısında tutumunuz nasıl olur?

– Ben savaşçı bir ruha sahibim. “Maç 90 dakika” derim hep. Yenilebiliriz, düşebiliriz evet, bununla birlikte nefes alıyorsak yarın iyileşme ve iyileştirme şansımız var. Canım yansa da kalkıp devam etmeyi ve yeniden başlamayı öğrendim çok şükür. Deneyimde kendi eksiğime bakıyorum. Karşı tarafla uğraşmayı bırakalı uzun zaman oldu. Ben ne yaparsam sonuç değişir ve bunun için ne yapmaya ihtiyacım var? Seri bir şekilde çözüme odaklanıyorum.

Size yalan söylendiğini nasıl anlarsınız? Daha önce böyle bir deneyiminiz oldu mu?

– Saf kötülük gördüm mü, evet. Gözümün içine baka baka yalan söylendi mi, maalesef. Gözünün içine baktığım an anlıyorum yalanı ve ondan sonra da orada kalmıyorum. Saf, samimi ve sahici olmayan hiçbir şeye, hiç kimseye tahammülüm yok. Anında uzaklaşıyor ruhum. Sanıyorum bu da benim bu hayatta kendime tanıdığım en büyük lüksüm.

class=”medyanet-inline-adv”>

KÖTÜLÜKTE HÜLYA TARTIŞMASIZ 1 NUMARA

Bugüne kadar çok farklı karakterlere rol verdiniz. Kötülük açısından Hülya kaçıncı sırada yer alır?

– Tartışmasız 1 numara.

“Yalan”ın kadrosunda genç oyuncular da var, sizin gibi yıllarını bu işe vermiş isimler de. Farklı kuşaklardan oyuncular bir araya geldiğinde oyunculuk eğitimi ve kavramlar açısından nasıl farklar ortaya çıkıyor?

– Karşılıklı bir deneyimi paylaşıyoruz. Sete gelince ben kendi adıma hep sıfırdan başlarım. “Ben biliyorum” diyen çürür çünkü, bu meslekte onu gördüm. Almaya, öğrenmeye, farkında olmaya ne kadar açıksan, o kadar iyi oyuncusun. İyi oyuncu çocuk gibidir zaten. Tüm ruhu, bedeni ve zihniyle o anı yaşar. Bunu yetişkin olarak ve setin, kameraların önünde yapabilmek az kolay iş ama… O anın hakikati ile, karşındakinin hakikati ile bağ kurmak… Asıl mesele bu.

class=”medyanet-inline-adv”>

Bir rol önünüze geldiğinde kendi benliğinizden çıkıp o benliğe nasıl giriyorsunuz?

– Bunun için bir kitap yazdım “Dersimiz Oyunculuk” diye. Bir de bedava eğitim videolarının olduğu bir YouTube kanalımız var, yine “Dersimiz Oyunculuk” adıyla. Teknikler muhtelif, her oynadığımız karakterin de talepleri başka. Ancak şunu söyleyebilirim ki; çalışmak şart. O çok beğenerek izlediğimiz hiçbir performans “Oturduğun yerde ezber yap” ile olmuyor. Üstün başarı talep ediyorsak onun bir bedeli var, o da çalışmak. Sahneleri çalışmaya özen gösteriyorum.

ÇIRAKLIĞIM ŞİFA ÜZERİNE

Bir sanatçı olarak ikinci bir alanda kariyer yapmayı hiç düşündünüz mü? Oyuncu olmasaydınız ne olurdunuz mesela?

class=”medyanet-inline-adv”>

– Hocalık ve yönetmenliğin yanına bir dal daha eklersem şifacılık olur o. Naçizane eğitimler alıyorum. Hikâye anlatıcılığının temeli de benim için o. İnsanlara anlattığımız hikâyeler yoluyla hayat bilgisi aktarmak, onlara hayata ve kendilerine dair sorular sordurmak… Bir doğru soru, bir bakış açısının değişimi bütün hayatı ve ona dokunan hayatları dönüştürebilir çünkü, velhasıl çıraklığım şifa üzerine.

KALP KALBE KARŞI

Son olarak buradan hayranlarınıza ve sizi izleyenlere neler söylemek istersiniz?

– Bugün, yıllardır beni takip eden bir izleyicim “Hayatımızı güzelleştiriyorsunuz, çok kıymetlisiniz” dedi. Kalbim doluyor bunları duyduğum zaman. İzleyiciye duyduğum saygı ve sevginin böyle gönülden karşılığını almak çok değerli. Tüm izleyicilerimizi canı gönülden kucaklıyorum. Kalp kalbe karşı, bilsinler. Çok teşekkür ediyorum onlara.

Yorum yapın