Milli Eğitim Bakanlığı, öğretim kademelerindeki zorunlu derslere yönelik olarak “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”ni temel alan yeni müfredat taslağını duyurdu. Bakanlık internet sitesinde 10 gün süresince görüşlere açılan yeni müfredat taslağının, halkın büyük bölümünü oluşturan mütedeyyin kesimin beklentilerinin karşılanmaktan henüz uzak olduğuna dikkat çekildi..
Dağ fare doğurdu
Yeni müfredata ilişkin değerlendirmede bulunan Eğitimci Yazar Ali Erkan Kavaklı, şunları dile getirdi: “MEB’in hazırladığı Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, İstanbul şalı örtülmüş Washington’a benziyor. Programın sunuş bölümü oldukça güzel. İnsan anlayışı mükemmel. Vatansever, ahlaklı, dürüst, adalet, hikmet, merhamet, iyilik, doğruluk, çalışkanlık, faydalı olma, güzellik gibi değerleri benimsemiş medeniyet ideali olan nesiller yetiştirme hedefleri belirlenmiş.İbn Heysem, İbn Sina, Piri Reis, Erzurumlu İbrahim Hakkı, Aziz Sancar, Barbaros Hayrettin Paşa anılıyor. Ancak, sunuş bölümü ile programlar bölümü arasında önemli çelişkiler var. Üzerinde çalışılması ve tutarsızlıkların giderilmesi lazım.
Ateist bakış açısı devam ediyor
Ders programları incelediği zaman fen bilimleri programlarında ateist bakış açısının devam ettiği görülüyor. Fen bilgisi konularında Allah, yaratıcı, Tanrı, Hüda kelimelerine yer verilmiyor. Müslüman’ın bakış açısına yer yok, materyalist anlatım devam ediyor. Fulbrigth bursuyla yetişmiş adamların eli ile hazırlanmış. İnsan vücudu anlatılırken sindirim, dolaşım, solunum sistemi ele alınıyor. Sistemi kuran yaratıcıdan söz edilmiyor, sanki vücuttaki sistemler kendiliğinden kurulmuş gibi anlatılıyor. Evrimci bakış açısı ile konular ele alınıyor. DNA’daki muhteşem kodlama doğal seçilim diyerek geçiştiriliyor. Hücre bölünmeleri mutasyonlar sonucu olmuş gibi anlatılıyor. Canlıların çevreye uyumu adaptasyon neticesiymiş gibi sunuluyor. Yaratıcının hikmeti gizlenmeye devam ediyor. Yaratıcının ilmi, sanatı, hikmeti öğretilirse öğrenci bilgelik kazanır. Kendi kendine oluyor derseniz faili yok sayan, inkârcı bir dil kullanmış olursunuz. Yine Güneş sistemi ele alınıyor; Dünya’nın yuvarlak olduğu Güneş etrafında döndüğü anlatılıyor. Dünya’nın Güneş etrafında dönmesi ile ilgili keşfi Galileo’nun bulduğu belirtiliyor. Hâlbuki ondan asırlarca önce İslam bilginleri Battanî ve Birunî Dünya’nın Güneş etrafında döndüğünü söylemişler. Fen bilimleri programını yazanlar tevhidî bakış açısına yer vermiyor; materyalist bakış açısını sürdürüyorlar. Kitap yazma komisyonlarının yeniden oluşturulması şart. Dil ve edebiyat programında hazırlık ve lise 1’de ele alınan türlere yer veriliyor. Daha önceki programlarda bulunan edebiyat tarihi, edebiyatın dönemleri, belli başlı isimler ve eserlerden söz edilirdi. Bu defa edebiyatın dönemleri ve önemli isimlere yer verilmiyor. Ne Mehmet Akif ne İstiklal Marşı var. Göktürk Metinleri, Hoca Ahmet Yesevî, Yunus Emre, Mevlanâ, Bakî, Fuzulî, Şeyh Galip, Dadaloğlu, Köroğlu, Aşık Veysel, Sümmani, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Sezai Karakoç gibi yazarlara değinilmemiş. Türkçeyi geliştirme ve dil zevki kazanmanın önemi belirtilmiş. Türkçenin zirve eserlerini tanıma, okuma ve benzerini yazma hususuna yer verilmemiş.
İnkılap sadece Mustafa Kemal
İnkılap Tarihi sadece Mustafa Kemal’in dönemi ile sınırlı tutuluyor. Yakın tarih ve 1938’den sonraki demokratikleşme dönemi, 15 Temmuz 2016’lara kadar gelen dönem ele alınmalı. Yakın tarih anlatılmalı. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde çok partili hayata geçiş denemeleri, Amerika’nın Türkiye’de darbeler organize ettiği anlatılmalı. Halk iradesini gasp eden, demokrasiyi sekteye uğratan, dış müdahaleler anlatılmalı ki millet iradesinin ve demokrasinin önemi kavransın. Program üzerinde çalışılması gereken çok yön var. Özellikle fen bilimlerindeki materyalist anlatım kabul edilemez. Yeni model Milli Eğitim Bakanımız tarafından açıklandığında büyük umutlara vesile olmuştu. Yıllardır zihnen gerek eğitim sistemi ve müfredat gerekse dış saldırılar sonucunda kuşatılmış bir nesil yetiştirildi. İlk defa umutlar bu kadar yeşertildi. Lakin müfredat programı askıya çıktığında dağın fare doğurduğu gerçeği bütün hakikatiyle ortaya çıktı. Sayın Bakanın sunumu her ne kadar bizi temsil etse de, komisyonların hazırlamış olduğu müfredatlar tam anlamıyla hayal kırıklığı ve milli ve manevi değerlerimizden uzak. Mesela okul öncesi müfredatı ideoloji ile kuşatılmış ama dini anlamda en kritik kazanım dönemi olmasına rağmen milli ve manevi değerlerimiz işlenememiştir.
Evrim safsatası bitmeli
Biyoloji, her ne kadar evrim kelimesi içinde geçmese de neredeyse bütününe evrim safsatası fikri hakim. Tarih manevi şuurdan uzak. İnkılap tarihi tamamen Atatürkçülüğe bürünmüş. Oysa yakın tarih kimlik inşa etmede en önemli unsurdur. İlk değerlendirmelerimize göre ne Sayın Cumhurbaşkanımızın ne de Sayın Milli Eğitim Bakanımızın bizde oluşturduğu beklentiden çok uzak ve hatta kitap yazılıp uygulanması çok zor bir müfredat yapılmıştır. Umarım Sayın Cumhurbaşkanımız bu müfredatı iptal eder. Ya da Sayın bakanımız köklü bir değişiklik yapar. Özellikle bu müfredatı hazırlayan komisyonlar, ders kitapları yazarsa yerli ve milli bir içerik imkansız hale gelir. Evrim ve seküler zihniyetlilerin yazacağı kitaplar nesli ihya, medeniyeti inşa edemez.”
ÖNE ÇIKAN VİDEO