Deri Hastalıkları Uzmanı Dr. Nihan Yüksel Çanakçı, güneşin pek çok zararı olduğuna hatta cilt kanserine yol açabildiğine dikkat çekti.
Güneşin pek çok zararı olduğuna hatta cilt kanserine yol açabildiğine dikkat çeken Deri Hastalıkları Uzmanı Dr. Nihan Yüksel Çanakçı “Bu etkilerden korunmak için ilk ve en basit olarak yapılması gereken şey güneşten korunmaktır. Mutlaka koruyucu krem, şapka ve gözlük kullanın, öğle saatlerinde güneşten kaçının” dedi.
Acıbadem Eskişehir Hastanesi Deri Hastalıkları Uzmanı Dr. Nihan Yüksel Çanakçı güneşin cildimiz için en önemli faydasının D vitamini sentezlemesi olduğunu, bunun da kemik erimesi ve bağışıklık sistemi hastalıklarından koruduğunu, aynı zamanda cilt yaralarının iyileşmesini hızlandırdığını söyledi. D vitamininden faydalanmak için öğle saatlerinde kollarımızın 15-20 dakika kadar güneş ışını almasının yeterli olduğunu vurguladı.
“Yaz, kış güneş kremi kullanın”
Güneşten fiziksel olarak sakınmak gerektiğinin altını çizen Dr. Çanakçı “Özellikle yazın güneş ışınlarının yoğun ve dik olarak geldiği saat 12.00-16.00 arasında güneş altında bulunmamalı, gölge ve serin ortamlar tercih etmelisiniz. Kıyafetler ortama göre seçilmeli, örneğin çocuklara tatilde UV korumalı mayolar, şehirde ince ama vücudu örtecek kıyafetler giydirmelisiniz. Mutlaka şapka, güneş gözlüğü gibi aksesuarlarla da güneşten korunmalısınız. Diğer basamak ise koruyucu krem kullanmak. Düzenli olarak yaz kış, evde bile olsanız yüz, boyun, ense, kulak, el gibi güneş ışınlarına maruz kalan yerlere güneş kremi kullanmalı; yaz aylarında 2-3 saatte bir tazelemelisiniz” diye konuştu.
“Güneş kremi minimum 30 SPF olmalı”
Güneş kreminin öncelikle geniş spektrumlu yani hem UVA hem UVB ışınlarına karşı korumalı olması gerektiğine dikkat çeken Dr. Çanakçı UVB’ye karşı kremin minimum 30 SPF; yaz aylarında, leke hastalarında, gebe ve çocuklarda ise minimum 50 SPF olması gerektiğini dile getirdi.
ÖNE ÇIKAN VİDEO
“Bebek ve çocuklar mineral krem kullanmalı”
Güneşten koruyucularda iki çeşit filtre kullanıldığını belirten Dr. Çanakçı “Kimyasal filtreler deriden emilir, güneş ışınlarını emerek derinin altına ilerlemesini durdurur ve etkilerini bloke eder. Mineral filtreler ise deri yüzeyinde kalkan gibi bir tabaka oluşturur, güneş ışınlarını yansıtıp çevreye dağıtarak cilde zarar vermesini engeller. Mineral filtreler biraz daha kalın formdadır ve zor dağılır. Özellikle küçük bebek ve çocuklarda, hamile ve emzirenlerde, cildi çok hassas ve alerjik olanlarda mineral filtreli ürünler tercih edilmelidir. Mineral filtreli güneş koruyucuların renk pigmenti içerenleri demir oksit içerir ve bu sayede mavi ışık denilen görünür ışıktan (bilgisayar, telefon, televizyon gibi kaynaklardan gelen ışıktan) korur. Özellikle kızarıklık ve leke şikayeti olan kişiler bu formları tercih etmelidir” dedi.
“Evden çıkmadan önce sürün”
Güneş kreminin miktarı ve kullanma talimatlarının da önemine değinen Dr. Çanakçı sabah günün ilk kremini evden çıkmadan 15-20 dakika önce sürmek gerektiğini; yani koruyucunun güneşin altında değil güneşe maruz kalmadan önce uygulanması gerektiğini dile getirdi. Kışın 4-5; yazın ise 2-3 saatte bir koruyucuyu tazelemek gerektiğini hatırlatan Dr. Çanakçı leke hastaları ve güneşe bağlı kızarıklık, alerjik semptomlar geliştiren kişilerin bu tazeleme işini ihmal etmemesi gerektiğini anlattı.
Güneş koruyucu kullanım miktarından bahseden Dr. Çanakçı şunları söyledi: “Yüz bölgesi için elinizin 2. ve 3. Parmağı boyunca aldığınız ürün kadar krem yeterlidir. Baş-boyun bölgesi, kol ve bacaklara 1’er çorba kaşığı, sırta da 2 çorba kaşığı kadar krem sürülmelidir. Ancak elbette her beden farklı olsa da kabaca bu ölçüleri esas alabilirsiniz. Yüz için ortalama elinizin 2. ve 3. parmağı boyu kadar ürün idealdir, ancak yüze sürerken kulak kepçesi kulak içi, boyun, ense, dekolte bölgelerini de unutmamalısınız. Kollarınız kapalı olsa bile ellerinizi ihmal etmemelisiniz”.
“Deri yaşlanması ve kansere yol açıyor”
Güneşin cildimizde hem akut yani anında oluşan ve görülebilen hem de zaman içinde gelişen, kronik yan etkileri olduğunun altını çizen Dr. Çanakçı en yaygın akut yan etkinin güneş yanığı, deride kızarıklık, koyulaşma, güneş hassasiyetine bağlı ekzama, sivilce gibi döküntüler, uçuk, ürtiker gibi yaygın kaşıntılı kabarıklıklar olduğunu dile getirdi.
Kronik yan etkilerinin en başında ise cilt kanseri geldiğini söyleyen Dr. Çanakçı “UV ışınları derinin derinlerine ilerleyerek serbest oksijen radikalleri oluşturur ve DNA hasarı yapar, beraberinde tamir mekanizmalarını da bozar. Bu sayede bireysel olarak yatkın kişilerde kanser öncüsü lezyonlara veya cilt kanseri gelişmesine neden olur. Bizim en korktuğumuz, aslında bunları anlatarak farkındalık oluşturmaya çalışmamızın nedeni cilt kanserinden korunmaktır” diye konuştu.
“Fotoyaşlanma” yani ultraviyole ışınlarının zamanla deride kabalaşma, kırışıklık, sarkma ve lekeli görüntüye neden olduğunu hatırlatan Dr. Çanakçı bu yaşlanmayı geciktirmek için ilk ve en basit olarak yapılması gereken şeyin güneşten korunmak olduğunu sözlerine ekledi.