‘Ustaca’ bir yorum! Bulgakov’un Sovyetleri eleştirdiği eseri beyazperdede

Yönetmen Michael Lockshin, çağdaş bir yorumla beyazperdeye adapte ettiği “Usta ile Margarita”da, Sovyetler devrinin karanlığını tasvir ederken bugüne dair de dersler veriyor!

MURAT ÖZTEKİN’İN HABERİ- Rus yazar Mihail Bulgakov’un Stalin devrinin baskıcı ortamını yerden yere vurduğu ve ancak ölümünden sonra yayımlanabilen meşhur romanı “Usta ile Margarita” yönetmen Michael Lockshin tarafından beyazperdeye taşındı. Bir zamanlar Rusya’da sansürlenen eserin sinema adaptasyonunun bütçesinin yarıya yakını bu defa Rusya Devleti tarafından fonlandı. Eser 2021 yılında çekilmeye başladı ama Rusya-Ukrayna savaşından sonra işler tersine döndü. Yine de “Usta ile Margarita” (Master i Margarita) adlı film, engelleri aşarak Rusya’da gösterime girebildi. Bu defa da yönetmeni hainlikle suçlandı. Filmin bir yazara uygulanan baskıyı işliyor olması ise inanılmaz bir ironi meydana getirdi!

Şimdi edebiyat adaptasyonu bu fantastik ve enteresan eser, Türkiye’deki sinemalarda gösterime giriyor… August Diehl, Yulia Snigir ve Claes Bang gibi isimlerin başrollerde yer aldığı yapımda esasında kitaba sadık kalınmakla beraber bir takım yan hikâyeler ve değişikliklerle modern bir yorum ortaya çıkarılıyor. 

Malum hikâyede Usta (Master) diye anılan bir yazarın Pilatus hakkındaki yeni oyunu iptal ediliyor. Yazarlar Birliğinde müzakere edilen eser “Sovyetler Birliği’ne sert bir eleştiri getiriyor” diye tenkit ediliyor. Ardından Usta, yazarlar arasında dışlanarak yalnızlığa itiliyor. Bu duruma oldukça üzülen yazar, coşkuyla kutlanmak zorunda olunan bir millî bayramda Margarita adlı güzel kadınla tanışıyor. Margarita kendisini, olan bitene rağmen yazmaya teşvik ediyor. Eline kalem ve kâğıdı tekrar alan Usta ise metinleriyle bir mücadeleye girişiyor. Yazar, Prof. Woland adlı şeytanın hayatını karartan kişilerden intikam aldığı bir hikâye kaleme alıyor; bu romanın sosyalist rejimde asla yayımlanamayacağını bile bile… 

ÇAĞDAŞ BİR YORUM

Filmde Sovyet devrinde büyük sıkıntılar çeken Bulgakov’un hayatıyla eseri birleştiriliyor. Bu defa bir akıl hastanesinde açılan eserde; Stalin Rusya’sında ve Roma devrinde geçen çok katmanlı hikâyenin üstesinden gelinerek fantastik unsurlar ile hakikat “ustaca” iç içe geçiriliyor. Aktif kamera açıları ve yerinde efektlerle sinematografik olarak tesirli bir film meydana getiriliyor. 

(Filmde yoğun görsel efektlerle fantastik bir dünya meydana getiriliyor.)SOVYET REJİMİ HİCVEDİLİYOR

Filmde hem muhteva hem de dekor ve kostüm yönünden tesirli bir devir tasviri yapılıyor. Stalin’in diktatörlüğünde sanatçıların nasıl zor bir durumda olduğunu gözler önüne seriliyor. Bu noktadan giderek 20. asrın başına benzemeye başlayan günümüze de ayna tutuluyor. Dinlerin yasaklanıp, ateist ideolojinin insanlara dikte edildiği ve zoraki bayramların yapıldığı Sovyet rejiminin karanlık günleri eserde hicvediliyor. Şeytanın varlığına inanılmayan memlekette “şeytanın” çevirdiği dolaplar da böylesine karanlık bir eserde bile mizahi olarak güçlü sekanslar doğuruyor! 

Bazı saheleri rahatsız edici olan eserin önemli bir kısmını meydana getiren tarihî sekansları ise Hristiyanlık teolojisine dayanıyor. 
Oyunculuklar vasatın altında değil ama derinlikli edebiyat adaptasyonu için daha fazlası gerekiyor. Özellikle Yulia Snigir’in canlandırdığı Margarita karakteri için… Hasılı, Michael Lockshin’in adaptasyonu orijinal eseri okuyanlarının çoğunu tatmin edeceğe benziyor. 

HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ

“Dengeler”“Kabir Azabı: İnsi ve Cinni”“My Hero Academia: Sıra Sende”“Tembeller Ailesi”“Kızı Kazan Aşk”    

Yorum yapın