‘Türkiye’nin Soros’u kim?’ Bakın neyin peşindeler

Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, George Soros’un global politikalara olan etkisini ele aldı. Övür, Soros’un, özellikle Doğu Avrupa ülkelerindeki politik olaylar üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğunu belirtti. Ayrıca Türkiye’deki birçok sivil toplum kuruluşuna yapılan fonlamaların Soros ile bağlantılı olduğu iddialarını gündeme getirdi. Övür, yazısında şunları kaydetti:

“Küresel Soros, sonunda ABD siyasetine de müdahale etti ki, eski ABD Başkanı Donald Trump, mahkum edilmesinde onun rolüne dikkat çekerek zehir zemberek konuştu:

“Soros destekli bir savcı vardı ve her şey ortada. Biz yanlış bir şey yapmadık. Ülkemiz şu anda hileyle yönetiliyor. Bu (yargılama), Biden yönetimi tarafından bir rakibi, siyasi bir rakibi yaralamak veya incitmek için yapıldı. Bana göre tam bir rezalet.”

İşin vahametine bakar mısınız, eski bir ABD Başkanı bile George Soros’un siyasi kumpasından söz ediyorsa, gerisini siz düşünün.
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Soros’un karıştırmak istediği ve yıkıcı eylemleri desteklediği tam 120 ülkeden söz ediliyor. 90’lardan itibaren Ukrayna’dan Gürcistan’a, Sırbistan’dan Malezya ve Venezuela’ya el atmadığı ülke kalmadı. Güzellemeler yapılan “Turuncu devrimler”den Arap Baharı’na her toplumsal kalkışmada onun fonladığı vakıfların ve sivil toplum örgütlerinin rolü olduğu söylendi.

Soros, ya da namı diğer “Kızıl Milyarder”in kapsama alanında Türkiye’nin olmaması düşünülemezdi. 2 binlerin başından itibaren Açık Toplum Vakfı gibi çok sayıda sivil toplum örgütüyle Türkiye’de de varlığını hissettirdi.

Peki Soros Türkiye’de neyin peşindeydi?

Ya da şöyle soralım; 1992’de yaptığı bir kur spekülasyonuyla, bir gün içinde bir milyar doların üzerinde kazanç sağlayarak İngiltere Merkez Bankası’nı bile sarsabilecek güce erişen dünyanın “hiper spekülatörü” Soros, Türkiye’yi çok sevdiği için mi o milyonlarca doları kurdurduğu vakıflara veya sivil toplum örgütlerine aktardı?

Onun fonladığı siyasiler veya medya aktörleri kabul etmese de Soros, gerçekte “demokrasi” kılıfıyla ülkeleri kaosa sürükleyen “yaratıcı yıkıcılık” faaliyetlerinin esas mimarıydı… Bunun en çarpıcı örneği de bugünlerde çok tartışılan ve “hükümete darbe” iddiasıyla yargılanması sonuçlanan Gezi kalkışmasıydı.

Doğrusu Gezi olayı sadece Sorosvari faaliyetlerin açığa çıkan bir örneğiydi. PKK’nın silah bırakmaması ve “Seni başkan yaptırmayacağız” gibi siyasetin farklı mecralara kaymasından, çevre hassasiyetini ve deprem mağduriyetini kullanmaya kadar birçok operasyonun arkasında aynı Sorosçu vakıfların ve siyasi aktörlerin izi vardı.

O aktörlerin başında da “yerli” kızıl milyarder olarak nitelenen Osman Kavala geliyordu. Bir anlamda “Türkiye’nin Soros”uydu… Gerçi onun fonladığı sol yapılar onu, “Kavala her şeyden önce bir aktivisttir; ve sahnede fazla görünmese de, ülkemizin en etkili aktivistlerinden biridir” diye tanımlasa da bu Sorosvari yapıların, aktörlerin dünyada ve Türkiye’de ne yaptığı gerçeğini gizlemeye yetmez.

Bu noktada ilginç olansa, küresel sistem adına “Turuncu Devrimler”in finansörü Soros’un Türkiye şubesine sahip çıkanların “Kuvayı Milliye”ci CHP ve sol kesim olması.

Tablo çok çarpıcı… Soros, ABD, AB, CHP, DEM Parti ve bilumum sosyalist sol -FETÖ’yü de ekleyebiliriz- bir arada ve hepsi Gezi’yi bir demokrasi direnişi olarak niteliyor.

Bu işte bir gariplik yok mu?

Soros’un bırakın 120 ülkeyi sadece Ukrayna ve Gürcistan’da neler tezgahladığı, her iki ülkede de başta Nazi taburları olmak üzere sokakları ateşe veren güçleri nasıl fonladığı ortada.

Özgür Özel’in “sol” CHP’si bu gerçekleri görmüyor mu?”

 

Yorum yapın