Toplumsal vicdanın erozyonu! İşte Yenidoğan Çetesi’nin acı gerçekleri

Sabah gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu, “Yenidoğan çetesi” skandalının, toplumsal vicdanın erozyona uğradığını gösterdiğini ifade etti. Özel sağlık sektörünün açığa çıkan defolarına dikkat çeken Babaoğlu, toplumsal değerlerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Babaoğlu, suçun dehşetinin hafifletilmemesi gerektiğini belirterek, bu olayın toplumda büyük bir boşluk oluşturduğunu dile getirdi. Haşmet Babaoğlu, “Vicdanı süs olarak gören ortamda vicdansızlar çoğalır.” dedi. İşte Babaoğlu’nun yazısı:
“Bir dakika, bir dakika!
Çok sert ve hızlı bir gündeme kapıldık, doğru!
Lakin “Yenidoğan çetesi” olayını hukuki sürece teslim edip toplumsal hafızanın boşluklarında kaybolmasına izin veremeyiz.
Üzerinde uzun uzadıya durmak zorundayız.
Neden?
Çünkü bu dehşet verici skandal, özel sağlık sektörünün defolarını ve toplumu saran lümpenleşmeyi yüzümüze çarpmakla kalmıyor; aynı zamanda bu çağda “insan olmak, insan kalmak” üzerine birçok soruyu da getirip önümüze koyuyor…
***
İhmal ettiğimiz şeyler var…
Mesela güzel sözlerin gönlümüzü çalmasına bayılıyoruz.
Evlilik tekliflerinden hamburger siparişlerine aforizmalar havada uçuşup duruyor.
Fakat kimse güzel eylemlerden bahsetmez oldu…
“Bana güzel eylemle gel” demek, olmayacak şey sanki…
Mesela savcılık iddianamesine göre “Yenidoğan çetesi”nin lideri olan kişinin sosyal medya hesapları pek havalı ve cilalı sözlerle dolu…
Ne çok insan yutmuş o lafları!
Ama o sırada asıl işler “Bana saturasyonu düşük bebek bulun”, “Bebeği öldür” cümleleriyle gerçekleşiyor ki, haberimiz olmuyor!
***
Geçenlerde bir ahbabım, “Hadi sağlıkçısın veya birtakım sağlıkçıları tanıyorsun ve aklına böyle iblisçe bir fikir geldi” diyordu; “peki nasıl bunu başkalarına anlattın ve bundan para kazanacağız, diyebildin, nasıl böyle vicdansızca birbirinizi bulup örgütlendiniz; işte bunu merak ediyorum…”
Haklıydı…
Ne yaptık biz?
Biz vicdanlı, iyi insanlar, ne yaptık, ilk olarak kendimize bakmalıyız…
Söyleyeyim…
Suçun ağırlığını ve dehşetini gündelik hayatımızdan sildik.
Suç, sadece TV dizisiymiş; garip yaratıklara özgü bir davranışmış, hatta ya yalan ya da çok uzak bir şeymiş gibi…
O sırada…
Ottan boktan konularda “suçluluk duygusu”na kapılıp geceleri uykuları kaçan ama suçun en ağırını kılı kıpırdamadan işleyen tipler ortalığı doldurdu…
***
Her seferinde vurgulayacağım…
“Bunlar bir avuç vicdansız” deyip geçmeyin!
Vicdanı süs püs haline getiren bir sosyal ortamda vicdansızların nasıl çoğalabileceğini düşünün…”

Yorum yapın