Tarafsız, iyi niyetli, dostane bir Ali Koç eleştirisi | Ahmet HAKAN Köşe Yazısı


class=”medyanet-inline-adv”>

Taraftarının hakkını hukukunu korumak istiyor Ali Koç. Böyle bir tutumu var.

Övgüye layık bir tutumdur bu. Şüphe yok.

*

Ama bu iş böyle mi yapılır?

Taraftarın hukuku böyle mi korunur?

Taraftara böyle mi sahip çıkılır?

*

Fenerbahçe Başkanı olmanın bir ağırlığı var.

Fiziki olarak ortaya atılmak yerine o ağırlığı kullanması gerekir Ali Koç’un.

*

Maç sırasında sahadan geçmesi olacak iş midir yani?

Kendisine “Buyurun sahanın kenarından geçin” denmiş midir? Bilmiyorum. Ama böyle denmiş olsa bile Ali Koç’un “Bu yakışık almaz” diyerek reddetmesi gerekmez mi?

*

Taraftara biber gazı sıkılıyormuş, ona müdahale edecekmiş Ali Koç.

class=”medyanet-inline-adv”>

Nasıl müdahale edecek? “Açılın, ben geldim” diyerek mi? Biber gazına göğsünü siper ederek mi? Taraftara biber gazı sıkan polislerle vuruşarak mı?

Ali Koç, neden sorunları çözmeye çalışırken hep en son yapılması gereken şeyi ilk önce yapma eğilimine giriyor, bunu bir türlü anlamıyorum.

*

Hem bu sorun çözme yönteminin nasıl amansız bir tehlike yarattığı da ortada değil mi?

İşte bakın:

Magandanın, futbol teröristinin teki, resmen saldırdı Ali Koç’a. Arkadan itti, düşürdü. Yerdeki Ali Koç’un üzerine tribünlerden şişeler fırlatıldı.

Allah korusun, ya Ali Koç’u iten o magandanın elinde delici – kesici bir alet olsaydı?

*

Ali Koç’un Fenerbahçe taraftarı için yapacağı delikanlılık, Fenerbahçe Başkanı olmasından kaynaklanan gücü, ağırlığı kullanmasıdır, kendi fiziki gücünü değil.

Bir futbol kulübü başkanı, “açılın ben geldim” yöntemiyle sorun çözemez. Bir futbol kulübü başkanı, görevinin ağırlığını kullanarak sorun çözer.

*

Ali Koç’a tavsiyem şudur:

Fenerbahçe Başkanı olmanın ağırlığını kullanmayı denesin. O ağırlığı hafifletmesin. Dolaylı müdahalenin, doğrudan müdahaleden çok daha fazla sonuç alıcı olacağını unutmasın.

*

Maganda konusuna gelince:

Bir futbol teröristidir o adam. Bunu söylemeye bile gerek yok.

Mahkemenin o adama ev hapsi cezası vermesini de yeterli görmek mümkün değil. Böyle bir cezayla futbolda şiddet önlenmez. Böyle bir cezanın caydırıcı olduğunu kimse söyleyemez.

class=”medyanet-inline-adv”>

YANGIN YALANLARI

Büyükada’da orman yangını çıktı iddiası doğru değilmiş. / İzmir yangını diye paylaşılan görüntüler, Kaliforniya yangınındanmış. / Rusya’dan kiralanan yangın söndürme uçağının İzmir’de yangına müdahale etmediği iddiası yalanmış. / Tasarruf tedbirleri nedeniyle yangın söndürmede her şey aksıyor iddiası tam bir palavraymış çünkü yangınla mücadele için yapılan harcamalar, tasarruf tedbirlerine dahil değilmiş.

*

Bunlar Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nden telefonuma gelen mesajlar.

*

Bu mesajların anlamı şu:

Millet havadan-karadan yangınları söndürmeye çalışırken İletişim Başkanlığı da yangın yalancılarının yangınlarını söndürmeye çalışıyor.

class=”medyanet-inline-adv”>

 

BİR YAKIŞIKLILIK ÖLÇÜTÜYDÜ ALAİN DELON

Şu tür cümleleri o kadar çok işittim ki:

*

– Oğlum herif Alain Delon gibi yakışıklı.

– Yakışıklılıkta Alain Delon’la yarışırım.

– Havasını gören de Alain Delon sanacak.

– Nesini beğenmedin, Alain Delon gibi çocuk.

Alain Delon’un öldüğünü öğrendiğimde aklıma geldi bunlar.

*

Bir yakışıklılık ölçütüydü Alain Delon.

Ya da yakışıklılıkta en üst seviye gibi bir şeydi.

 

EVLERE KAPANMA İHTİMALİ: SIFIR

Maymun çiçeği fırtınası esmeye başladığı günden beri herkesin aklındaki soru şu:

*

Bizi yeniden evlere kapatacaklar mı?

*

Uzman görüşlerinin karmaşık dünyasından sıyrılarak bu soruya basit bir yanıt vermek istiyorum:

*

COVID denilen bela, solunum yoluyla geçiyordu. Bu nedenle evlere kapatmıştı bizi.

class=”medyanet-inline-adv”>

Maymun çiçeği denilen bela ise solunum yoluyla geçmiyor.

*

İşte bu çok önemli temel fark nedeniyle:

Maymun çiçeğinin bizleri evlere kapatması, söz konusu bile değil.

Böyle bir ihtimal sıfır. Hatta sıfırın bile altında.

İNSAN DETOKSU YAPMANIN FAYDALARI

– Dedikodu malzemesi vermeyi en aza indiriyorsun.

– Telefonun çok sık çalmıyor.

– Sürekli “Hadi abi kalk gidelim” türü planlarla mücadele etmiyorsun.

– Siyaseti yakından izlemeyenlerle siyaset tartışması yapmamış oluyorsun.

– Kendine muazzam genişlikte zaman ayırabiliyorsun.

– Hiç ilgilenmediğin konular, mecburen gündemine girmemiş oluyor.

– Çekememezlik, arkadan konuşma, haset falan… Hepsinden uzak kalıyorsun.

class=”medyanet-inline-adv”>

BİLİM İNSANI YETİŞTİRME HEDEFİ

Medipol Üniversitesi, yine YKS’de büyük başarı kazanan öğrenciler tarafından tercih edilmiş. Bu sene de iki birinci Medipol’ü seçmiş.

Biliyorum: Üniversiteler, yıllardır bu tür tercihleri kendi reklamları için kullanırlar.

*

Ama Medipol’ün farklı bir tutumu var.

Ben bu öğrencileri, bilim insanı yapacağım” diyor. “Ben bu öğrencileri Amerika’da tam bursla okutacağım” diyor. “Harvard, MIT gibi prestijli okullarda staj yaptıracağım” diyor.

*

İşte olayın bu kısmı, reklam çabasının ötesine geçiyor.

Bilim insanı yetiştirme hedefi… Ülkemizin en büyük ihtiyaç duyduğu hedeftir.

TÜBİTAK Kimya Olimpiyatları’nda elde ettiği başarıyla YKS sınavında ek puan almaya hak kazanan Mustafa Özateş, 560 tam puanı geçerek Türkiye birincisi oldu. Zeynep Naz Çöne de TÜBİTAK Olimpiyatları’nda kazanmış olduğu ek puanı ile tam puanı geçerek Türkiye birincisi oldu.

FİLMLERİMİZDE VE DİZİLERİMİZDE OLMAYAN ŞEYLER

– Ya iyi insanlar var ya da kötü insanlar. Bazen iyilik yapan bazen kötülük yapan insan yok.

– Alttan gelen müzik. Bunun olmadığı tek bir an bile yok.

-Saçma cümle kuran yok, cümleyi yarıda bırakan yok, sadece sesle tepki veren yok.

– Karakterler asla değişmiyor. Nasıl başladıysa hep öyle gidiyor. Milim sapma yok.

– Ayağı takılan yok, hapşıran yok, öksüren yok. Artistlik yapılmayan tek bir an yok.

– Arka fonlar hep ayarlanmış. Arkadan burnunu karıştırarak geçen birine asla rastlanmaz.

– Yenişemeyen, zevk vermeyen, gerzek bir dövüş yok. Bütün dövüşler Bruce Lee ayarında.

Yorum yapın