Suriye’ye büyük operasyon! Türkiye İsrail’e karşı sınır güvenliğini sağlayacak

Hüseyin Besli, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik askeri operasyonlarının kaçınılmaz olduğunu yazdı. Besli, Türkiye’nin Suriye’nin tamamını kontrol altına alması gerektiğini belirtti. Bu stratejinin Türkiye’nin güvenliği için hayati olduğunu vurgulayan Akşam gazetesi yazarı Besli, İsrail ile sınır komşusu olma ihtimalinin Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından kaçınılmaz olduğunu ileri sürdü. Hüseyin Besli, şunları kaydetti:

“Hatırlarsanız, Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye’ye yönelik ilk sınır ötesi operasyonunu 15 Temmuz’dan sadece 40 gün sonra 24 Ağustos 2016’da yapmıştı. (Fırat Kalkanı Harekâtı)

Biz ise, çok daha önceden Türkiye’nin sınır ötesi operasyon yapmasını söyleyegelmiştik.

Mesela;

25 Eylül 2014: “…Dosta düşmana gerektiğinde sıcak çatışmaya girebileceğini göstermesi gerekir. Göstermesi gerekir ki, bölgede ve dünyada bölgeyle ilgili bütün unsurlar hesaplarını ve planlarını yaparken Türk ordusunun vurucu gücünü hesaba katsınlar…”

02 Temmuz 2015: “Bir ülkenin siyasi söylemlerinin muhataplarından gerekli etkiyi sağlaması için iki unsurla desteklenmesi gerekir:” Asker ve ekonomi…

02 Ekim 2015: “Savaş kirlidir, savaş onursuzdur, savaş yıkımdır, savaş vahşidir, savaş acımasızdır, savaş hukuksuzdur, savaş ölümdür, savaş insanlığa karşı işlenmiş en ağır suçlardandır, bunu bilir bunu söylerim.

Ama… Türkiye’nin çevresinde ve bölgede sıcak çatışmaların ve savaşların sona ermesi/erdirilmesi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesi harekât yapabilme güç ve imkanını göstermesiyle doğrudan ilişkilidir.”

06 Aralık 2015: “Bu sütunun okuyucuları hatırlayacaklardır ki, biz öteden beri Türkiye Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesi harekât yapmasını savunanlardanız.”

18 Şubat 2016: “Eğer, uçağımız düştüğünde Türkiye Suriye’ye karadan müdahalede bulunsa idi… muhtemelen bugünkü Suriye’de tablo çok değişik olacaktı…”

21 Şubat 2016: “Evet, dedim! Evet, yazdım. Evet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’nin içine doğru kara harekâtında bulunmasının kaçınılmaz ve doğru olacağını ifade ettim.”

Ve harekâttan hemen sonra;

28 Ağustos 2016: “Şimdi! 15 Temmuz darbe girişimine maruz kalmışken. Başta ABD olmak üzere bütün Batı’nın darbe destekçisi tavrı suçüstü olmuşken; buna mukabil, milletimizin destansı direnişi sayesinde darbe akamete uğratılmışken; 15 Temmuz’dan itibaren bir aya varan özgürlük ve bağımsızlık nöbetleri sayesinde savunma siperleri tahkim edilmişken, PKK/PYD ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin, ister kendi kararıyla, ister başkasının emir komutasında gerçekleştirdikleri eylemlerinin asıl hedefinin memleketin ve milletin, birliği ve dirliği olduğu ayan beyan ortaya çıkmışken… Bu atalet, bu çekingenlik niye? Niçin sınırı bir kez geçmişken, harekâtı, Fırat’ın doğusundaki bütün terörist unsurları süpürerek Halep’e kadar sürdürmediniz?”

Bugüne gelirsek; Türkiye, müsait olan en kısa sürede, bu kez Suriye’nin tamamına yönelik askeri bir operasyon başlatmalıdır.

Evet! Yanlış duymadınız. Bu harekatın nihai amacı Suriye’nin tamamını kontrol altına almak olmalıdır.

Öyle olmalıdır, çünkü ancak o sayede Suriye’nin Lübnan ve İsrail sınırlarında İsrail’e karşı tahkimat oluşturulabilsin…

Hani, Sayın Cumhurbaşkanı; Gazzeliler aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarını korumak için direniyorlar demişti ya… Görünen o ki o direnç kırılmış durumda, katil İsrail Lübnan’a saldırmakta, ondan sonraki hedefin Suriye olacağını da gizlememekte…

Yani, öyle veya böyle, Türkiye eninde sonunda İsrail ile sınırdaş olmak durumunda…

Öyleyse hem kendi güvenliğimiz hem bölge ülkelerinin egemenlik haklarını korumak için Türkiye direnme hattını Suriye-Lübnan-İsrail sınırına dikmek durumundadır…

Bu bir mecburiyettir, tercih değil…

Görüldüğü gibi Türkiye’nin önünde iki seçenek var üçüncüsü yok.

Ya Türkiye İsrail sınırına gidecek ya da İsrail Türkiye sınırına gelecek…

Lakin Suriye’nin/Beşar Esad’ın önünde tek bir gerçek var.

Ya, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın denklik falan aramaksızın, tekrar tekrar dillendirdiği görüşme yapılır ve sulh yoluyla Türkiye’nin hamiliği ve otoritesi kabul edilir;

Ya da güç yoluyla…

Açık değil mi?”

 

Yorum yapın