Geçtiğimiz günlerde Mersin’de tedavi gördüğü hastanede 110 yaşında hayatını kaybeden Muazzez İlmiye Çığ, utanç dolu, karanlık geçmişi ile zihinlerde yer edindi. “Sümerolog” olarak tanınan ancak akademik unvanı bulunmayan Çığ, Türkiye’nin yakın tarihindeki önemli dönüm noktalarına tanıklık etti. Çığ’ın karmaşık ilişkileri bu dönemlerdeki tarihsel rolünü daha da karmaşık hale getirdi.
KÜTÜPHANE MEMURUYDU
Birçok akademik çevrede “Sümerolog” olarak anılsa da, Muazzez İlmiye Çığ’ın üniversitelerde hiçbir resmi akademik unvanı bulunmaktaydı. Ancak 28 Şubat sürecinin mimarlarından İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu’nun kütüphane memurluğu yapan Çığ’a hiç hak etmediği halde “Fahri Doktora” unvanı verdiği öğrenildi. Bu durum, Türkiye’nin akademik çevrelerinde uzun yıllar süren tartışmalara yol açtı.
MAHKUMLARIN KOBAY OLARAK KULLANILMASINA ÖNCÜLÜK ETTİ
Çığ’ın darbe sonrası kurulan ve CIA tarafından finanse edilen HZİ Nöropsikiyatri Vakfı’nın faaliyetleri de oldukça dikkat çekiciydi. Çığ, bu vakıfta özellikle zindanlardaki siyasi mahkumların “kobay” olarak kullanılmasına öncülük etti.