Sonradan ağıt yakmanın faydası olmaz! Siyasi belirsizlik Türkiye’yi tehlikeye sürüklüyor

Akşam gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz, Türkiye’deki mevcut siyasi ve toplumsal belirsizlikleri değerlendirdi. Tayiz, devlet, ordu ve toplum arasındaki güvenin giderek azaldığını ve bu durumun büyük tehlikelere kapı aralayabileceğini belirtti. Yazar, mevcut iklimin ülkenin birliğini tehdit ettiğini savundu. Kurtuluş Tayiz, bu belirsizliklerin Türkiye’nin geleceği için ciddi sonuçlar doğurabileceğini ifade ettiği yazısında şunları kaydetti:

“At izinin it izine iyice karıştığı zamanlardan geçiyoruz. Hangi siyasi parti nerede duruyor, kim kimdir, hedefleri ve amaçları nedir; askeri, bürokrasisi, medyası, sivil toplumu, cemaati neyin peşinde, ne yapmaya çalışıyor, amacı nedir anlamakta güçlük çekiyoruz. Çizgilerin belirsizleştiği, arka kapı ilişkilerinin arttığı, yeni pozisyonlara geçiş hazırlığı yapıldığı ve çoğu kimsenin binbir surata döndüğü günlerdeyiz.

Bunun sebebi herhalde yakın geleceğe dair siyasi belirsizliklerin artması ve oyuna katılmak isteyen aktörlerin iştahının fazla olması. Dünyevi kaygılarla, açgözlülükle adeta bildiğimiz siyasi-toplumsal bütün değerlerin üzerinden geçiliyor.

Bu şartlarda insanların devlete, siyasete, birbirine olan inancı büyük bir erozyona uğruyor. Ekonomik zorlukların da eklenmesiyle devlete, siyasete, askeriyeye, medyaya olan güven her geçen gün biraz daha eksiliyor.

Toplumları bir arada tutan değerler aşınırsa büyük tehlikelere kapı aralanır. Devlete olan güvende azalma büyük parçalanmalara zemin hazırlar. Bölünmeler, dağılmalar hep böyle toplumsal ve siyasal iklimde doğar, büyür, gelişir. Milletin birliği olmazsa devletin birliği dirliği kalmaz.

Ülkeye hâkim kılınmaya çalışılan bu siyasi ve psikolojik iklimin ağır sonuçları olacağından kimsenin kuşkusu olmasın.

Devleti, orduyu, toplumu bölünmüş, ayrışmış, kavgalı sulara sürükleyenlerin bu coğrafyayla ilgili şüphesiz büyük hesapları bulunuyor. Bu elbette bir sır değil; fakat bu harici planlara zemin hazırlayanlar nihayetinde bu topraklarda yaşıyor. Kimi daha çok kimi daha az zemin sunuyor, bu gidişata. Devlet ve toplum hayatının ağırlaşmasında herkesin az çok bir katkısı bulunuyor. Kimisi kışkırtıcı belki ama kimisi de buna zemin sunan makamda.

Bir paradoks gibi görünebilir ama cumhuriyetimiz olmadığı kadar güçlü bir dönemden geçiyor. Devlet yönetimi hiç olmadığı kadar istikamet üzere. Ordumuz hiç olmadığı kadar güçlü ve donanımlı. Fakat ekonomiden kaynaklı zorlukları da kullanan iç ve dış çevreler her alanda siyasi kutuplaşmayı, ayrışmayı, bölünmeyi körükleyerek fay hatlarını mütemadiyen yüklüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu küresel kriz ortamında ve bölgesel çatışmaların içinde devleti istikamet üzere tutmak için büyük bir gayret gösteriyor ve fedakarlıklarda bulunuyor. Erdoğan aynı zamanda bu milletin umut bağladığı makamı temsil ediyor. İnsicamı bozulmadan gemiyi sağlam limanlara ulaştırması için ona destek olmak lazım. O zaman yıkılmaz, büyük bir devlet olmayı başaracağız. Bu gidişatı sabote edenlerin ülke için büyük maliyetler doğuracak sonuçlara yol açacağı ortada. Sonradan ağıt yakmanın, büyük pişmanlıklar duymanın hiçbir şeyi geri getirmeyeceğini de özellikle belirtelim.”

 

 

Yorum yapın