Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin açıklamasından satır başları;
Ülkemizin dört bir köşesi denizlerle kaplı vaziyette. Denize girme bakımından en güzel imkanlara sahibiyiz. Mavi bayraklı plaj sayısında dünya üçüncüsüyüz. 555 tane mavi bayraklı plajımız var. İspanya ve Yunanistan bizden fazla plaja sahip yerler. Oralarda da plajları ikiye bölmüşler yoksa bizim daha fazla plajımız var. Sahilde kıyı bandı kuralı 50 metre. Bu kurala uyulmadığını görüyoruz. Biz bu yaz ‘Denizler Halkındır’ sloganıyla bir hareket başlatıyoruz.
“YENİ BİR HAREKET BAŞLATIYORUZ”
Yeni bir hareket başlatıyoruz. Projemizin adı “Denizler Halkın.” Bakanlığımızda 3 konu başlığı var. Şehircilik, çevre konusu ve iklim değişikliği. Yeni bir hareket başlatıyoruz. Denizler halkındır. Sahil şeritlerini tarıyoruz. Denizler halkın projesiyle ne kadar kaçak varsa yıkılacak.
Biz kendimize iki tane misyon biçtik. Baştan sona bütün gücümüzle deprem olduğundan beri bütün gücümüzü deprem bölgesine aktardık. Biz deprem bakanlığı gibi algılanmaya başladık.
“SAHİL ŞERİTLERİNİ TARIYORUZ”
Sahil şeritlerini tarıyoruz. Denizler Halkın projesiyle ne kadar kaçak varsa yıkılacak. Bizim derinden takip ettiğimiz her türlü gayret ettiği ama bir konuda kıyılarımız sahillerimiz. BU konuda çalışıyoruz. Birkaç şey yapmaya çalışıyoruz. Birincisi Hatay’dan başlayarak Artvin’e uzanan şeritte bir çalışma yapıyoruz. Ne kadar kaçakçılık varsa işgal varsa vatandaşın denize ulaşımını engelleyecek bir rant varsa kimse vatandaşımızı engelleyemeyecek.
“KAÇAK İŞLETMEYE İZİN YOK KENDİMİZ İŞLETECEĞİZ”
Kültür ve Turizm Bakanlığı da halk plajları açılıyor. Ne kadar talep geldiyse tamamını imzaladım. Kendi Çevre Ajansı bünyemizde bir kuruluşumuz var. Plajları kendimiz işleteceğiz. İnsanlar ne istiyorlarsa yesinler içsinler rahat etsinler. Belediyelerle büyük bir sıkıntımız yok. Onlar plajları halk plajı olarak işletiyorlar. Yeni halk plajları açılıyor. Kaçak işletmeye izin yok kendimiz işleteceğiz.
Sahillerimizde binlerce yat var. Allah daha çok versin herkesin yatı olsun. Ama bunlar bulabildikleri yerlere bağlıyorlardı. Ağaçlara bağlıyorlardı. Sahillerde şamadıra dediğimiz bir sistem 50 metre arayla mapa şamandıra koyacağız oraya bağlayacaklar.
“GÜNLÜK 100 EURO PARA ALACAĞIZ”
Sahillerde duran yat sayısı bilinmiyor. Hiç görmediğimiz tanımadığımız bayraklar var üzerinde bunları tanımıyoruz. Gemilerin kanunen belli yerlere sintine denilen kirlilikleri vermeleri lazım.
Ben soruyorum kaptanlara ne yapıyorsunuz diye. Açığa bıraktıklarını itiraf ediyorlar. Çevre cezaları ağır aslında. Geçen bir gemiye 90 milyon ceza kestik. Kaptan “Ben 50 milyona gemiyi veririm” dedi. Mapa şamandıraya bağlanan yatlardan günlük 100 euro para alacağız.
MÜSİLAJ KONUSU HAKKINDA
Müsilaj komusunda yüzeydeki müsilajı gemilerle çekiyoruz, karada geniş çuvallara koyuyoruz. Çuvallarda su süzülüyor. Kalan malzemeyi belli kimyasallarla kullanılabilir hale getiriyoruz.
Ankara Gölbaşı’nda suyun dibini temizlemeye başladık. Orası da bitti. Marmara’da sahillerde iş yeri olan 8-10 grup var. “Çok sıkı denetimleriniz var bu denetimlere ara verin” diye rica bulundular. “Bana bunu söylüyorsanız hiç söylemeyin toplantı bitti” dedim. Sadece vatandaş değil koca koca şirketler de bu taleplerde bulunuyor.
Akdeniz Parlamenterler Assemblesi diye geçiyor. Ödül töreninde 2022 yılında sıfır atık projesine ödül vermeye karar vermişler. Emine Erdoğan Hanımefendi’nin başka programı olduğu için ben ödülü almaya gittim. 30 Mart sıfır atık günü ilan edildi.
Dünyayı çok kirletmeye başladık. Sanayi devrimi ile çok kirletiyoruz ve başımıza bela olarak geri dönüyor. Sıfır atık projesinin amacı geri dönüşüm. Geri dönüşümde yüzde 30’lara geldik. 6 milyar dolar kadar gelir de ettik. Emine Hanım bu işin bayraktarlığını yapıyor Allah razı olsun.
Türkiye’de kağıdı ayrıştırarak atarsanız ağaçları kesilmekten kurtarıyorsunuz. Bu işin birinci ayağı belediyelerden başlıyor. İstanbul’da Esenler bu işte başarılı. Bu dönem Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü’müz var. Kendine has bir bütçesi var geri dönüşümden gelen bir bütçe. Çöpleri ilçe belediyeleri topluyor, ana kumanda Büyük Şehir Belediyeleri’nde. Biz dönüşüm poşetleri vereceğiz. Kağıtları atabilecekleri ayrı poşetler, cam atıkları atabilecekleri, organik atıkları atabilecekleri ayrı poşetler vereceğiz.
Geri dönüşüm işine başlıyoruz. Cam şişeleri alırken bir fiyatını vereceksiniz. Depozito meselesini söylüyorum. 400 metrekareden büyük okullar gibi alanlarda geri dönüşüm kutuları koyacağız. Atan parasını alacak.
Elektrikliye dönmeye başladık. Gelecek elektriklide. Bunun da kendine has sorunları var. Evlerde insanların şarj edebilecekleri bir ortamla ilgili yönetmelik gerekiyor.”
“DEPREM BÖLGESİNDE DÜNYANIN EN BÜYÜK ŞANTİYEMİZ VAR”
Deprem bölgesinde dünyanın en büyük şantiyemiz var. Dört – beş vilayetimizi kast ederek söylüyorum. Tam 1240 tane şantiyemiz var. 110 bin insan çalışıyor. Bir de köy evleri var.
30 bine yakın köy evi yapılmıştı 100 bine yakın köy evi yapacağız. Tamamını çeliğe çevireceğiz. Çelik evin yıkılma ihtimali var mı?
Dikkat ettiğimiz ilk şey önce zemin. Bu yapılanlar depreme çok dayanıklı. 9 şiddetinde deprem olsa bir şey olmaz. Ama yalıtım bakımından da güçlüler.
İSTANBUL’DA KENTSEL DÖNÜŞÜMDE SON DURUM?
Kentsel dönüşümde İstanbul’u ayrı bir birim haline getirdik ve kentsel dönüşüm yasaları değiştirdik. Bir apartmanda vatandaşların yarısı kentsel dönüşümlere geçelim diyorsa geçiliyor artık. Eskiden 5 seneye kadar uzuyordu kentsel dönüşüm bunları da değiştirdik.
Bir vatandaş evini değiştirmek istiyorsa bize müracat ediyor. Onlara biz 1,5 milyon lira destek veriyoruz. Bu proje iyi gidiyor. İçinde oturan çıksın diye 100 bin lira veriyoruz. Sonra 700 bin lira hibe ve kalanını da çok düşük bir faizle kendilerine kredi veriyoruz. Anadoluda 100 metre kare konut için bu para yeter de artar bile.
324 bin aile evinden çıkmış İstanbul’a, Ankara’ya, Kayseriye ve başka illere deprem bölgesinden gelmiş. Biz bunlara kira yardımı yapıyoruz.”