Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Cumhurbaşkanlığı Kabine toplantısı sona erdi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki toplantı, yaklaşık 3 saat 50 dakika sürdü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:
Kabine toplantımıza katkı veren tüm bakanlarımıza ve bürokratlarımıza teşekkür ediyor. Aldığımız kararların ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bölgemizde her gün bir yenisi patlak veren krizlere rağmen Türkiye’nin refahı, huzuru, güvenliği için koşturmaya devam ediyoruz.
‘KÜLLİYEMİZİN TÜM ÖĞRENCİLERİMİZE HAYIRLI OLMASINI TEMENNİ EDİYORUM’
Yine açılışlar, toplantılar ve ziyaretlerle dolu bir üç haftayı geride bıraktık. 13 Eylül tarihinde mensubu ve mezunu olmaktan her zaman iftihar ettiğim Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi’nin açılışını gerçekleştirdik. Marmara Denizi’ne hakim iki buçuk hektarlık arazi üzerinde toplam 12 milyar liralık yatırımla hayata geçirdiğimiz külliyemizin üniversitemize ve tüm öğrencilerimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bir buçuk asra yaklaşan tarihinde Türkiye’ye büyük hizmetlerde bulunmuş nice insan yetiştiren Marmara Üniversitesi’nize böyle bir eseri kazandırmak şahsım için ayrı bir bahtiyarlık kaynağıydı. Bugün bir kez daha üzerinde hakkı olan hocalarımı şükranla yad ediyor, vefat edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlıklı ömürler niyaz ediyorum.
‘BALKANLARDA BARIŞTAN YANAYIZ’
Yine bu vesileyle yeni akademik yılda tüm hocalarımıza ve üniversite öğrencilerimize üstün başarılar diliyorum. Boster Sec Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Deniz Beceroviç’in ülkemize yaptığı çalışma ziyareti oldukça verimli geçti. Orta Doğu’yu kan gölüne çeviren üst aklın son aylarda Balkanlarda da toplumsal fay hatlarını kaşıdığını görüyoruz. Ayrılıkçı gündemlerin körüklenmesinin gerisinde hangi niyetlerin olduğu bellidir. Türkiye olarak biz Balkanlarda özellikle de Boster Sec’de barıştan, huzurdan ve istikrarın korunmasından yanayız. Bu konudaki hassasiyetimizi Demokratik Eylem Partisi Genel Başkanı Bakir İzzet Begoviç’e de geçtiğimiz günlerde İstanbul’da ifade ettim. İnşallah bundan sonra da Boster Sec’in yanında olmayı sürdüreceğiz. Bu sene Peygamberimiz ve şahsiyet inşası temasıyla idrak edilen Mevlid-i Nebi haftasında Diyanet Camiamızla bir araya geldik.
’28 ŞUBAT ZİHNİYETİNİN YANSIMASI’
Rabbim, bizlere son nefesimize kadar Resulullah Efendimizin izinden yürümeyi, O’nun örnek hayatı ve ahlakıyla şahsiyetimizi şekillendirmeyi nasip eylesin, diyor. Ülkemizde ve dünyanın farklı köşelerinde, irşad faaliyetlerinde bulunan, din-i mübin İslam’ın yayılması ve yaşanması için mücadele eden, iman kalesinin muhafızları olarak gördüğümüz tüm hocalarımıza şükranlarımı sunuyor, kendilerine Mevla’dan muvaffakiyetler diliyor. Burada bir hususu özellikle dikkatlerinize getirmek istiyorum. Son yıllarda, bilhassa 15 Temmuz gecesi sergiledikleri yürekli duruş akabinde, Diyanet Teşkilatımıza yönelik sinsi bir kampanya yürütülüyor. 28 Şubat döneminden gayet iyi hatırladığımız faşizan manşetlerin tekrar atılmaya başlanması, bu linç kampanyasının bir parçasıdır. Ellerine geçirdikleri her fırsatta manşetleriyle darbecilere selam çakanlar, bakıyorsunuz bugün de 28 Şubat zihniyetini, başörtülü, çarşaflı, sakallı, cübbeli diyerek yeniden horlatmaya çalışıyorlar. Yıllarca millete yaşam tarzı dayatanlar, şimdi farklı yaşam tarzlarının hayatın bütün alanlarında görünür olmasından rahatsızlık duyuyor, milletimizin bazı kesimlerini adeta öcü gibi göstermeye kalkıyor.
‘KİMSE O KARA GÜNLERİ GERİ GETİREMEZ’
Şunun bilinmesini istedim. Bu devlet, hiçbir ayrım yapmadan tüm kurumlarıyla milletindir. Devletin sahibi hangi inanca, kökene, siyasi görüşe mensup olursa olsun, 85 milyonun tamamıdır. İnsanımızın kılık kıyafetinden dolayı devletin belli kurumlarına giremediği dönemler artık sona ermiştir. İnsanımızın başörtüsünden, saçından, sakalından, çarşafından dolayı ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğü günler artık mazide kalmıştır. İnsanımızın takunyalı, tarikatçı, cemaatçi, inançlı inançsız diye ayrımcılığa uğradığı günler artık geride kalmıştır. Sırf başındaki örtüsünden dolayı annelerin çocuklarını lojmanlarda ziyaret edemediği, yemin törenine dahi katılamadığı o kötü günler artık tamamen geride kalmıştır. Bir kez daha açıkça ifade ediyorum, bu makamlarda olduğumuz müddetçe Allah’ın izniyle hiç kimse o kara günleri bir daha geri getiremeyecektir. Bedel ödeyerek milletimize kazandırdığımız hak ve hürriyetlerin vesayet heveslileri tarafından gasp edilmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Demokrasiyi hazmetmekte sorunu olanlarla da mücadelemizi hukuk zemininde sonuna kadar devam ettireceğiz. Aziz milletim, adalet hizmetlerinde ülkemizi hak ettiği yere getirmek için yoğun gayret sarf ediyoruz. 23 yıldır güven veren ve erişilebilir adalet hedefimizden asla kopmadık. 2002 yılında 9 bin civarında olan hakim savcı sayımız 15 Temmuz’da yaşadığımız ihanete rağmen yaklaşık 3 kat artışla bugün 25 bini geçti. Nicelikle beraber niteliğin de arttırılmasına öncelik veriyoruz. İlk kez bu sene uygulamaya geçirdiğimiz yardımcılık müessesesiyle hakim ve savcı adaylarımızın usta çırak ilişkisi içinde mesleğe daha donanımlı bir şekilde hazırlanmasını amaçlıyoruz. Yeni modelle akademideki eğitimlerine başlayan 1076 hakim ve savcı yardımcımızı tekrar tebrik ediyor, hepsine başarılar diliyor. Bağımsız, tarafsız, adil ve etkili bir yardım sisteminin kökleşmesi için bundan sonra da çalışmayı sürdüreceğiz.