Harun’la anne-oğul ilişkiniz, iletişiminiz nasıldı?
İnanılmazdı. Beni aşırı seviyordu. Ben zaten anneyim, dünya bir yana o bir yanaydı. En çok da benim şarkı söylememe bayılırdı. Sahneye çıkmam onun en büyük mutluluğuydu. Ve ben hep sahnelerime onu götürürdüm. Son konserlerime kadar yanımdaydı. Onu hep sosyalleştirdim, asla eve hapsetmedim.
Yatağa mahkumdu, nasıl becerebiliyordunuz onu hayata adapte etmeyi?
Ben onu hiç yatağa mahkum etmedim ki, zaten aklı çok başındaydı. Çocuğun oturduğu koltuğu vardı, sandalyesi vardı. Yatıyordu ama her şeyin bilincindeydi, onun bir bakışı bile bana çok şey anlatıyordu. Biz bakışarak bile anlaşabilenlerdendik. Tabii ki içinde acıları vardı ama hiç de belli etmezdi. Son zamanları nasıldı? Son bir aydır çok zayıflamıştı. Yemesi içmesi biraz gerilemişti. Yediğini çıkarıyordu.
Vefat haberini kimden, nasıl aldınız?
Ben zaten yanındaydım. Sonra sadece bir günlüğüne işlerim olduğu için Bodrum’a gitmek durumunda kaldım. Tekrar dönecektim yanına. Düşün, bir günlüğüne gittim, olan oldu. Haberi de bakıcısı verdi ve hemen geri döndüm. Allah işte bana öldüğünü göstermemek için iş çıkardı, beni Bodrum’a gönderdi. Yanında olsam, asla dayanamazdım ellerimin arasından kayıp gitmesine.