Her yıl Dünya Ekonomik Forumu’nca açıklanan Küresel Riskler Raporu, İstanbul Şişli’de bir otelde düzenlenen konferansta ele alındı. Öne çıkan küresel risklerin değerlendirildiği konferansta, risklerin Türkiye yansımaları da gözden geçirildi.
Yenilenebilir enerji, yapay zekanın etkileri, geri dönüşümün faydaları ve iklim krizi gibi konuların görüşüldüğü toplantıda, özel şirketlerin genel müdürleri ve alanında uzman bilim insanları yer aldı. Konferansın ardından katılımcılar, riskleri kapalı oturumda tartışarak çözüm yolları hakkında fikir alışverişinde bulundu.
“TÜRKİYE BAŞINA KORKUNÇ BELALAR GELECEK OLAN BİR ÜLKE”
İklim krizinin öne çıktığı konferansın konuşmacılarından Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, “Bu raporda esasında gösterilen çok önemli şeyler var. Birincisi kısa vadeye baktığımızda iklimle ilgili riskler o kadar şu anda dünyanın gündeminde değil, Türkiye’nin hiç gündeminde değil.
Orta ve uzun vadeye baktığımızda dünya çok ciddi bir şekilde iklimi önemli, daha doğrusu bütün çevre sorunlarına önem verir riskler kategorisine sokuyor, Türkiye’de bu yok. Biz orta vadede riskler olarak başka şeyleri katmışız; ekonomiyi, insan haklarını, serbest konuşmayı, özgürlüğü ama Türkiye başına korkunç belalar gelecek olan bir ülke. Dolayısıyla bu kadar belaları görmezden gelip sadece ekonomiye odaklanmak bir kısa vadeli problemleri, orta ve uzun vadeye taşımak oluyor Türkiye açısından. Dolayısıyla da biz geleceği çok iyi göremiyoruz.
Yani biz bugün olacak olan şeyin on sene sonra da derdimiz olacağını düşünüyoruz. Ama öyle değil. Bir ikinci faktör de şu var. Burada küresel riskler olarak konuşulduğunda iki şeyi insanlar birbirinden ayırıyor. Bunlardan bir tanesi aşırı hava olayları ve iklim krizi. İnsanlar aşırı hava olaylarının iklim krizinin bir dışa vurumu olduğunu algılamıyorlar” şeklinde konuştu.
“30 YAŞIN ÜSTÜNE ÇIKTIĞIMIZDA İKLİM KRİZİNİ İNSANLAR ALGILAMIYORLAR”
Raporda dikkat çeken detaylara değinen Kurnaz, “Bütün yaş gruplarına baktığınızda işte bu raporun içerisinde olan 30 yaş altından 70 yaş üstüne kadar herkes aşırı hava olaylarının çok ciddi bir problem olduğunu söylüyor. Ama sadece 30 yaş altı, aşırı hava olaylarının ötesinde iklim krizinin de bir problem olduğunu söylüyor. Burada işte 30 yaşın üstüne çıktığımızda iklim krizini insanlar algılamıyorlar ve bilmiyorlar anlamı çıkıyor. Bu da iyi bir şey esasında, çocuklara anlatmışız demektir senelerdir” dedi.
“KİŞİ BAŞINA DÜŞEN TEMİZ SU MİKTARI BİN 200 TONA DÜŞMÜŞ DURUMDA”
Türkiye’nin nüfus artışına bağlı olarak kuraklık yaşayabileceğinin altını çizen Kurnaz, “Türkiye çok ciddi bir su sıkıntısıyla karşı karşıya. Yani biz hep ‘Suyumuz bol, kaynağımız bol’ diye geçirdik hayatımızı ama esasında öyle değil. O biraz Cumhuriyetin ilk yıllarından kalan bir şey. Mesela Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’de kişi başına düşen temiz su miktarı senede 8 bin tondu. Bugün bin 200 tona düşmüş durumda bu. Ve artan nüfusla üstüne gelecek olan göçle, bu bin metreküpün altına düşecek. Bin metreküp de su fakiri demek. Yani artık Türkiye suyu olmayan bir ülke, ona göre tarım yapmamız lazım. Ona göre sanayi üretimi yapmamız lazım.
Kişisel kullanımımızı buna göre ayarlamamız lazım. Bunların hiçbirini yapmayıp biz her şeyimiz varmış gibi devam ediyoruz hayata. Aynı zamanda tarım, yani bunlar burada yetişmeyecek. Birkaç senedir değişik yerlerde çok ciddi rekolte düşüşleri görüyoruz. Kıymetli ürünlerde, yani zeytininden fındığına çok ciddi sorunlar çıkıyor karşımıza. Gelecek açısından bakıldığında bunlar Türkiye’nin önemli problemleri. İnşallah başka şeyler yetiştirmek zorunda kalırız. Hiçbir şeyin yetişmemesi ihtimali de var. Çünkü Orta Anadolu’ya gittiğimizde yer altı suyu 30 metreden çıkıyordu, şimdi suyun çıkma derinliği yer yer 300 metreye düştü. Bir noktadan sonra yer altı suyu bitecek. Ondan sonra neyle mısır yetiştireceğiz, neyle şeker pancarı yetiştireceğiz, neyle buğday yetiştireceğiz sorusuna bile cevap veremez hale gelebiliriz” diye konuştu.
“50 YIL İÇERİSİNDE ÜLKEMİZİN ÖNEMLİ BİR BÖLÜMÜNÜN ÇÖLLEŞMESİ KAÇINILMAZ”
Küresel Riskler Raporunu değerlendiren Zürih Sigorta CEO’su Yılmaz Yıldız, “Bu yıla baktığımızda genelde en başta yapay zekanın özellikle seçim dönemlerindeki dezenformasyon ve kitleleri yanlış yönlendirmesi önemli bir risk olarak çıkıyor önümüze. İkincil olarak çevresel riskler; olağanüstü hava olayları ve küresel ısınmanın getirdiği etkiler, biyoçeşitlilik kaybı gibi. Daha sonra bölgeler arası çatışmalar, jeopolitik sorunlar öne çıkıyor. Bir de siber güvenlik. Baktığımızda özellikle küresel ısınma Türkiye’nin gündeminde ilk sıralarda olması gereken bir konu. Çünkü küresel ısınmanın en çok olumsuz etkileyeceği coğrafyalardan biri Akdeniz havzası burada da Anadolu. Eğer güzel yurdumuzu, Anadolu’yu gerekli önlemleri almadan bırakırsak, önümüzdeki 50 yıl içerisinde ülkemizin önemli bir bölümünün çölleşmesi kaçınılmaz olacak” ifadelerini kullandı.
“EN ÖNE ÇIKAN RİSK YAPAY ZEKA KAYNAKLI MİSENFORMASYON”
Raporda kısa vadede öne çıkan riskin yapay zeka kaynaklı misenformasyon olduğunu belirten Marsh Mclennan CEO’su Tarık Serpil, “Raporu üreten bin 500 karar verici, risk yöneticisinin söyledikleri dünyanın neredeyse nüfusunun yarısı bu sene seçime gidiyor ve bir şekilde bazı organları seçecekler. Ve burada yapay zeka kaynaklı deepfake kaynaklı video, görüntü, ses yanılsamaları, kurumları, bireyleri çok farklı yönlere çekebilir ve seçimlerde farklı bir netice oluşmasını sağlayabilir” dedi.