1980’lerde darbe sonrasında doğan kitap fuarlarından önce “kitap sergisi” ve “kitap panayırları” vardı. Şimdilerde okurların renkli bir ritüeli olan kitap organizasyonları, zamanında Türkiye’de halkın ideolojik dönüşümü için kullanılmıştı.
MURAT ÖZTEKİN’İN HABERİ- Yine bir kitap fuarı mevsiminin içindeyiz. Sonbaharda Türkiye’nin farklı noktalarında kitap fuarları açılıyor. İstanbul’daki kitapseverler ise son günlerde bir gelenek olarak 41. İstanbul Kitap Fuarı için Edirne’ye doğru akıyor! Kitap fuarları, okurların her şeye rağmen “Bir uğrayayım” dediği yerler olmaya devam ediyor. Bu köklü kitap fuarı geleneği ise mazideki enteresan yere dayanıyor…
İLK FUARLARDA KİTAP
Osmanlı devrinde yapılan ilk fuarlarda kitaplar da yer alıyordu. Mesela 1863’te At Meydanı’nda yapılan “Sergi-i Umumi-i Osmani”de hem el yazması hem de taş baskı kitaplar görülebiliyordu.
Ancak sadece kitapçıların ve yazarların bir araya gelerek okuyucularla buluştuğu organizasyon fikri, geçen asırda ülkemize yayıldı. Kitap fuarlarının öncesinde “kitap sergileri” ve “kitap panayırları” vardı.
Siyasilere yakın bir yazar olan Selim Nüzhet Gerçek’in teşebbüsleriyle 1920’lerde önce eserlerin satılmayıp teşhir edildiği kitap sergileri yapıldı. Sonra 1932’de Beyazıt’taki Sahaflar Çarşısının hemen yanında Halkevi tarafından “kitap panayırı” kuruldu. Şimdiki kitap fuarlarının atası olarak görülen bu dört günlük organizasyonda eserler yüzde 10 indirimle satıldı ama işin içerisine propaganda da katıldı. Fuarda, “Latin harflerinin önemi” hakkında Karagöz oynatıldı ve kitap satın alanlar oyunu ücretsiz seyretti. Haberlerde halk eğlence için oradaydı diye yakınılıyordu ama fuar aynı zamanda “harf inkılabının bir başarısı” olarak övüldü. Panayıra halk gibi yazarlar da merakla iştirak etmişti. Onlar arasında yer alan Peyami Safa, ertesi gün gördüklerini heyecanlı şekilde gazetedeki köşesine taşıyor ve kitapla halka arasındaki uçurumun kapanacağını savunuyordu.
İDEOLOJİK DÖNÜŞÜM
Kitap panayırının tekrarı ancak 1938’de Beyoğlu Halkevi’nde yapılabildi. Türkiye’deki ideolojik dönüşümün bir parçası olarak kullanılan bu panayırlar birkaç sene boyunca devam etti. Öte yandan liselerde ve Maarif Kongresi gibi çeşitli faaliyetlerde kitap sergileri yapıldı. O yıllarda Cumhuriyet Halk Fırkası tarafından tren ve kamyonlarda da kitap sergileri gerçekleştiriliyordu.
DARBE SONRASI BAŞLADI
Sergilerin özel sektör elinde fuara dönüşmesi ise uzun yıllar sonra yine Beyoğlu’nda oldu. Zamanlama ise enteresandı. 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden henüz iki sene geçmişti ve hâlâ kitap neşretmek o kadar kolay değildi. Buna rağmen Taksim’deki Etap Marmara Otelinin altında TÜYAP Kitap Fuarı’nın ilki yapıldı. Nefes almanın bile güç olduğu alanda 28 yayınevinin katılımıyla fuar gerçekleşti. Ancak faaliyet beklenenden fazla alaka görünce ikinci sene daha geniş bir alana, otelin balo salonuna taşındı!
Tabii, ideolojik bir tarafı güçlü olan fuara önceleri daha ziyade sol cenahtan yayınevleri iştirak etti. Zamanla “sağdan” yayınevleri de yer almaya başladı. Taksim’deki organizasyon enteresan hadiselere sahne oluyordu; İslam’ı seçen Garaudy’nin fuara katılışı yankı uyandırıyor, protestocular fuara sığınabiliyor ve bu arada küçük bir mescit ihtiyacı büyük tartışma mevzuu yapılıyordu! 1987 yılında geldiğinde ise Tepebaşı’ndaki İstanbul Sergi Sarayı’na taşınmak durumunda kalındı. İnsanlar “Tepebaşı çok uzak” diye yakınadursun hem ziyaretçisi hem de problemleri çoğalan fuar 2002’de bugünkü yerine yani Büyükçekmece’ye taşındı. Ve o uzaklıktan yakınma durumu hiç bitmedi!
(Kitap fuarları 90’larda büyük rağbet gördü.)
Diğer yandan ise ramazan aylarında Türkiye Dinî Yayınlar Fuarı yapıldı. 1983’te Ankara’da başlayan ve adından da anlaşılacağı üzere İslami yayınların yer aldığı fuar, bir sene sonra İstanbul’a da taşındı. Önceleri daha ziyade Mısırlı akımlardan beslenen isimlerin öne çıktığı Sultanahmet’teki fuara 28 Şubat devrinde baskılar arttı; kapanma noktasına geldi. Ancak zamanla farklı yayınevlerine de kapılar aralandı. 1999’da ise ismi “Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı” olarak değiştirildi. Zaman zaman yer değiştiren fuar son olarak ise Fatih ve Çamlıca Camii’nde yapıldı… Türkiye’de ilerleyen yıllarda Anadolu’ya yayılan büyük fuarların yanında belediyelerin de destekleriyle irili ufaklı birçok “kitap günleri” diyebileceğimiz faaliyetler doğdu.
HER ŞEYE RAĞMEN FUAR…
Kitabın dijital olarak alınıp satılabildiği zamanda fuarlar farklı bir yere evrildi, pandemiden sonra ise büyük kan kaybetti. Ancak yaşanan büyük dönüşüme, azalan indirimlere ve trafiğe rağmen kitap fuarlarını tecrübe etmek birçok okur için önemli bir ritüel olmaya devam etti. Fuarlarda renkli bir atmosfer içinde münzevi yaşayan edebiyatçılarla bile buluşma şansı yakalanıyor. İstanbul Kitap Fuarı ise maziye kıyasla daha huzurlu olsa da kitapseverleri memnun etmeye devam ediyor. Yani kitap fuarlarını yaşatacak hâlâ çok şey var!