İnsanlığın dünyası artık ağırlıklı olarak sosyal medyada şekilleniyor. Whatsapp’ta ya da Telegram’da ya da başka bir insanla iletişime geçebildiğimiz herhangi bir uygulamada, hangi emojiyi kullandığınız ya da emoji kullanıp kullanmadığınız kurmak istediğiniz iletişimin temelini etkiliyor. Karşı tarafın modunu direkt olarak etkileyebilecek ve sohbetin havasını tamamen değiştirebilecek yeni bir dil artık emojiler. Fikirleri mükemmel bir şekilde vurgulayabilen ve kelimelerin tek başına çoğu zaman yapamadığı duyguları hızlı ve yaratıcı bir şekilde aktarabilen modern hiyeroglifler.
Emojiler temel fikirleri ilettiği gibi, ‘soyut fikirleri veya duyguları da’ içeriyor. Bu soyutluk, kişiler için farklılıkları da ortaya koyuyor. Mesela bir arkadaşım baş parmağın yukarıda olduğu ‘ok’ işaretinden nefret eder. Alaycı, kaba ve pasif agresif bir tepki olarak kabul eder. Ben de ona gıcık olduğum zamanlar gıcıklığımı belli etmek için konuşmamızın içine bu emojiyi sıkıştırırım. Ancak görece yaşlı nüfus için bu emojiyi kullanmanın hiçbir olumsuz yanı yok, sadece onay anlamına geliyor.
Hiç emoji kullanmadan sohbet etmenin sohbeti ne kadar gerilimli bir atmosfere soktuğunu inceledik. Hele hele sohbet ettiğiniz kişi yakın bir arkadaşınızsa ve hep emoji kullandığı halde bir konuşmasında hiç kullanmıyorsa akla ilk gelen sorular, “Neyi var? Bana mı bozuldu?” oluyor.
Sosyal medyanın bireyleri, aileleri, toplumları, devletleri ve küresel sistemleri şekillendirdiği bu dönemde geleneksel dilbilgisine karşı emojilerin baskın unsur olup olmadığı dönemeci çoktan aşıldı. Emojiler, evrensellik anlamında neredeyse İngilizce ile yarışabilir güce sahip. Ancak uluslararası olmayan bir başka unsur var: Kahkaha!
Birkaç yıl önce Macar bir arkadaşımla, ismi Bella, Messenger uygulamasında sohbet ediyordum. Bella bir espri yaptı ve her arkadaşıma güldüğüm gibi şu şekilde güldüm: fklsdjfjkdsfgsd. Yani ‘random attım’. Aradan birkaç dakika geçti ve Bella’dan bir cevap gelmedi, sohbet yarıda kesilmiş gibiydi. Ve sonra o dönem için ufkumu genişleten şu soruya maruz kaldım: “fklsdjfjkdsfgsd ne demek?”
Meğerse Macarlar klavyedeki tuşlara rastgele basarak gülmüyormuş. Bu gülüş onlar için hiçbir anlam ifade etmiyormuş. Onlar insan gibi “Hahaha”, “Hehehe” şeklinde gülüyormuş. Biz ise öyle çala kalem, “jfsdkhfjksdf” diye rastgele basıyoruz.
Gülmenin ‘raconu’ ne?
Tekrar ülkemize dönelim ve bir başka noktaya eğilelim: Gülmenin ‘raconu’ nedir?
Araştırmalarım beni şu şemayı oluşturmaya yönlendirdi:
-fjkdhf: Esprin eh işte, tebessüm ettim ya da ayıp olmasın diye yazdım
-JGLKDFGJLKDFJGLDFK: Kahkaha attım be
-AHAHAHAHAHAHAHA: Gülmekten ölecektim Allah seni kahretmesin
-Puhahahah: Hınzır bir espriydi, beklemiyordum iyisin
Burada büyük harf ‘random’ gülüşün daha Z jenerasyonuna yakın olduğunu belirtelim. Ancak Y kuşağının lise döneminde, 2000’li yılların başında hayatımızda şöyle bir gülüş vardı: Zaa XD… Bu gülüşü bugün artık 30’larında bir insanda görürseniz ona sımsıkı sarılın ve internetin dehlizlerinde 144p kalitesinde kaybolmuş viral videoların sohbetini yapın. Hepsini bilecektir.
Bir de bunun emoj versiyonuna bakalım:
Bu gülme emojileri ne date’leri başlamadan bitirdi. Ne flörtler bu yolda hüsrana uğradı. Dil çok önemli…