On iki adaların yükselen yıldızı: Patmos

Yaz bitmeden kısa bir tatil kaçamağı yapmak isteyenleri on iki adaların en kuzeyinde yer alan Patmos Adası zamanın ötesine bir yolculuğa davet ediyor. Tarihin izlerini taşıyan sokakları, masmavi sularla kucaklaşan kumsalları ve huzur dolu atmosferiyle Patmos, ruhunuzun dinleneceği bir sığınak. Bu ada, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda mistik havasıyla da ziyaretçilerini büyülüyor.
Kos Limanı’na yaklaşırken heyecanlıyım çünkü 3 gece, 4 gün sürecek Patmos turum buradan başlayacak. Kos’ta uzun bir pasaport kuyruğu sürpriziyle karşılaşıyoruz, Patmos’a aktarmamız olduğundan hızlıca geçtik ancak ikinci sürpriz Patmos’a gidecek feribotun karşıdaki limandan kalkacak olması oldu. Karşı limana büyük bavullarla geçmek epey zor o nedenle küçük bir çanta almanızı öneririm. Kos-Patmos arası iki buçuk saat. Arada başka adalara da uğrayarak gidiyor: Kalimnos, Lipsi ve Leros onları da bahaneyle çok kısa da olsa ziyaret etmiş oluyorsunuz.
Feribot Patmos limanına yanaştığında mistik atmosferi hemen hissediyorsunuz. Bu adanın mistik atmosferi, Hristiyanlık tarihindeki önemli bir olaya dayanır: Hz. İsa’nın havarilerinden Yuhanna’nın, Tanrı’nın kendisine göründüğü ve dünyanın sonunu anlatan “Vahiy Kitabı”nı yazdığı yer olduğuna inanılan Apokalipsis Mağarası burada bulunur. Bu nedenle Patmos, Hristiyanların yedi hac merkezinden biri olarak kabul ediliyor.

KENDİNİ KEŞFET

Adanın kalbi, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Tarihi Merkez. Burada, heybetli Aziz Yuhanna Manastırı ve mistik Kıyamet Mağarası, herkesi ilk anda etkisi altına alıyor. Kimler en çok bu adaya geliyor diye araştırdığımda, bir Yunanlı, “kendini keşfetme, iç huzurunu bulma ve yeni perspektifler edinmek isteyenler” cevabını verdi. Gerçekten de Patmos’ta insan sadece yeni yerler görmekle kalmıyor, aynı zamanda kendine yeni pencereler açıp, ufkunu genişletiyor. Bu adada her şey doğallıkla yoğrulmuş bir rahatlık içinde. Adalıların giyim tarzından, mekânların dekorasyonuna kadar her detayda bir sadelik ve doğallık hakim. Salaş ama bir o kadar da kaliteli mekânlar hem göz alıcı hem de unutulmaz bir hizmet sunuyor.

Patmos’un restoranlarında sunulan lezzetler, yerel malzemelerle hazırlanan sofistike tatlar, damağınızda iz bırakacak türden. Patmos’un en çekici özelliği ise mistik atmosferi ve huzur dolu doğası. Dar sokaklarında gezinirken, zamanın durduğunu hissetmeniz işten bile değil. Bu mistik hava, ruhu arındıran bir deneyim sunarken, adanın misafirlerine unutulmaz anılar kazandırıyor. Bir kez Patmos’u ziyaret edenlerin, buraya tekrar gelme arzusu duyması şaşırtıcı değil. Çünkü bu ada, sadece bir tatil destinasyonu değil, aynı zamanda ruhu besleyen bir sığınak olarak da karşımıza çıkıyor.

GEZİLECEK YERLER

Petra:
Grikos koyunun en güzel yüzme noktası ve volkanik bir harika olarak karşımıza çıkıyor. Şemsiyeler, şezlonglar ve bir plaj barıyla düzenlenmiş olan Petra’nın bir ucunda, Kallikatsou Kayası olarak bilinen etkileyici bir volkanik oluşum bulunur.

Petra,Yunanca “kaya” anlamına gelir ve bu özel kaya, dört milyon yıl önceki volkanik aktivitenin bir sonucu. Bu kaya, en az MÖ 1.100’den (Geç Tunç Çağı) beri bir ibadet yeri olmuş. Arkeolog Pavlos Triantafyllidis tarafından burada ve yakınlarda insan yapımı törensel unsurlar (sarnıçlar, mağaralar, adak seramikleri, aletler vb.) keşfedilmiş. Hristiyanlık dönemine kadar muhtemelen tanrıça Venüs’e (Afrodit) adanmış olan bu antik açık hava tapınağı, daha sonra keşişler için bir inziva yerine dönüştürülmüş (MS 7. ila 14. yüzyıl). Bu dönemden kalma oyma basamaklar, doğal yağmur suyu “rezervuarları” ve mum yerleştirmek için yapay girintiler görüyoruz.

Kampos: Chora’nın 9 km kuzeyinde bulunan bu plaj, adanın en popüler plajı. Hafif çakıllı ve ağırlıklı olarak kumlu olan plaj, rüzgârlardan korunaklıdır ve şezlonglar, şemsiyeler, su sporları tesisleri, tavernalar ve barlarla donatılmış.Yıllardır lezzetli börekleriyle tanınan George’s Place, bu sezon aynı plajda yeni bir konumda Sea n’ Sun ekibine katılıyor.

Agriolivado: Skala’nın 3.4 km kuzeyinde yer alan bu kumsal hem kumlu hem de çakıllı. Burası şezlonglar, şemsiyeler, su sporları, taverna ve bir plaj barı ile düzenlenmiş.

Skala: Feribot limana yanaştığında göreceğiniz ilk yer, adanın limanı ve en canlı yerleşim yeri olan Skala.

Beyaz çift kubbeli kilisesi ve adanın Venedik egemenliği döneminde yapılmış Venezian stili binaları ilk andan etkisi altına alıyor.

Chora: Patmos’un en güzel tepelerinden biri olan Chora, 1088’de tarihlenen Aziz John Manastırıyla ünlü. Adada yerleşim bu manastırı çevreleyecek şekilde gerçekleşmiş.

Psili Ammos:

Maldivler kadar iddialı bir denize sahip olan Psili Ammos’a ulaşmak için Skala’nın güneyine 16 dakikalık bir araba yolculuğu ve ardından Diakofti konumundan 30 dakikalık bir yürüyüş yapmanız gerekiyor, bu sırada sizinle sosyalleşmeye hazır keçilerle karşılaşacaksınız!

Houston: 20. yüzyıl boyunca Patmos’un yerel topluluğunun en popüler buluşma yeri olmuş Houston ilk olarak 19. yüzyılın sonlarına doğru adadaki ilk kahve dükkanı olarak Skala’da açılıyor. Kurucusu Andreas Karalis, Houston, Teksas’ta bir göçmen. Dolayısıyla mekânın adı da buradan geliyor.

Kapopoulos Fine Arts: Birçok Yunanistan şehrinde galerileri bulunan bu sanat mekânı, 2015’te Chora’da açtıkları mekânla adanın estetiği ve atmosferiyle uyum sağlıyor.

Andreas Kalatzis’ Gallery:

Bizans ikona sanatçısı, 1740’lardan kalma Chora’daki evini hayal gücünün, renklerin ve fikirlerin hüküm sürdüğü açık bir sanat mekânına dönüştürmüş. Burada el sanatlarının yaratıcı karışımını mutlaka görün.

MUTLAKA DENEYİN!

Christodoulos’ta Patmos’un geleneksel tatlısı “Pougi”yi denemeden dönmemenizi öneririm. Geleneksel hamur işlerinden Patmos’a özel “Patiniotiki Tiropita” isimli üstüne tarçın serpilmiş peynirli pay da geleneksel Patmos lezzetlerinin en lezzetli seçeneklerinden biridir. “Dasogalo” isimli tamamen Patmos’a has bir bademli içeceği de payınızın yanında ya da pougiyle deneyebilirsiniz.

Yorum yapın