Ok yaydan çıktı eşsiz kitaplara dönüştü! Okçuluk “hazineleri” sergileniyor

Türk ve İslam devletlerinde 900 senedir okçuluğa dair kaleme alınmış ve sanatçıların elinden çıkmış benzersiz kitaplar, Rami Kütüphanesi’nde sergileniyor. Okçuluk kitaplarını gün yüzüne çıkaran Türkiye Yazma Eserler Kurumu’nun başkanı Prof. Dr. Ferruh Özpilavcı “Bu kitaplar hat, minyatür ve tezhip gibi sanatların eşsiz örneklerini üzerinde barındırmaları hasebiyle de değerliler” diyor.

MURAT ÖZTEKİN’İN HABERİ – Okçuluk Türk İslam dünyasında askerî bir faaliyet ve spordan çok daha fazlasıydı… Yani ok yaydan sadece askerî maksatlarla çıkmadı! Padişahların yanında birçok şair, hat sanatçısı ve âlim de okçuluğu talim etti. Dolayısıyla zamanla okçuluk etrafında geniş bir gelenek ve kültür oluştu. İslam ve Türk devletlerinde okçuluğa dair onlarca kitap yazıldı ve sanat eserleri meydana getirildi. 

Okçuluğun tekniği ve okçuluk aletlerinin yapımı, iyi ok atmanın yolları, okçuluğun adabı, Peygamberimizin ok ve yayları, okçuluğun İslam’daki yeri ve niceleri… Hepsi ayrı ayrı kaleme alınarak okçuluğa dair onlarca kitap neşredildi. Bir kısmı Türkiye Yazma Eserler Kurumu arşivlerinde yer alan o eserler şimdi gün yüzüne çıkarılıyor. Kurumun Okçular Vakfı iş birliğiyle yürüttüğü “Türk İslâm Okçuluğu Eserleri” projesiyle, okçuluğa dair kitaplar, yayımlanıyor. Bu eserlerden bazılarının orijinalleri ise bugünlerde Rami Kütüphanesinde görülebilen “Türk İslam Okçuluğu” adlı yazma eser sergisinde bir araya geliyor.

SULTANLARA LAYIK

Memluklerden Osmanlılara kadar uzanan devirlerden el yazması ve matbu kitaplar, sergide sanatseverlerle buluşuyor. Usta hattatlar tarafından çoğaltılan eserlerde ise; hat ve tezhip sanatlarının estetiğinin yanında eşsiz minyatürler de göze çarpıyor. Bazı kitaplar ise sultanlara takdim edilmek için kaleme alındığından göz alıcı estetikte… Sergi vesilesiyle gazetemizin sorularını cevaplayan Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ferruh Özpilavcı “Okçuluğa dair envanterimizde beş yüz civarında eser var. Burada ise 30’dan fazla kitabı sergiliyoruz. 12. yüzyıldan bugüne okçuluk yazmalarını teşhir ediyoruz. Bu kitaplar hem içerikleri hem de nitelikleri bakımından çok kıymetliler. Yani konuları önemli olduğu gibi hat, minyatür ve tezhip gibi sanatların eşsiz örneklerini üzerinde barındırmaları hasebiyle de değerliler. Zaten birçoğu ‘sultan’i dediğimiz hükümdarlara takdim olunan kıymetli yazmalar” diyor. 

HİÇBİR SPORUN BÖYLE LİTERATÜRÜ YOK

Tarihten bugüne okçuluk üzerine çok eser kaleme alındığını söyleyen Özpilavcı “Hiçbir sporun geçmişten gelen bu kadar güçlü literatürü yoktur. Bu eserler, aynı zamanda fetih ruhunu bütünüyle yansıtıyor. Zaten okçuluk geçmişte sadece spor olarak görülmüyordu; merasimi ve adabı vardı” diye konuşuyor.

OKÇU SANATÇILAR

Okuçuluğa dair kitaplar, âdeta sanat eserlerine dönüştüğü gibi hat sanatçıları arasında da enteresan bir şekilde okçulukla alakadar olan birçok isme rastlanıyor. Bunda Türk hat sanatının en büyük ismi Şeyh Hamdullah’ın tesiri büyük. Amasya’da yaşarken kemankeşliğe (okçuluğa) merak saran Şeyh Hamdullah, İstanbul’a geldikten sonra, Ok Meydanı’nda ok idmanlarına devam etti. Onun hünerini bilen Sultan II. Bâyezid, kendisini “Okçular Tekkesi”nin şeyhliğine tayin etti. Şeyh Hamdullah “Reisü’l-Hattatîn” yani hattatları reisi olarak anıldığı gibi “Şeyhu’r-Râmîyân” (Okçuların Şeyhi) diye de tanındı. Bu sebeple sonraki devirlerde yaşayan hat sanatçılarından bazıları, okçuluğa merak sardı. Aynı zamanda hat sanatçısı olan ve Osmanlı hükümdarları arasında en çok hat eseri bırakan Sultan II. Mahmud, Yesarîzade Mustafa İzzet Efendi ve cumhuriyet devri sanatçılarından Necmeddin Okyay da okçuluk yaptı. Günümüzde de bu geleneğe devam eden sanatçılar çıkıyor. Prof. Dr. Ferruh Özplavcı da “Hat ve tekke terbiyesiyle özdeşleşmiş bir spor. Hat sanatçıları Şeyh Hamdullah’a hürmeten ok atmışlar” diyor.

Yorum yapın