TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, ‘Adil bir dünya ve sürdürülebilir bir gezegen’ temasıyla düzenlenen Onuncu G20 Parlamento Başkanları Zirvesi’nin (P20), ‘Parlamentoların Açlık, Yoksulluk ve Eşitsizlik ile Mücadeleye Katkısı’ başlığıyla düzenlenen 1’inci çalışma oturumunda konuştu.
Kurtulmuş, bir araya geliş sebeplerinin, geleceğe dair alınacak köklü kararları tartışmak, daha adil bir düzenin temellerini kurmak olduğunu belirterek, “Bizim kültürümüzde maruf olarak bilinen ortak iyilik ve iyiliğin evrensel manada yükseltilmesi, adaletin tüm dünyaya yayılması insanlık için daima bir hedef ve aynı zamanda hepimiz için ortak bir sorumluluktur. Bu zirveye bir fırsat olarak bakmak, dünya çapında yaşanan birçok gelişmenin ciddi bir kriz olduğunun ön kabulüyle birlikte önemli bir anlam taşıyor. Toplantımızı geleceğin iyilik temelinde nasıl inşa edileceğine dair adımları atmak için bir zemin olarak görmek zorundayız” diye konuştu.
Birleşmiş Milletler kararlarının dahi hayata geçirilemediği bir dünyada yaşadıklarını, bu sorumluluk halinin aynı zamanda küresel yönetişimin zayıflığına işaret ettiğini belirten Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:
“Adil bir zemin yoksa kalıcı barışın asla olamayacağını hepimiz biliyoruz. Barış sağlanamadıkça da dünyanın hiçbir ülkesi huzur dolu bir yaşamı sürdürecek değildir, asla sürdüremeyecektir. Hepimizin bildiği gibi istikrarsızlık yalnızca çatışmaların olduğu bölgelerle sınırlı kalmıyor, başka coğrafyaları da etkiliyor. Bugün Gazze’de, Ukrayna ve Rusya’da, Etiyopya’da, Sudan’da, Yemen’de pek çok yerde çatışmalar insanları temel haklarından dahi mahrum bırakmaktadır. Bu krizler yalnızca bölgesel sorunlar değil, tüm dünyanın ortak sorunlarıdır. Bugün dünyanın herhangi bir yerinde gerçekleşen haksızlık insanlığın ortak vicdanını derinden yaralamaktadır. Bir örnek olarak vermek gerekirse, uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler kararlarının uygulanmaması, Gazze’de, Filistin topraklarında ve Lübnan’da süre giden bir devlet terörüne dönüşmüş, kadınların ve çocukların katledilmesine, açlık ve hastalıklarla baş başa kalmalarına yol açmıştır. İsrail hükümetinin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres’i istenmeyen adam ilan etmesi, UNIFIL ve UNRWA gibi kuruluşları ve onların personellerine karşı giriştiği saldırıları Birleşmiş Milletler’in işlevinin sorgulanması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu süreç bugün Filistin davasına saygın bir destek veren Güney Afrika’nın karanlık apartheid döneminde Birleşmiş Milletler tarafından maruz kaldığı uygulamaları hatırlatmaktadır. O dönemde yaşananlardan hareketle çok açık söylüyorum ki; bugün artık İsrail’in Birleşmiş Milletler Üyeliğinin askıya alınmasını tartışmanın vakti gelmiştir. Birleşmiş Milletler çatısı altında bir araya gelen ülkelerin ortak iyi etrafında birleşmesinin ve o zamanlar Güney Afrika’ya yapıldığı gibi bugün de İsrail’e karşı durmalarının ne kadar elzem olduğunu açıkça ifade etmek istiyorum.”