Millet iradesi ile yetkilendirilmiş sivil siyasetin boyu bu işleri aşarmış! Hadi oradan be

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, yeni ve sivil bir anayasa için çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürüyor. Millet iradesinin TBMM’de yüksek temsil oranı bulduğu bu dönemde, anayasa değişikliği için uygun bir zemin oluşmuş durumda. Ancak, geçmişte darbelere zemin hazırlayan bazı kesimler, bu girişimlere karşı çıkmaya devam ediyor. Söz konusu kesimlerin zihniyetini gözler önüne seren Akşam gazetesi yazarı Serkan Fıçıcı “Çürümüş zihniyetlerine göre, ‘millet iradesi ile yetkilendirilmiş sivil siyasetin boyu’ bu işleri aşar. Çünkü milletin herhangi bir konuda doğru karar verebilmesi söz konusu olamaz” diyor. İşte Fıçıcı’nın yazısı:

“TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş hayırlı bir iş için çaba sarf ediyor.

Yeni anayasa…

Gerekli…
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Ve olacaksa şimdi olmalı.

Çünkü son seçimlerin sonuçlarından dolayı millet iradesinin TBMM’de “temsil oranı” çok yüksek.

Bir daha böyle bir ortam bulmak mümkün olmayabilir.

Kurtulmuş turlarını sürdürüyor.

Bu arada “alerjik reaksiyon” gösterenlere de rastlıyoruz.

Hep böyleler.

Ne zaman gündeme “yeni, sivil anayasa” meselesi gelse…

Hali hazırda “sinmiş” durumda bulunan bilindik tipler zıplamaya başlar.

Etkileri artık yok denecek kadar az ama…

Bir zamanların “kudretli darbe ortamı hazırlayıcılarıydı” bunlar…

Tuhaf tipler…

***

Biraz tanımlamak gerekirse…

Ezberleri tektir.

Onlara göre TBMM yeni anayasa yapma yetkisine sahip değildir.

Çünkü bu iş “darbecilerin” tekelindedir.

Yeni anayasa mı yapılacak?

Kural bellidir.

Asker darbe yapar.

Ardından anayasa hazırlanır.

Aksi mümkün değildir.

Teklif edilemez.

Çürümüş zihniyetlerine göre, “millet iradesi ile yetkilendirilmiş sivil siyasetin boyu” bu işleri aşar.

Çünkü milletin herhangi bir konuda doğru karar verebilmesi söz konusu olamaz.

Kafa budur.

Anlamak için çaba sarf etmek gereksizdir.

İsraftır.

Ama yeni nesillere tanıtılmaları genel kültür açısından zorunludur.

***

Bu tipler geçmişte “darbelere zemin hazırlamakla” vazifeliydiler.

Yani öyle bir vazife vardı.

Meslek gibi bir şeydi aslında.

Postal yalayıcılık mesleği.

Bürokrasi, medya ve yerleşik sermaye…

Bunlara yurt dışından yani “tüm askeri darbelerin arkasındaki asıl güç” olan ABD’den emir gelirdi.

Bizim postal yalayıcılar da hemen yaygaraya başlayıp ortamı darbeye hazırlamak için gereken neyse yaparlardı.

Ve sonuç alırlardı.

O darbe gerçekleşirdi.

Tabi, geçti o günler ama bunların hevesinin bitmeyeceğini de sürekli hatırda tutmak lazım.”

 

Yorum yapın