Doğruhaber gazetesi yazarı Mehmed Göktaş, Hz. İbrahim’in mesajına atıfta bulunarak günümüzün zalim güçlerine karşı direniş çağrısında bulundu. Göktaş, masum çocukları sömüren ve onları kullanarak güçlerini kanıtlamaya çalışanlara karşı İbrahimî bir duruşun önemine vurgu yaptı. İnsanlığın bu zalimlere karşı tepeden tırnağa öfkeyle dolması gerektiğini belirten Göktaş, çocukların dünyasını karartanlara karşı mücadele edilmesi gerektiğini ifade etti. Mehmed Göktaş, şunları kaydetti:
“Unutma, bir kıyam, bir duruş noktası edin kendine oradan
İbrahim’in makamından, musallâsından
Tam onun bastığı noktaya basıver ayaklarını
Sonra kaldır başını uzaklara bakıver, ta uzaklara…
Eğer İbrahim’in durduğu yerde duruyor, baktığı zaviyeden bakıyorsan
Sen de göreceksin onun bütün gördüklerini
Yeryüzünün bütün çocuklarını göreceksin bütün güzel yüzlülerini, masumlarını göreceksin günahsızlarını göreceksin
Okul okul, tören tören göreceksin meydan meydan göreceksin
Nemrudlara sunulmak üzere dizilenleri göreceksin
İbrahim’in baktığı yerden bakıyorsan
Ufuklarına çöreklenen kara bulutları göreceksin
Yeryüzünde işlenen, hem de durmaksızın işlenen en büyük cinayeti, en yaman çelişkiyi en büyük çarpıklığı göreceksin
Senin yüreğini de bir sancı sarıverecek
Nemrudlara adanmış kurbanların acısına yanacaksın
Neler duymuşsa İbrahim yüreğinde,
Sen de duyacaksın
Yaman bir öfkeyle dolacaksın tepeden tırnağa
Şimdi derin derin nefes almalısın, sakinleşmelisin
Sonra yavaştan yavaştan seslenmelisin:
“Ey yeryüzünün bütün nemrudları!
Size sesleniyorum İbrahim adına!
Ey rablığa kalkışanlar!
Ey ilahlığa yeltenenler!
İlahlıklarını çocuklar üzerinde ispatlamak isteyenler!
Masallarını çocuklardan başkasına dinletemeyenler!
En ucuz, en zahmetsiz kul olarak çocukları seçenler!
Ey yalancı tanrılar!
Ey korkak tanrılar!
Ey kalleş tanrılar!
İbrahim adına size sesleniyorum!
Çekin artık şu kirli ve kanlı ellerinizi çocukların üzerinden!
Çekilin gidin masum yavruların bembeyaz dünyalarından
Çekilin gidin imal edildiğiniz dökümhanelerinize,
Yıkılıp gidin cehennemdeki yerlerinize!
Yavruların pırıl pırıl, tertemiz hayatlarından çekilin gidin artık!
Bir türlü anlayamadıkları söylevlerinizi, törenlerinizi, kutlamalarınızı da alın, götürün!
Yıkılın gidin yavruların ümit dolu ufuklarından,
Çekilin güneşlerinin önünden,
Yeter artık dünyalarını kararttığınız!
Düşün artık minicik yavruların günahsız dudaklarından,
Silinin gidin tertemiz sayfalarından siz ey günah yüklü çehreler, simsiyah görüntüler!
Siz de bir şeyler söyleyin ey simit satan küçükler boyacılar, kağıt mendilciler arka sokakların çocukları!
Şöyle bir bakın da yükselmekte olan güneşe
Gözlerinizle Mekke’yi arayın, Kâbe’ye dönün,
Zaten aynı zamanda Kudüs’e dönmüş olacaksınız
Hep birlikte kaldırın günahsız ellerinizi ve yürekten seslenin ve deyin ki:
Ey İbrahim’in Rabbi!
Ey şu güzel yüzlü çocuğun Rabbi!
Bunca cehennemler içinde yakmadığın
Serin ve selamette tuttuğun,
Koruyup kolladığın çocuğun Rabbi!
Ve ey bütün çocukların Rabbi!
Yüz yıllık alevlerden tebessümle çıkagelen çocukların Rabbi!
Firavunların kucaklarında büyüyen genç Musaların Rabbi
Ve ey bizim Rabbimiz!
Ey zayıf düşürülenlerin Rabbi!
Arka sokaklardaki çocukların Rabbi,
Ey ötekilerin Rabbi!
Çelik dişlilerin arasından dipdiri çocuklar çıkaran Rabbimiz!
Paletlerin altından sapa sağlam çocuklar çıkaran Rabbimiz!
Çirkeflerin bürüdüğü dünyadan Meryemler bahşeden,
Pırıl pırıl kız çocukları lütfeyleyen Rabbimiz!
Ve bütün bu güzellikleri bizlere gösteren, bizleri şahid kılan Rabbimiz!
Tamamla nurumuzu, güçlendir nurumuzu!
“Kema salleyte ala İbrahim’e” Hani İbrahim’e tamamlamıştın ya!
Hani İbrahim’e salât eylemiştin ya
Hani İbrahim’i ve yolundan gidenleri mübarek kılmıştın ya
Yeryüzünün bereketlileri kılmıştın ya!
İşte onun gibi, Muhammed’e, Muhammed’in âline, Muhammed’in yolundan gidenlere de salât eyle,
Bin dört yüz yıldır biriktirdiğimiz Salli ve Barik’lerimizle geldik Şimdi sana sunuyoruz!
Heyecanla doluyuz, ümitlerle doluyuz.”