İsrail’in soykırımına dünya sessiz! Türkiye tek başına mı karşı duracak?

Emin Pazarcı, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de süren İsrail saldırılarının insanlık dışı olduğunu belirtti. Pazarcı, İsrail’in kadın, çocuk demeden sivilleri katlettiğini ve uluslararası kuruluşların bu vahşet karşısında sessiz kaldığını ifade etti. Türkiye’nin kendi iç cephesini sağlam tutarak bu adaletsiz sistemin altında ezilmemesi gerektiğini vurgulayan Pazarcı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iç cepheyi güçlendirme çağrısının bu süreçte kritik bir öneme sahip olduğunu belirtti. İşte Emin Pazarcı’nın Akşam gazetesindeki yazısı:

“Tam bir yıl oldu. 7 Ekim 2023’ten bu yana canlı yayınlanan bir vahşet izliyoruz. Bazıları “savaş” diyorlar buna. Değil, bütün Dünyanın gözleri önünde gerçekleşen tam bir vahşet!

İnsanlığın, adalet ve vicdan duygularının rafa kaldırıldığı bir dönemdeyiz. 21. Yüzyılda, her geçen gün artarak devam ediyor vahşet. Durdurulamıyor, izliyoruz…

Masum insanlar, kadın ve çocuk demeden katlediliyor. Hastaneler yıkılıyor, ambulanslar vuruluyor, camiler, kiliseler yerle bir ediliyor. Yerleşim yerlerinde taş üstünde taş bırakılmıyor. İsrail ve arkasındaki emperyalist güçler, dur durak bilmiyor. Vuruyor, yakıyor, yıkıyorlar…

Bütün Dünya acz içinde. Vicdan sahiplerinin eli kolu bağlı!

En acı olanı da bu büyük katliam, vahşet ve enkaz yığınının halen bizleri kendimize getirememesi! Bu konuda bile birlik olamıyoruz. Tepki gösterenlerle birlikte hiçbir şey olmamış gibi izleyenler, hatta barbarlara destek olanlar dahi var. Kurbanlık koyun gibi kasabın elindeki bıçağı yalıyorlar.

***

Bir yıllık bilançoyu vermeyeceğim. Zaten her yerde yayınlanıyor. Kelimenin tam anlamı ile içler acısı.

Dünyaya intizam vermek için oluşturulan kurumlar işlemiyor. Aciz ve zavallı durumdalar. Birleşmiş Milletler de bizler gibi seyirci. İsrail, Genel Sekreterini “istenmeyen adam” ilan edip, ülkeye girişini yasaklayabiliyor. Uluslararası mahkemeler hiçbir işe yaramıyor. İnsan hakları örgütleri, insanlık dışı tabloyu izlemekten başka bir şey yapamıyor…

Çökmüş, işe yaramaz, eskilerin değimi ile fersudeleşmiş bir yapı var karşımızda. Cani geziyor dipdiri, can veriyor masum. Mehmet Akif’in dediği gibi, suç başkasının, ama bir başkası mahkûm!

Peki biz ne yapacağız?..

Hem tepkimizi ortaya koyacak, hem de kendimize bakacağız. Bu adaletsiz ve “altta kalanın canı çıksın” anlayışıyla hareket eden kirli sistemin altında kalmamaya çalışacağız.

Sağlam durmak ve hazırlıklı olmak zorundayız.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İç Cephe” derken söylemeye çalıştığı da bu! İç cepheyi sağlam tutmak mecburiyetindeyiz. Çünkü yıkmak için çabalayanlar var.

***

Şu veya bu görüşten olabilirsiniz. Hatta birbirinizle taban tabana zıt da düşünebilirsiniz. Marksist, Sosyalist, Liberal, Milliyetçi, Atatürkçü, Muhafazakâr, Demokrat ya da bir başka düşünceye sahip olmanız, hiçbir şeyi değiştirmez. Yeter ki eyyamcı olmayın.

Sonuçta ateş gelirse hepimizi yakacak. Eyyamcılar, Makyevelistler bile bundan nasibini alacak!

Her şey ortada: Dik duramazsak ve hazırlıklı olamazsak eğer, rüzgârın önündeki kuru yapraklar gibi sürüklenir gideriz…

O yüzden siyasette “yumuşama” ya da “normalleşme” dediğimiz adımlar son derece önemli!

Konuşalım, tartışalım, gerekirse sert diyaloglara girelim. Ama hiçbir zaman kutuplaşmayalım. İç Cephemizi bozmayalım, gedikler açmayalım.

Mustafa Kemal Atatürk’ün şu ünlü sözü, daima kulaklarımızda küpe olsun:

“Bilinmelidir ki milli birliğini kaybeden milletler başka milletlerin şikârı (avı) olurlar.”

Av mı olacağız? Yoksa şerefli bir şekilde millet olarak birliğimizi koruyup yaşamaya devam mı edeceğiz?

Bugün için hepimizin önünde duran en önemli soru ve mesele budur!”

 

Yorum yapın