Mimir şu ifadelere yer verdi:
AKILLARA DURGUNLUK VEREN BİR KOMPLO
Tarafımızca açılan çekişmeli boşanma davasının akabinde ne yazık ki henüz 13 yaşında olan müşterek çocuk büyük bir travmaya sürüklenerek, müvekkil aleyhine akıllara durgunluk veren bir komplo düzenlenmiştir.
LİNÇ KAMPANYASINA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
Hepinizin kabulünde olacağı üzere bir an için müvekkile atfedilen olgular gerçek olsa idi şüphesiz ki anne derhal adli makamlara başvurur ve hukuki süreç başlatırdı. Ve yine hiçbir anne evladının böyle bir travmaya maruz bırakılması durumunda bir an bile evlilik birliğini sürdürmez ve derhal müvekkil aleyhine boşanma davası açardı. Ancak ne yazık ki süreçte bunların yapılması yerine gerçeğe aykırı beyan ve iddialarla konu sosyal medya üzerinden müvekkil aleyhine bir linç kampanyasına dönüştürüldü. Konunun bu şekilde de olsa adli mercilere intikal etmiş olması sebebiyle tarafımızca herhangi bir açıklama yapılmadan müvekkilimizin hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde yargılanarak masumiyetinin kanıtlanmasını bekledik. Müvekkilimiz öncelikle manevi olarak ve pek tabii ki kamuoyunda yaşanan infial (!) sebebiyle yaşamış olduğu iş kaybı neticesinde maddi olarak da büyük kayıplar yaşamıştır. Müvekkilimiz adli merciler önünde aklanmış olup sizlerin vasıtasıyla kamu vicdanındaki masumiyetinin de açığa çıkması adına işbu açıklamayı yapma zorunluluğumuz gündeme gelmiştir.
Ne yazık ki ülkemizde boşanma vakaları her geçen gün artmaktadır ve üzülerek belirtmek istiyoruz ki bazı vakalarda çocuklar ebeveynlerinden biri tarafından boşanma davalarına taraf edilmekte, kullanılmakta ve hatta delil oluşturma amacıyla da değerlendirilmektedir. Hepimizin kabulünde olacağı üzere karı/kocalıktan boşanılabilmekte ve fakat anne/babalıktan boşanılamamaktadır. Bireysel olarak ne yaşarsak yaşayalım evlatlarımızın anne ve babalarıyla ilişkilerine zarar verecek her türlü eylemden uzak duralım. Hiç kimsenin evlat/ebeveyn ilişkisinde travma yaratma hakkı ve lüksü yoktur. Evlatlarımız bizlerin emanetine verilmiş geleceğin temsilcileridir. Onlara sadece ve sadece iyiliği ve güzelliği öğretmekle mükellefiz.
BİR ÇOCUĞUN GELECEĞİ SÖZ KONUSUDUR
Müvekkilimizin yaşadığı olayın baş mağduru 13 yaşındaki biricik evladıdır. Biz bugünden itibaren bu konuyla ilgili yapılmış olan haberler hakkında, ileride çocuğun daha fazla zarar görmemesi için ‘erişim engelleme’ işlemlerine başvuracağız. Bu konuda başta basın olmak üzere tüm kamuoyundan destek ve sağduyu beklentisi içerisindeyiz.
Bir çocuğun geleceği söz konusudur. Şüphesiz ki yaşı ve algısı sebebiyle bugünlerin travmasını hep yaşayacaktır. Ancak en azından özellikle internet ortamındaki haberlerin kaldırılması yoluyla bundan sonraki kuşaklar nezdinde çocuğun ‘lekelenmeme ve unutulma hakkını’ kullanabilmesini sağlamak hepimizin insani ve vicdani görevidir. Bu konuda hassasiyetinizi bekleyerek, başka çocukların böyle olaylara maruz kalmamalarını temenni ediyoruz