Bakanlık, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Likud Partisi’nden İsrail Meclisi üyesi olan Avichai Boaron’un “İbrahim Camisi’nin kontrolünün tamamen ele geçirilmesi ve caminin Yahudileştirilmesine” yönelik sözleri üzerine yazılı açıklama yapıldı.
Boaron’un açıklamalarının, “Filistin halkının sahip olduğu İslami bir vakıf olarak uluslararası alanda tanınan bu kutsal İslami mekanı ele geçirmek için ciddi bir şekilde çalışan işgal hükümetinin tehlikeli, sistematik politikasının eseri olduğuna” işaret edildi.
Açıklamada, uluslararası insan hakları ve dünya mirasıyla ilgili uluslararası kurumlara, “İbrahim Camisi’nin kimliğini tehdit eden bu planların uygulanmasına kararlılıkla karşı durmaları ve işgale engel olmaları” çağrısında bulunuldu.
İsrail Meclisi üyesi Boaron, yerel basında yer alan açıklamalarında, “İbrahim Camisi’nin arazisinin 1967’ye takılıp kalmayacağını, camiyi tamamen ele geçirmek ve Yahudileştirmek için sadece iki yıl daha fırsatları olduğunu” ifade etmişti.
HAREM-İ İBRAHİM CAMİSİ’NE YÖNELİK İHLALLER
İşgal altındaki Doğu Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa’nın çevresi olarak kabul edilen El Halil kentindeki Harem-i İbrahim, Mekke’deki Mescid-i Haram ve Medine’deki Mescid-i Nebevi ile Mescid-i Aksa’dan sonra en kutsal dördüncü cami kabul ediliyor.
Caminin altında yer alan mağarada Hazreti İbrahim ve eşinin kabirlerinin yanı sıra Hazreti İshak, Hazreti Yakup, Hazreti Yusuf ve eşlerinin mezarları bulunuyor.
İsrail’in 1967’den beri işgal altında tuttuğu Batı Şeria’nın El Halil kentinde bulunan cami, 25 Şubat 1994’te sabah namazını kılan Müslümanların üzerine ateş açan Baruch Goldstein adlı Yahudi fanatiğin eyleminden sonra kapatılmış ve yeniden açıldığında ise yarısından fazlası Yahudilere tahsis edilmiş şekilde ikiye bölünmüştü.
Tarihe “El Halil Camii (Harem-i İbrahim) Katliamı” olarak geçen saldırıda 29 Filistinli hayatını kaybetmiş, 150’den fazla kişi yaralanmıştı.
Caminin bölünmesinin ardından, Hazreti İshak ve eşinin bulunduğu kabirler Müslümanlara ayrılan kısımda kalmış, diğerleri ise Yahudilere ayrılan ve sinagoga çevrilen bölümlerde bırakılmıştı.
Bölünmüş kısımlar yılda onar gün karşılıklı olarak Müslüman ve Yahudi ziyaretçilere açılıyor. Buna göre, Yahudilerin dini bayramlarında cami olan kısım Yahudilere, Müslümanların dini bayramlarında da sinagog kısmı Müslümanlara tahsis ediliyor.