SORUMLULUĞU PAYLAŞMALI
Böylece liderlik sürekli el değiştiriyor, tüm sürü adaletli bir şekilde sorumlulukları paylaşıyor. Hayatta uzun vadeli başarılar yakalayabilmek için de bu tür bir görev paylaşımı çok kıymetlidir. Bir işin devamlılığını sağlamak için gerektiğinde liderliği devredebilmek, sorumluluğu paylaşabilmek önemlidir. Uçuş sırasında hızı düşen kazlar, öndeki arkadaşlarını bağırarak uyarıyor. Yani ilerlemek ve yol almak istiyorsak, çevremizdeki insanların uyarılarını dikkate almamız gerekiyor. Hayatı paylaşmak, aynı yolu yürümek, bazen onların tavsiyelerini dinlemekle mümkündür. Bunu yapamayan, gurur yapıp uyarılara kapalı olan kişilerin aslında kendilerine ve etraflarına ne kadar zarar verdiğini görüyoruz. Oysa uyarıları, alınganlıkla değil, bir takdirle karşılamak gerek. Ve en etkileyici kısım; eğer bir yaban kazı hastalanır veya bir kazaya uğrarsa, sürüden iki kaz ayrılarak ona eşlik eder, onunla birlikte kalır. Yaralı kaz tekrar uçabilecek duruma gelene kadar ya da hayatını kaybedene dek yanından ayrılmazlar. Ve sonra gelen başka bir sürüye katılarak yollarına devam ederler. Bu da bize dayanışmanın, zor zamanlarda bir arada olmanın değerini gösteriyor.
EGO, KİBİR, BENCİLLİK
Bir yaban kazı sürüsü, onlara katılmak isteyen başka kazları hiçbir zaman geri çevirmez. Doğaya kulak verdiğimizde, yaban kazlarının bu uçuş düzeninde bile bize hayatla ilgili ne kadar çok ders sunduğunu görebiliriz. Onların V şeklindeki uçuşunda bile saklı olan bilgeliği okuyabilmek, evrenin işaretlerini görebilmek bizim elimizde. Doğa, okuyana aslında her dersi en açık haliyle sunuyor değil mi? Ego, kibir, bencillik, kendi çıkarlarına odaklanmak… Bunlar insanın sonradan geliştirdiği yıkıcı alışkanlıklar. Kendini her şeyin merkezine koyan insan, aslında hem ailesine hem topluluğuna hem de toplumuna zarar veriyor. Halbuki, ailemiz, dostlarımız, iş arkadaşlarımız, yoldaşlarımız olmadan biz kimiz ki? Tek başımıza kimseye bir anlam ifade etmiyoruz. Yardıma ihtiyaç duyduğumuzda yanımızda kimseyi bulamamamızın nedeni de tam burada yatıyor. Hayatta çoğu kez, bir dost eli, bir omuz, küçücük bir destek bizi ayağa kaldırmaya yeter. Fakat o yardımdan mahrum kaldığımızda sorunların içinde kayboluyor, gücümüz tükeniyor ve bazen tekrar ayağa kalkacak dermanı bulamıyoruz. Oysa biz de başkalarının ihtiyaçlarına kayıtsız kaldığımızda aynı döngünün bir parçası oluyoruz. Çoğu zaman, yardıma ihtiyacı olan birine el uzatmak yerine kendi yolumuza devam ediyoruz, sanki hiç zor durumda kalmayacakmışız gibi, sanki asla yardıma ihtiyacımız olmayacakmış gibi… Ve böyle böyle azalıyoruz, eksiliyoruz… Tek başımıza kanat çırpmaya çabalarken birer birer düşüyoruz. Oysa doğa bize sürekli “Birlik olun!” diyor. Her şey bize bu gerçeği haykırıyor; ancak tek başımıza devam etmeye inat ediyoruz. Unutuyoruz ki, birlik olmadan, dayanışmadan, gerçek bir güç ve destek oluşturmadan, hedefimize asla ulaşamayız. Doğa, birlik içinde olmayı bilene her zaman açıkça rehberlik ediyor. Bu seslenişi duyabilenler, hayatta gerçekten ilerleyenler oluyor.