Yeni çağın çalışanlarında tanımlanmış olan “Hasta Bina Sendromu” hakkında da bilgi veren Özkaya, kapalı ofislerde veya evlerde yaşanan iç ortam hava kirliliğinin çeşitli sağlık sorunlarına neden olduğunu belirtti. Bu sendromun semptomları arasında; baş ağrısı, göz, burun ve boğazda tahriş, kuru öksürük, baş dönmesi, konsantrasyon zorluğu ve yorgunluk bulunduğunu ifade eden Özkaya, “Hasta Bina Sendromu, yetersiz havalandırma, arızalı ısıtma ve klima sistemleri gibi faktörlerden kaynaklanabilmektedir” dedi. Bina sakinleri, genellikle binayı terk ettikten sonra semptomlarında rahatlama yaşasa da uzun süreli maruziyet nörotoksinlerin kalıcı etkilerine yol açabileceğini hatırlatan Prof. Dr. Özkaya, bu sendromun özellikle kapalı ofis çalışanları arasında yaygın olduğunu vurguladı.
Çocuklar üzerindeki etkiler
Özkaya ayrıca kirli havanın çocuklarının sağlığı üzerinde olumsuz etkilerine değinerek sözlerine şöyle deva etti:
“New England Journal of Medicine’de (2004) yayınlanan bir çalışma, güney Kaliforniya’daki hava kirliliğinin çocukların akciğerlerine nasıl zarar verdiğini ortaya koymuştur. Hava kirliliğine gelişme çağında maruz kalan çocukların 18 yaşına geldiklerinde akciğer kapasitelerinde belirgin düşüklük tespit edilmitir. Ülkemizde doğalgazın yaygınlaşması ile ısınmak için kömür kullanılan şehirler azalmakla birlikte, halen özellikle kırsal kesimlerde ısınmak için kömür, tezek ve ev içinde yemek pişirmek için tandır vb. fırınlarda odun vb. yanıcı maddeler kullanılıyor. Bu durum hem ev içi hem ev dışı soluduğumuz havayı kirletip hastalanmamıza yol açıyor.”