Gazze’deki soykırımın sesi nohut tarlasında! Lübnan için 32 yıl önce bir dilek tuttu

Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Bazen mesleğini icra eden insanlar mükemmel bir psikolojik güce sahip olamaz. Bir doktor için hastasının hayata gözlerini yumduğuna şahit olmak yaralayıcı olabilir. Bir itfaiye için yanan yuvalar ve hayatlar gözyaşlarını elindeki su fıskiyesinden güçlü akıtabilir. Bir gazeteci için savaşta ölen çocukların, yok olan ailelerin ve bir milletin yıllardır bitmek bilmeyen bir zulmün içinde olduğunu yazmak, kelimelerle anlatılmayacak duyguların ifadesi haline gelebilir. Henüz 5 aylıkken babasını II. Dünya Savaşı’nda kaybeden bir müzisyen içinse Gazze’deki soykırım, çocukluğunun, yaşama sebebinin ve en önemli davasının sembolü oldu. İlk günden beri, hatta 30 yılı aşkın süredir bitmek bilmeyen zulmün en önemli protestocularından olan Pink Floyd’un kurucusu, rock yıldızı Roger Waters Lübnan’ı da, Gazze’yi de 32 yıl önce savunmaya başlamıştı. Onun yaşanan acımasız ‘savaş’ karşısındaki mücadelesi de henüz 5 aylık bir bebekken babası Eric Fletcher Waters’ı, Anzio Muharebesi’nde kaybetmesiyle başladı. 6 Eylül 1943’te dünyaya gözlerini açan ve babasını hiç tanıyamayan Waters, kendi yaşadıklarını yaşayan çocuklar olmasın diye hiç susmadı. Onun 81 yıllık mücadelesinin sesi, bugün gitarından, Gazze ve Lübnan için yükseliyor!

class=”medyanet-inline-adv”>


HER ŞEY II. DÜNYA SAVAŞI’NDA BABASIYLA BAŞLADI

“The child is grown, dream is gone”… Roger Waters’ın ‘The Wall’ albümünün ‘Comfortably Numb’ parçasındaki bu sözlerde dediği gibi, çocuk büyümüş ve artık hayaller gitmişti. 7 Ekim 2023’ten sonra Gazze’deki çocuklar da olması gerekenden hızlı ve çok erken büyüdü. Onlar küçücük bedenleriyle, henüz 5 aylıkken babasını II. Dünya Savaşı’nda esir düştüğü için kaybeden Roger Waters’ın gitarıyla anlattıklarını yaşayanlardı. Waters onları çok iyi anlıyordu, çünkü babasının bir mezarı olmamıştı. Onun gibi insanlığı, barışı ve dostluğu benimsemiş bir müzisyen için dinin, dilin ve ırkın ne olduğunun da bir önemi yoktu. Tüm müzik faaliyetlerinin önüne taş koymaya çalışan dünya devlerine inat, Waters dev direnişin sesi olmuştu. Üstelik İsrail’in hastaneleri, okulları, sivilleri ve hatta çocukları vurduğu savaş Lübnan’a sıçramadan 32 yıl önce, şarkısında ‘Lübnan’ın mutluluğunu’ dilemişti.

class=”medyanet-inline-adv”>

Waters, 7 Eylül 1992’de yayınlanan ‘Amused to Death’ albümünde, Birinci Körfez Savaşı’na yönelik eleştiriler de dahil olmak üzere çok sayıda politik ve sosyal temayı ele aldı. O dönemde ABD, Irak’ın İsrail-Filistin siyasetindeki pozisyonundan endişe duyuyordu. ABD ayrıca Irak’ın Filistinli gruplara verdiği desteği beğenmiyordu. Bu da Irak’ın Aralık 1979’da ABD’nin gelişmekte olan ‘Terörizm Destekçisi Devletler’ listesine dahil edilmesine yol açtı. Çoğu Filistinli, fedaileri özgürlük savaşçıları olarak görürken, İsrailliler onları terörist olarak görüyordu. Bu düşüncelerle başlayan olaylar da başı sonu belli olmayan acıların, ‘savaş’ adı altında televizyonlarda canlı yayınlanmasına zemin hazırlamıştı. Oysa Filistin ulusal hareketinin sembolleri olarak kabul edilen Filistin fedaileri, sadece işgal edilen topraklarını korumak istiyordu. Waters, bu albümünün ‘Three Wishes’ yani ‘3 dilek’ adlı parçasında, lambadan çıkan cinin 3 dileğini sorması üzerine, “Keşke herkes Lübnan’da mutlu olsaydı. Keşke birisi bu şarkıyı yazmama yardım etse, keşke gençliğimde babam gitmeseydi” yanıtını vermişti. Takvimler 2024’te başlayan İsrail’in Lübnan saldırılarından 32 yıl öncesini gösterdiğinde de dilekler değişmemişti.

GAZZE’NİN KADER ÇİZGİSİ: BATI ŞERİA DUVARI

Ülkelerin güvenlik nedeniyle sınırlarına duvar ördüğünü pek çok kişi bilir. Filistin’deki ‘Ayrım’ ya da ‘Batı Şeria Duvarı’ ise İsrail tarafından Filistin topraklarına örülen bir ‘esaret’ çizgisi. Toplam 708 kilometre uzunluğundaki duvar 2000 yılından sonra inşa edilmeye başladı ve Filistinlileri kendi topraklarında birbirinden ayırdı. Duvarın içinde kalanlar dışarı çıkamaz, dışında kalanlarsa içine giremez hale geldi. 3 milyona yakın Filistinli, Batı Şeria’nın çevresine örülen duvar nedeniyle Kudüs’ün de dahil olduğu bölgelere geçemiyor. 2 milyona yakın Gazzeli ise abluka nedeniyle Filistin’in diğer bölgelerine gitmek bir yana, dünyanın hiçbir yerine seyahat edemiyor. İsrail, kendisini çevre ülkelerden, Filistinlileri de birbirlerinden ayıran bu duvarın inşa gerekçesini ‘güvenlik’ diye açıklıyordu. İsrail hükümeti duvarı inşa ederken uluslararası toplum tarafından sert eleştirilere maruz kalmış olsa da, geri adım atmamıştı. Çünkü Siyonistler için bu duvarın önemi büyüktü.

Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail hükümetinin Gazze Şeridi çevresinde inşa ettiği devasa duvar, 2016 sonlarında İsrail ordusu tarafından inşa edilmeye başlandı. Üstelik bu duvar yalnızca Gazze’yi bölmüyordu. Siyonistlerin işgali hedeflediği ve takvimler 2024’ü gösterdiğinde sivilleri de bombalayacağı Lübnan’ı da kesiyordu. İsrail hükümeti Mayıs 2017’de Lübnan’da Re’s en-Nakura ile İsba el-Celil bölgeleri arasına 6 metre yüksekliğinde tel örgü inşa etmeye başladı. İsrail basınında çıkan haberlerde bu tel örgülerin, Lübnan’dan sızmalara karşı güvenlik gerekçesiyle kurulduğu ifade edilmişti. Oysa bu Roger Waters’ın şarkılarında anlattığı işgalden ve onun çocukluğunda yaşadıklarından farksızdı. İsrail’in duvarlarla çevrelediği yerlerde yaşayan çocuklar ise ailelerini kaybetmenin yanında, ölümle burun buruna gelmek üzereydi.

class=”medyanet-inline-adv”>


NOHUT TARLASINDA İSRAİLLİLERE SESLENDİ

Roger Waters 21 Haziran 2006’da konser için gittiği bölgedeki bu duvarın üzerine Filistin’in özgürlüğü için sloganlar yazmıştı. Batı Şeria Duvarı’na ‘Duvarı yık’ ve ‘Düşünce kontrolü yok’ ifadelerini kırmızı sprey boyayla yazdı. On binlerce İsrailli hayranının önünde sahne alan Waters, İsrail’i Batı Şeria’nın bazı bölgelerini çevreleyen devasa beton duvarı yıkmaya çağırdı. İsrail’in orta kesimindeki Neveh Shalom adlı Yahudi-Arap Köyü’nün yanında aceleyle hazırlanan açık hava konserine ise yaklaşık 60 bin kişi katılmıştı. Konserin bitmesinden hemen önce Waters izleyicilerine söylediklerini de bir röportajında anlattı. Waters, “Ayağa kalkıp ‘Siz, komşularınızla barış yapmak zorunda olan genç İsrailliler neslisiniz’ dediğimde, dinleyicilerin coşkusu kısa sürede sessizliğe dönüştü” demişti.

class=”medyanet-inline-adv”>

Konserden önce sahnenin aceleyle hazırlanmasının nedeni ise Waters’ın, İsrail’in Filistinlilere yönelik politikalarına karşı olduğunu gerekçe göstererek Tel Aviv’deki açık hava konserlerinin düzenlendiği mekanlarda sahne almayı reddetmesiydi. Çünkü Waters, İsrail’deki Hayarkon Parkı’ndaki mekanın Filistinlilerin mezarları üzerine inşa edildiğini öğrenmişti. Üstelik Waters İsrail’in yıllar süren zulmünün farkında olduğundan o gün ve sonraki 18 yılda İsrail’de sahne almadı. 2006’daki konserse bir otoyolun kenarında bulunan ‘nohut tarlasında’ yapıldı. 2005’te de, Batı Şeria’daki bir festivale katılan Filistinli çocuklar, İsrail’in Batı Şeria’nın etrafındaki duvarını protesto etmek için ‘The Wall’ albümünden ‘Another Brick in the Wall Part 2’ şarkısını kullanmıştı.

class=”medyanet-inline-adv”>

ROGER WATERS: ‘BİR TÜRK OLABİLİR…’

Roger Waters son olarak, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından İsrail’in Filistin’e saldırılarının birinci yılına ilişkin paylaşılan videodan çok etkilenmiş ve sosyal medya hesaplarından videoyu paylaşmıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türk halkına teşekkür eden Waters’dan hemen sonra Erdoğan da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yayımlanan videoyu sosyal medya hesabından paylaşan Waters’a teşekkür etti. Waters da bunun üzerine ‘X’ hesabından yaptığı paylaşımda, “Hayır efendim, asıl biz size ve Türk halkına Filistin’deki kardeşlerimizin soykırımına karşı batıda tek ses olarak durduğunuz için teşekkür etmeliyiz. Yaptığınız film zekice, hâlden anlayan, güzel ve gerçek. 2040 yılında da hatırlanacak. Teşekkürler Türkiye” mesajını yayınladı. 15 Haziran 1987’de Roger Waters, bundan 37 yıl önce Pink Floyd’dan ayrıldıktan sonra ilk solo albümünü çıkardığında, yine savaşlara dikkat çekmişti. ‘Radio KAOS’ adlı albümün ‘Home’ yani ‘Ev’ anlamına gelen parçasındaki sözleri ise son derece dikkat çekiciydi. Waters için dünyanın her yerindeki insanların ‘ev’ dediği bir yer vardı ve şarkıda Türklerin ismi şöyle anılıyordu:

“Bazıları Kudüs olabilir ya da Kahire olabilir / Berlin olabilir ya da Prag olabilir / Moskova olabilir, New York olabilir / Llanelli olabilir ve Warrington olabilir/ Varşova olabilir ve Moose Jaw olabilir / Roma olabilir/ Herkesin yuva dediği bir yeri var…Baban olabilir ve annen olabilir/ Kız kardeşin olabilir, erkek kardeşin olabilir / Bir itfaiyeci olabilir, bir Türk olabilir… Bomba nişangahının ortasındaki çocuk olabilir / Bir fanatik olabilir, bir terörist olabilir / Bir dişçi olabilir, bir psikiyatrist olabilir / Mütevazı olabilir, gururlu olabilir / Kalabalıkta bir yüz olabilir / Beyaz kravatlı asker olabilir / Evde kalan kim / Kahkahaların çalan zille kesilip gözyaşlarının döküldüğü…”

Yorum yapın