Kübalılar zor günler yaşıyor. ABD’nin özellikle ekonomik ablukası, günlük yaşamı doğrudan etkiliyor. Elektrik kesintileri, gıda ve akaryakıt sıkıntısı gibi insan yaşamını etkileyen olumsuzluklar, Küba yönetimini ve halkını olabildiğince zorluyor. Küba, ekonomik abluka, engellemeler ve zorluklar nedeniyle başta enerji tesisleri olmak üzere santrallerını yenileyemiyor ve yeni teknolojik gelişmelerle halkını buluşturamıyor. Başta Küba’nın yeni devlet başkanı Miguel Diaz Canel olmak üzere ülke yöneticileri de yaptıkları açıklamalarla, halkı abluka konusunda bilgilendirmeye ve bilinçlendirmeye çalışıyorlar.
ABD ablukasının etkileri ve yaptırımları üçüncü ülkelere kadar uzanıyor. Dayatmacı anlayış, Küba ile normal koşullarda uluslararası ticaret yapılmasını da engelliyor. Küba, uluslararası kuruluşlardan ve finans-kredi olanaklarından yeterince yararlanamıyor. Aldığı her ürünün karşılığını dövizle ve peşin olarak ödemek durumunda kalıyor. Doğrusu bu durum, Küba ekonomisini alabildiğine zorluyor. Aynı zamanda sıcak döviz ihtiyacı nedeniyle bazı uygulamalara göz yumulması yüzünden, günlük yaşamda sistemi yıpratıyor, aşındırıyor. Kübalılar, kendilerine verilen gıda karnelerini kullanıyorlar. Yerel rehberimiz Yahmira da bize karnesini gösteriyor.
CAN DAMARI ‘CASA’LAR
Ablukanın yol açtığı bütün bu olumsuzluklar, gözlemlediğimiz kadarıyla doğrusu Küba halkını genel anlamda yormuş ve bezdirmiş. En büyük sıkıntı da pandemi döneminde ve sonrasında yaşanmış. Çünkü ablukayı aşmanın ve döviz ihtiyacını karşılamanın en önemli yolu turizmden geçiyor. Pandemi döneminde ve sonrasında, doğal olarak turizm hareketi ve turist gelişi bıçak gibi kesilmiş.
Bugünlerde turizmde yeniden bir canlanma var. Küba yönetimi bu hareketlenmeyi daha da geliştirmek ve büyütmek istiyor. Turizmin ana damarını da “casa” denilen, bir anlamda ev pansiyonculuğu olan küçük aile işletmeleri oluşturuyor. Biz de buralarda konaklıyoruz.
ANTİ EMPERYALİST, ULUSAL KURTULUŞÇU GELENEK
Küba’ya yönelik ablukanın ve dayatmaların altında yatan temel gerçek; bu ilginç devrimci ülkeye diz çöktürmek, biat ettirmek ve devrimci anlayışından vazgeçmesini sağlamak. Yıllardır ABD yönetimleri ve uluslararası emperyalist güçler işte bunun için çalışıyorlar. Kendileri için adeta bir “çıbanbaşı” olarak gördükleri Küba’yı kontrol etmek ve ona diz çöktürmek istiyorlar.
Küba, geçmişten günümüze antiemperyalist ve ulusal kurtuluşçu devrimci anlayışı temsil ediyor. Yaşadıkları dönem sırasıyla yazarsak Jose Marti, Mustafa Kemal Atatürk, Fidel Castro ve Che Guevera gibi önderler, bu anlayışın evrensel simge isimlerini oluşturuyorlar. Örneğin Küba’nın devrimci geleneğinde önemli bir etkiye sahip halk önderi Jose Marti’nin izleriyle, Küba’nın hemen her tarafında karşılaşıyorsunuz.
DEVRİM MEYDANI VE CHE GUEVERA
Başkent Havana’nın en ilginç yeri tahmin edilebileceği gibi ünlü Devrim Meydanı. Meydana bakan İçişleri Bakanlığı’nın cephesini Che Guevera’nın, İletişim Bakanlığı’nın duvarını da Camilo’nun portreleri kaplıyor. Meydanda da Havana Havalanı’na ve birçok önemli yere ismi verilen, Küba’nın devrimci önderi Jose Marti’nin heykeli var.
Küba’da görkemli, kitlesel gerçekleşen 1 Mayıs ve devrim kutlamaları da bu meydanda yapılıyor. Ulusal kütüphane ve Küba devriminin yayın organı Gramma gazetesinin binaları da meydana bakıyor. Meydana yakın bir yerde konuşlanan Havana’nın geleneksel eski tarihi otomobilleriyle kenti dolaşıyoruz. Havana, “yürüyen ağaç” adı verilen görkemli ağaçlarla ve tropikal bitki örtüsüyle kaplı, oldukça yeşil ve renkli bir kent.
DOMUZLAR KÖRFEZİ ÇIKARMASININ YILDÖNÜMÜ
Küba’da bulunduğumuz günler, ABD’nin Küba devrimini daha başta yok etmek amacıyla gerçekleştirdiği ünlü Domuzlar Körfezi çıkarmasının 63. yılına rastlıyordu. Bu tarihi (19 Nisan 1961) ve onun yıldönümlerini Kübalılar çok önemsiyorlar. Hatta yeni Devlet Başkanı Miguel Diaz Canel’in göreve gelişini (19 Nisan 2018) bile bu tarihe denk düşürmüşler.
Ayrıca Kübalılar, ABD’ye bölgede ilk askeri yenilgiyi yaşattıkları Domuzlar Körfezi’nde bir de anı müzesi açmışlar. Dönemin anılarının kalıcılaştırıldığı müzenin ön bahçesinde saldıran ABD uçaklarını vuran uçaksavarlar sergileniyor. Burada vurulup ölen Kübalılar için bir anıt da var.
Büyük Atatürk’ün büstünün yeri Castro tarafından belirlenmiş.
HAVANA’DA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü ANMAK
KÜBA’nın başkenti Havana’da Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün de bir büstü var. Fidel Castro döneminde yapılan ve yeri onun tarafından belirlenen çevresi çiçeklerle bezenmiş bu anıt, Havana’nın deniz kıyısında çok güzel bir yerde bulunuyor.
Biz de öncelikle burayı ziyaret edip, buradan çok uzaklara, Anadolu’ya, ülkemize selam gönderiyoruz. Aynı zamanda Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla anıyoruz.
FİDEL CASTRO MERKEZİNDE, FİDEL’İN ÜNLÜ KÜRSÜSÜ
Havana’da Fidel’in ölümünün ardından, onun anısını, mücadelesini yaşatmak ve geleceğe taşımak adına yapılmış oldukça başarılı bir kültür merkezi var. Burası hem bir müze ve hem de bir bellek. Aynı zamanda devrimle ilgili bir araştırma enstitüsü işlevi de görüyor. Kültür merkezinde Fidel’in tarihi ve ünlü söylevlerini gerçekleştirdiği kürsüsü ile karşılaşmak doğrusu bizi heyecanlandırıyor. Hemen bu tarihi kürsünün önünde fotoğraf çekiliyoruz. Ayrıca merkezde görevli deneyimli görevlilerle, Küba’nın ve Küba devriminin geçmişi ile bugününü konuşuyoruz. Birlikte fotoğraflar çekiliyoruz. Onlar ülkelerine bağlılıklarını koruyorlar ve devrimi yaşatacaklarına inanıyorlar.
Yarın: Havana’da Nâzım ve Hemingway izleri