Yusuf Alabarda, Türkiye’de geçmişten günümüze kadar uzanan darbe tarihini ele aldı. Geçmiş darbelerden hesap sorulmamasının, yeni darbe teşebbüslerini tetiklediğini belirten Alabarda, bu durumun, Türkiye’nin siyasi istikrarı üzerinde derin etkiler oluşturduğunu ifade etti. Konuyu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 28 Şubat darbecileriyle ilgili verdiği af kararına getiren Alabarda, “Mezkûr darbecileri perdelemek için ekranda ve köşelerinde hançerelerini yırtan bazı tekaüt isimler, hâlâ darbeleri ve darbecileri sadece FETÖ’den ibaretmiş gibi gösterme madrabazlığı peşindeler. Zerre utanmadan post modern darbe kelimesini televizyon ekranlarında kutsayanları bize demokrasi kahramanı diye yutturma telaşında olduğunuzu bu millet görmüyor mu?” diye sordu. Alabarda, Akşam gazetesindeki yazısında özetle şunları kaydetti:
“İlk defa yazmıyorum lakin son defa da olmayacak.
O da şu: Hesap sorulmayan darbeler kendilerinden sonra gelen darbeyi mayalar.
1960 yılında darbeyle seçilmiş hükümeti deviren ahlaksızlara zamanında hesap sorulamadığı için o dönemde darbeye karışmış isimleri daha sonra 12 Mart Muhtırası içinde de görüyoruz.
ÖNE ÇIKAN VİDEO
Örneğin 1960 darbesi sonrası millet Demokrat Parti’nin devamı niteliğindeki partilere yüzde 63 oy verince, darbeci general ve subaylar İstanbul’da toplanıp 21 Ekim Protokolü imzaladılar. Bu protokole göre belirlenen süre içinde talepleri karşılanmazsa Meclis kapanır, seçim iptal olur, partiler kapatılır diye darbe tehditleri savurdular.
Aynı şekilde 12 Mart muhtırasını vererek Süleyman Demirel hükümetini istifaya zorlayanlar aradan geçen dokuz yıl sonra geldiler 12 Eylül 1980 darbesini yaptılar.
Sonra ne oldu?
Yıllarca 12 Eylül darbecilerine de kimse hesap soramadı.
Soramadı, çünkü başarıya ulaşan darbeler, darbecileri derhal koruma altına alacak fanusu da inşa ettiler.
Devam…
12 Eylül darbesi esnasında görevli olan subaylar 17 sene sonra 28 Şubat post-modern darbesini hayata geçirdiler. Sincan sokaklarında tank yürütüp ahlaksızca demokrasiye balans ayarı verdik dediler.
Kendilerinden hesap sorulmayacağından o kadar emindiler ki 28 Şubat döneminin Genelkurmay Genel Sekreterliği makamında oturan Erol Özkasnak, Hulki Cevizoğlu’nun programına bağlanıp zerre sıkılmadan ‘Bu sürece bir isim takmışlar, bunu kim koyduysa gerçekten bir zekâ ürünü. Post modern darbe demişler. Aslında post modern darbe buna en iyi yakıştırılan isim.’
Cumhurbaşkanı Erdoğan işte bu süreçte yer alan bazı isimlerin salıverilmesine dair bir kararnameyi dün yayınladı.
Buna göre Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyeti’ni cebren ıskat veya vazife görmekten menetmek suçundan hüküm giymiş bazı isimler, sürekli hastalık ve kocamışlık gibi sebeplerden dolayı Anayasa’nın 104’üncü maddesine dayanarak serbest bırakıldı.
Buna rağmen mezkûr darbecileri perdelemek için ekranda ve köşelerinde hançerelerini yırtan bazı tekaüt isimler, hâlâ darbeleri ve darbecileri sadece FETÖ’den ibaretmiş gibi gösterme madrabazlığı peşindeler.
Yukarıda dile getirdim, zerre utanmadan post modern darbe kelimesini televizyon ekranlarında kutsayanları bize demokrasi kahramanı diye yutturma telaşında olduğunuzu bu millet görmüyor mu? (…)”