Cumhurbaşkanımıza eşlik ettiğimiz hemen her seyahat sonrası aynı soru; “MHP ile AK Parti arasında problem var mı? Sayın Bahçeli’nin çıkışlarından Cumhurbaşkanı Erdoğan haberdar mı?”
Önceki yazılarımızda bu konuya ilişkin izlenimlerimizi, kanaatlerimizi defaatle aktarmamıza rağmen, fondaş medyanın bu yöndeki algı operasyonlarına maalesef iktidara yakın kimi isimlerin de kapıldığını görmek hayret verici.
Cumhur İttifakı’nı, ‘Altılı Masa’ gibi proje birliktelikleriyle karıştırdıkları için aradaki farka kafaları bir türlü basmadı, basmıyor.
CHP’nin -Türkiye’ye kaybettirme pahasına- DEM’le seçim kazanma isteğini görmezden gelen bu zevat, toplumda hiçbir karşılığı olmayan ufacık partilerin CHP’den bakanlıklar, olabildiğince milletvekilliği koparma hırsı ile Cumhur İttifakı ortakları arasındaki ‘hesapsız gönül birlikteliği’ arasındaki farkı anlamadı, anlamıyor.
***
Cumhur İttifakı ortağı Sayın Devlet Bahçeli’nin, bugüne kadar bırakın kabineye bakan sokmayı, en ufak bir bürokrat ataması dahi talep etmediğini görmeyen zavallılara, ‘devlet aklı’nın gereği ‘iç cepheyi tahkim etmek üzere’ yaptığı İmralı çıkışını anlatabilmek zaten mümkün değil.
Umutsuz vaka olan ‘foncuları’ bir tarafa bırakıp, hiç değilse onların rüzgârına kapılan endişelilere fazla tafsilata girmeden durumu şöyle özetleyebiliriz;
AK Parti’nin MHP üzerinde, MHP’nin AK Parti üzerinde bir hesabı yok ki aralarında çatışma olsun.
Sayın Bahçeli’nin ağır bir sorumluluk, tarihî bir misyon üstlenerek yaptığı ‘iç cepheyi güçlendirme’ hamlesi, zaten bunu sağlamayı arzu eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı neden rahatsız etsin?
Bugünkü konjonktürde sadece Bahçeli ve MHP’nin bu çıkışı yapması önem arz ederken, Cumhurbaşkanı Erdoğan ya da AK Parti, neden “Sen geride dur, ben öne çıkayım” desin?
Israrla “Uçakta bu neden sorulmuyor?” diyenlere, durumun böyle olmadığını azıcık zekâ kırıntısı olanların dahi anlayabileceği biçimde anlattık.
Cumhurbaşkanı da Sayın Bahçeli’nin çıkışının tarihî önemine kürsü konuşmalarında dikkat çekti ve desteğini açıkça ifade etti.
Buna rağmen ‘fondaşların’ Erdoğan’ın sözlerini duymazdan gelerek Cumhur İttifakı ortakları arasına nifak sokma gayretini anlayabiliyoruz..
Lakin karşı mahalleye “Bak biz de buraları sorguluyoruz” mesajı vererek şirin görünmeye çalışan güya iktidar yanlısı eksik akıllılara ne demeli?
***
MHP lideri Bahçeli, doğrudan hükûmette yer almayan bir siyasi lider olarak devleti rahatlatacak keskin çıkışlar yapabilirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘devlet sorumluluğu gereği’ söyleyeceklerini kısıtlayabilir, gazeteci sorsa bile cevap vermeyebilir.
Hele ki zaten tavrını yeterince ortaya koyduğunu düşünüyorsa, bunun üzerine bir şey söylemek istemiyor, bu konu hakkında daha fazla öne çıkmak istemiyor olabilir…
Zorla tekrarlatmak gibi bir gazetecilik görevi olabilir mi?
Muhalefetin, Cumhur İttifakı ortakları arasında fitne çıkarma isteğine hizmet etmek midir gazetecilik?
Bunu yapmayan gazeteci olmuyor, öyle mi?
***
CHP’nin DEM’le seçim ittifakı kabak gibi ortadayken yıllardır böyle bir şey yokmuş gibi millete yutturmaya çalışan…
AK Parti’nin çözüm süreciyle, Devlet Bahçeli’nin İmralı çıkışıyla ‘terör örgütünü bitirmeyi, hiç değilse vatandaşın PKK’nın gerçek yüzünü görerek örgütten ayrışmasını’ hedeflediğini…
CHP’nin ise asla böyle bir amaç gütmeyerek, tam aksine Kandil’in amacına hizmet ettiğini görmezden gelen bukalemunlar mı bize gazetecilik dersi verecek?
Bir de istiyorlar ki, bunların gazına gelip Cumhur İttifakı’nda çatlak varmış gibi sorgulamalar yapalım ve milletimizin aleyhine olacak kirli amaçlarına hizmet edelim.
Kıt aklınızı kendinize saklayın ve şunu unutmayın; Cumhur İttifakı sizin peşinde koştuğunuz çürük yumurtalar gibi değil ki çatlasın!
“Erdoğan ve Bahçeli ne yapmaya çalışıyor?” sorusunun da cevabı gayet basit.
Cumhurbaşkanı Bakü dönüşü tekrarladı;
“Muhalefet gündelik siyasi meseleler, kazançlar, rantlarla uğraşıyor. Biz ise küresel ve bölgesel riskleri okuyarak, uzun yıllara sirayet edecek politikalar üzerinde çalışıyoruz. İç cepheyi sağlamlaştırmak terör örgütlerine alan açmak, onların, milletin kaynaklarını terör baronlarına peşkeş çekmesine göz yummak anlamına gelmiyor. Bizi bölmeye, parçalamaya çalışanlara aynı kararlılıkla ve aynı tonda cevap verelim istiyoruz. Aramıza nifak sokmaya çalışanların elleri boş kalsın diye uğraşıyoruz.”
İşte Erdoğan’ın çizdiği rota… Bahçeli’nin istikametiyle bir fark var mı?
Peki CHP-DEM ittifakının rotası nedir?
Bize akıl verenler önce bunu sorgulasa!
Trump’tan beklenti
Türkiye-ABD ilişkilerinin, Biden’ın görev yaptığı son dört yılda çok kötü bir süreçten geçtiğine, daha önceki Trump döneminde en azından diyalog kurulabildiğine dikkat çekmiştik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da uçak röportajında benzer bir vurgu yaptı, ancak temkinli ifadeler kullanarak…
Zaman zaman verilen mesajların kaygı verici olduğunu belirtti mesela.
Trump’ın kabinesine atayacağı isimlerin önemli olduğuna, başta Dışişleri olmak üzere, bakanların karşılıklı diyalog sürecini görmek gerektiğine işaret etti.
Trump yönetiminin öncelikli hedeflerinden birinin ekonomi olacağını ifade ederek, özellikle enerji, altyapı ve teknoloji alanında yeni iş birlikleri geliştirilebileceğini söyledi.
Elbette sadece bu başlıklar değil, İsrail saldırganlığına ve Suriye sınırımızda PKK/YPG’ye verdikleri desteğin bundan sonra sürüp sürmeyeceği gibi konular da ilişkilerin seyri açısından kritik önemde.
Cumhurbaşkanı, savaşları bitirme vaadinde bulunan Trump’ın sözünü yerine getirip getirmeyeceği ile ilgili “Bu tespitler için henüz erken. Kabinesini kursun, görevi alsın, görelim” diyor.
Ankara lafa değil icraata bakacak. Bekleyip göreceğiz. Dileriz ki en kötü dönem geride kalmış olsun.