‘Batıcı laik kesimle hesaplaşmalıyız!’ – Yeni Akit

Tayyar Tercan yazdı: Darbeyle başarmadıklarını iç savaşla başarmak isteyen kesimle hesaplaşmalıyız. Kötülerden hesap sormayan kötülere hesap verir hale düşer. Bu cendereden çıkışımızı ancak hesaplaşma şuuru ve hamlesi sağlayabilir.

“Bloomberg Economics’in araştırmasına göre, önümüzdeki bir yılda şiddetli siyasi kargaşa yaşama olasılığı en yüksek ülke Türkiye…”

Ülkemizde yapılan her darbe, her kargaşa ve hatta seri halde yapılan her saldırıdan önce yazdıkları gibi, birazcık basireti olan herkes bu satırları “önümüzdeki bir yıl içinde Türkiye’de iç savaş çıkartma planları yapıyoruz” diye okumalıdır.

Uzun süredir devam eden sosyolojik çalışmalar, psikolojik harp teknikleriyle mülteciler üzerinden gerçekleştirilen olaylar ve sermaye baronları ve manipülatörler tarafından algı operasyonlarıyla her geçen gün daha da kontrolsüz hale getirilen ekonomik durum “iç savaş hazırlığı yapanların, yangın çıkartacak kıvılcımı çakmaya hazır hale geldiklerini gösteriyor”

Provasını yapmadılar mı? Yapanlar elini kolunu sallayarak aynı işlerine devam etmiyor mu?

Dünyadaki her ülke harıl harıl büyük bir savaşa hazırlık yapıyor. Biz bu şartlarda, emperyalizmin içimizdeki maşaları bu kadar cüretkarken, yarın yaşanacak ciddi bir savaşta elimiz kolumuz bağlı, emperyalist güçlerin planında bir piyon olmanın ötesine geçemeyiz.

Türkiye kurtulmadan ne Gazze kurtulur ne Doğu Türkistan. Ne Mescid i Aksa özgür olur ne Kırım? Afrika’dan Sarayeva’ya sadece mazlum Müslüman milletleri değil, dünyanın bütün mazlum ülkelerinin kurtuluşu, Türkiye’nin tarihi misyonunu üstelenerek bağımsız güçlü bir ülke olmasına bağlı.

Hamaset yapmıyorum. Askeri, siyasi, coğrafi, stratejik ve tarihi olarak, vatanımızın ve İslam Milletinin kurtuluşunu sağlayacak birikim ve altyapıya sahip en güçlü Müslüman ülke Türkiye’dir.

Bin beş yüz yıllık İslam Tarihinin nerdeyse bin yılında İlayi Kelimetullah Sancağını liyakatle taşımış, bu görevle şereflenmiş olan necip Türk milleti mazlumların hamisi, zalimlerin korkulu rüyası olmuştu.

Son İslam Devleti olan Osmanlı, zalim ile mazlum milletler arasında bir set görevi görüyordu. Sömürgecilikten emperyalizme evrilen dönem de dahil, dünyanın neresinde mazlum hale düşen bir millet varsa sığındığı, yardım istediği adaletine güvendiği bir devletti. Sadece yaptıkları fiili zulümlerle değil, inanç, fikir ve teorileriyle de kötülüğün temsilcisi olan emperyalist ülkelerin mazlum milletleri sömürmesinin önündeki tek engel Osmanlı Devletiydi.

İslam, iyilik ve adalet dini, Müslümanlar da iyilik ve adaletin kılıcı olmuş yüzyıllar boyunca. Buna mukabil, Haçlı Batı her zaman zulüm ve adaletsizliğin, kötülük ve sömürünün temsilciliğini yapmış. Kendi insanlarına, aynı inançtan olan zayıf gördüklerine bile…

Osmanlı yıkıldı, iki asırdır dünya kan revan, mazlumlar ezilirken yüz milyonlarca mazlumun kanını emerek sefa sürüyor zalimler.

Gazze’nin yiğitleri direniyor… Zafer elbette Allah yolunda savaşan içindir. Kaybetmek diye bir şey yok. Şehadet de bir zafer, gazilik de… Muhakkak zalimler yenilecek. Buna hiç şüphemiz yok. Bugün Siyonist katillerin yaptığı soykırımı durdurmak için ne gerekiyorsa yapmakla mükellefiz. Bunun yanında, “Gazze’nin-Mescid i Aksa’nın gerçek manada kurtuluşu Türkiye’nin kurtuluşuyla olur” şuuruna ermeli, boynumuza geçirilmiş prangaları kırıp atmadan da kurtuluşa eremeyeceğimizi bilmeliyiz.

Bizi esir kılan en büyük pranga küresel hegemonyanın bize dayattığı bu sistem ve onun güdücüleri… Her ayağa kalma hamlemizde bizi yere düşürmek için çeşitli tertipler yapan bu zihniyetin varlığı esir kılıyor bizi. Batı ülkeleri çıkarlarına aykırı gördükleri her adımımızı engellemek için bu maşalarını kullanıyor.

Bürokrasiden, medyaya, kültür sanat alanından iş dünyasına, Haçlı Siyonizme göbekten bağlı, azınlık ama sesi gür çıkan ve maalesef çoğunluk olan Müslüman Anadolu insanının sesini bastıran, algıları yönetip kitlelere yanlışı doğru gibi gösterebilen bir kesim…

Batı istihbarat örgütlerinin sınırsız desteği ve korumasıyla nesilleri İslam’dan kopartmayı en önemli vazife olarak yerine getirirken, ülkenin enerjisini başka taraflara çekme maharetine de sahip bu maşalar. Artık ne bekleyecek vakit, ne idare edecek ortam ne de sineye çekecek zemin var…

Büyük bir savaş geliyor. Siyonistler “Büyük İsrail’i kurmak için” için Türkiye’de dahil bölgeyi ele geçirme hazırlığında. Haçlı-Siyonistlerin, maşaları eliyle Türkiye’de iktidarı ele geçirmek için yaptıkları planlara karşı inanç ve kararlılıkla tarihi misyonumuzu üstlenecek bir düzen inşa etmemiz gerek. Reaksiyoner değil aksiyoner şekilde, doğru fikir ve doğru kadrolarla…

Darbeyle başarmadıklarını iç savaşla başarmak isteyen kesimle hesaplaşmalıyız. Kötülerden hesap sormayan kötülere hesap verir hale düşer. Bu cendereden çıkışımızı ancak hesaplaşma şuuru ve hamlesi sağlayabilir.

Tayyar Tercan, Milat Haber

Yorum yapın