class=”medyanet-inline-adv”>
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan ile ortak basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında ilk olarak Gazze’de duruma değinen Bakan Fidan, “Önceliklerimiz belli. Ateşkes planının İsrail tarafından onaylanması, silahların susması, insani yardımların ulaşması. Ancak ne zaman bu yönde adımlar atılsa Netanyahu ve yönetimi yeni bir katliama imza atıyor. İsrailli yetkililerin eninde sonunda hesap vereceklerini söylemek lazım. İsrail’in barış çabalarına darbesini kınıyorum. Gazze’de atılacak yanlış bir adım telafisi olmayan sorunlara yol açabilir. ” ifadelerini kullandı ve sözlerine şöyle devam etti;
“Her konuşmamızda sürekli Gazze meselesini öncelikli madde olarak gündemde tutuyoruz. Bu kanayan yaranın durması önemli. Son bir haftada Hamas’ın barıştan yana aldığı tutum ve İsrail’in oyun bozan bir rol oynaması Netanyahu’nun ateşkesle hiçbir ilgili olmadığını gösterdi. Biz barış için her tülü çabayı gösteriyoruz. MİT, Dışişleri gece gündüz bu iş için çalışıyor, yapıcı yaklaşımları zorluyorlar. İsrail’in tavrı müzakere eden tarafları zora soktu. Buradan dünyaya sesleniyorum. İsrail’e baskı yapılması gerekiyor. Hamas’ın bu şartları kabul etmiş olması İsrail tarafından zayıflık ve teslimiyet olarak algılanıyor. Bu son derece tehlikeli anlayıştır
Bizim tavsiyemiz ateşkes anlaşması Hamas tarafından kabul etmişken, İsrail’in akan kanı durdurmalı. Bu yolda giderseniz daha fazla kan ve ölüm ortaya çıkar bunu görmek istemiyoruz. “
class=”medyanet-inline-adv”>
SURİYE İLE NORMALLEŞME SÜRECİ
Bakan Fidan Suriye ile normalleşme süreci ile ilgili şu değerlendirmede bulundu;
“Cumhurbaşkanımızın vizyonu barış vizyonudur. Ortadoğu normalleşmesi, Kafkaslar’daki barışa verilen destek, Afrika’da ortaya konan tavır, bu aslında Türkiye’nin bölgedeki barış arayışının göstergesi. Suriye uzun süredir kanayan bir yara. Türkiye diyalog kapısını ama dolaylı ama direkt hep açık tutar. Her zaman içi mücadele devam ederken yanında bir diyalog kanalı açık tutulmuştur. Ben önceki görevimde de Suriye müzakerelerinin içinde bulundum. Rusya ve İran’ın aracılık yaptığı görüşmeler oldu. Astana süreci oldu, her düzeyde Suriye görüşmeler yapıldı.
class=”medyanet-inline-adv”>
Son bir yıldır görüşmelerde hareketlilik yok. Bölge barış arayan bir iklime geldi. Suriye ilgili olarak Cumhurbaşkanımız liderlik vizyonunu kullanarak en üst düzeyden bir barış çağrısında bulunmuştur. Bu son derece kıymetli bir çağrıdır. Umarım bunun değerini anlarlar. Bu herhangi bir zayıflığın durduğu yer değildir. Bu çağrı önemli bir çağrı, bizim beklentimiz bunun dikkate alınmasıdır. Suriye’de çok karışık bir tablo var. Alanda Rusya ve İran var, milisler var, kaçakçılar var, İsrail saldırıları var. Bütün bu karışıklıkları göz önüne alıyoruz, bu konuda kafamız net. Sadece kendimizi düşünmüyoruz. Suriye’nin ihtiyaçları neler bunlara da bakıyoruz.
class=”medyanet-inline-adv”>
Şunun altını çizmek isterim. Biz muhaliflerle ilgili durduğumuz yeri değiştirmiyoruz. Suriyeli muhaliflerin özgür kararı esastır. Biz ancak burada yapıcı bir rol oynayabiliriz. Onları yarı yolda bırakmamız gibi bir şey söz konusu değil. Bu kardeşlerimiz bulundukları bölgede ülkemize daha fazla göçmen gelmesini engelliyor. Ülkemizin güvenliği için fevkalede adım atıyorlar. Teröre karşı omuz omuza mücadele ettik. İçeride mülteci kardeşlerimiz için politikamız değişmemiştir. Zorla kimseyi buradan gönderecek değiliz. Biz barışı ve diyalogu aramaya devam edeceğiz.
Burada Rusya ve İran’ın yapıcı rol oynamasını bekliyoruz. Suudi kardeşlerimizle de bunu konuştuk. Onların da yapıcı rol oynayacakları yönünde bir mutabakatımız oldu.”