Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hatike Hançer, tüm dünyada giderek artan büyük bir tehlike olan obeziteye dikkat çekti. Uzm. Dr. Hançer “Obezite genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkmasıdır. Bilindiği üzere beslenme; anne karnında başlayarak yaşamın sonlandığı ana kadar devam eden yaşamın vazgeçilmez bir ihtiyacıdır” dedi.
Uzm. Dr. Hançer, sağlıklı bir yaşam sürdürmek için alınan enerji ile harcanan enerjinin dengede tutulması gerektiğini söyleyerek “Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının yüzde 15-18’i, kadınlarda ise yüzde 20-25’ini yağ dokusu oluşturmaktadır. Bu oranın erkeklerde yüzde 25, kadınlarda ise yüzde 30’un üstüne çıkması obeziteyi oluşturmaktadır” dedi.
OBEZİTE BİR HASTALIKTIR
Günlük alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olması durumunda, harcanamayan enerjinin vücutta yağ olarak depolandığını söyleyen Uzm. Dr. Hançer “Bu da obezite oluşumuna neden olmaktadır. Obezite, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından da obezite, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmıştır” dedi.
YETERSİZ HAREKET, AŞIRI VE YANLIŞ BESLENME
Uzm. Dr. Hançer, obezitenin neden arttığını ise şöyle açıkladı: “Obeziteye neden olan etmenler tam olarak açıklanamamakla birlikte aşırı ve yanlış beslenme ve fiziksel aktivite yetersizliği obezitenin en önemli nedenleri olarak kabul edilmektedir. Bu faktörlerin yanısıra genetik, çevresel, nörolojik, fizyolojik, biyokimyasal, sosyokültürel ve psikolojik pek çok faktör birbiri ile ilişkili olarak obezite oluşumuna neden olmaktadır. Tüm dünyada özellikle çocukluk çağı obezitesindeki artışın sadece genetik yapıdaki değişikliklerle açıklanamayacak derecede fazla olması nedeniyle, obezitenin oluşumunda çevresel faktörlerin rolünün ön planda olduğu kabul edilmektedir.”
6 AY TEK BAŞINA ANNE SÜTÜ
Uzm. Dr. Hançer, obezitenin gelişmesinde dikkat edilmesi gereken faktörlerden birinin de yaşamın ilk yıllarındaki beslenme şekli olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi: “Yapılan çalışmalarda, obezite görülme sıklığının anne sütü ile beslenen çocuklarda, anne sütü ile beslenmeyen çocuklara göre daha düşük oranlarda olduğu, anne sütü verme süresinin, tamamlayıcı besinlerin türü, miktarı ve başlama zamanlarının obezite oluşumunu etkilediği bildirilmektedir. DSÖ ve UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) tarafından yayımlanan çeşitli dökümanlarda 6 ay tek başına anne sütü verilmesinin, 6’ıncı aydan sonra emzirmenin sürdürülmesi ile birlikte güvenilir ve uygun kalite ve miktarda tamamlayıcı besinlere başlanılmasının ve en az 2 yıl emzirmenin devam ettirilmesinin kısa ve uzun dönemde obezite ve kronik hastalık riskini azaltabileceği belirtilmiştir.”
AVRUPA’DA HER YIL 1 MİLYON KİŞİ ÖLÜYOR
Obezitenin çeşitli hastalıklarla ilişkisinin bilindiğini söyleyen Uzm. Dr. Hançer, “Fazla kilolu olma Avrupa bölgesinde her yıl 1 milyondan fazla ölümün ve hasta olarak geçirilen 12 milyon yaşam yılının sorumlusudur” dedi.
TEDAVİSİ MÜMKÜN MÜDÜR?
Uzm. Dr. Hançer, obezite oluşmadan korunmanın çok daha önemli olduğunu söyleyerek, “Obezite tedavisinde amaç, gerçekçi bir vücut ağırlığı kaybı hedeflenerek, obeziteye ilişkin morbidite ve mortalite risklerini azaltmak, bireye yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmak ve yaşam kalitesini yükseltmektir. Vücut ağırlığının 6 aylık dönemde yüzde 10 azalması, obezitenin yol açtığı sağlık sorunlarının önlenmesinde önemli yarar sağlamaktadır” dedi.