Aman halay tuzağına düşmeyelim | Abdulkadir SELVİ Köşe Yazısı


class=”medyanet-inline-adv”>

Düğünlerimiz, kına gecelerimiz halaysız olmaz.

Kol kola gireriz, türküler söyler, birbirinden güzel figürler sergileyerek halayımızı çekeriz.

Halay bizi biz yapan kültürel değerlerimizden biridir.

Oğlumuzu, kızımızı evlendirirken halay çekeriz. Sevdiklerimizin düğününde kol kola girer halaylar çeker, türküler söyler, mutluluklarını paylaşırız.

HALAYIMIZIN ÜNÜ SINIRLARIMIZI AŞTI

Yurtdışında halay çekilen bir düğün gördüğünüz zaman bilin ki o bizim milletin düğünüdür. Girin halaya kimse size ‘Sen kimsin?’ diye sormaz. O da bilir ki halay çekmeyi bilen birisi varsa bizim insanımızdır.

Güzel halay çeker, güzel türküler söyleriz. Ünü sınırlarımızı aşan halay maalesef ki birkaç gündür farklı bir şekilde haberlere konu ediliyor.

TERÖR PROPAGANDASI

Önce Mersin’de başladı. Bir grup genç halay çekerken PKK ve Öcalan lehine slogan attı. Sonra da bunu sosyal medya hesabından yayınladılar.

class=”medyanet-inline-adv”>

Sonra bir grup kadının halay çekerken terör örgütü lehine slogan attığı görüldü. Onlar da sosyal medya hesabından yayınladılar.

Belli ki niyetleri halay çekmek değil terör örgütünün propagandasını yapmak. Ardından terör örgütü propagandası yaptıkları gerekçesiyle gözaltına alındılar.

Halay çekmek serbest.

‘Halay çekmek serbest’ demek kadar yanlış bir şey olur mu bu memlekette. Halay, bu milletin kültürel değerlerinden biri.

Orada sorun yok.

Terör örgütü propagandası yapmak yasak.

Bu da doğru.

TUZAK VAR

Ancak burada çok ince bir çizgi var.

Belli ki terör örgütü halay üzerinden bir sivil itaatsizlik eylemi planlıyor.

Terör örgütlerinin özelliğidir; masum olan her şeyi istismar etmek, meşru olan haklar üzerinden tuzak kurmak isterler. Temiz olan her şeyi kirletirler. Ben demiyorum ki terör örgütü lehine slogan atanlara göz yumulsun. Ama terör örgütüne halay üzerinden propaganda imkânı tanıyacak alan bırakılmasın.

AMAN DİKKAT

Ama bunların üzerine devlet olarak gidiliyor, halay çeken kadınlar evlerinde gözaltına alınıyor gibi bir hava vermeyelim. Halay çekenlere operasyon yapılıyor gibi bir algının oluşturulmasına fırsat tanımayalım. Çünkü bu bir tuzak. Bu tuzağa düşmeyelim.

class=”medyanet-inline-adv”>

Bu süreci PKK’ya istismar alanı bırakmayacak şekilde yönetelim.

AK Parti, Kürt sorunun çözümünde Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yapılamayan reformları yaptı.

Eğer ABD, İngiltere ve PKK çözüm sürecini sabote etmeseydi, terörü demokratik yöntemlerle çözen ülke olarak dünyaya model olacaktık.

Şehitlerimiz gelmeyecek, kan akmayacaktı.

Onu başaramadık. Daha doğrusu başarmamıza imkân vermediler. Ama PKK’yı besleyen, Kürt-Türk kardeşliğine zarar veren yasakları kaldırdık.

NELER YAPILDI

AK Parti iktidar olduğunda OHAL vardı. Kaldırdı.

Kürtçe kaset dinlemek bile yasaktı, kaldırdı. Anne ile evladının hapishanede Kürtçe konuşması yasaktı, onlara son verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kürt sorunu benim sorunumdur” dedi. Baldıran zehiri içme pahasına bu sorunu çözeceğini ilan etti.

class=”medyanet-inline-adv”>

HENDEK SAVAŞLARI SIRASINDA

Hendek ve çukur savaşları sırasında Diyarbakır’daydım. Şırnak’a, Cizre’ye, Mardin’e, Batman’a, Hakkâri’ye, Yüksekova’ya, Van’a gittim.

Bölge halkı, “Kürt sorununun çözümünde devletin samimi olduğunu gördük. Örgüt samimi değil” dedi. Suriye’de yapılanlar önce bizde denendi. Ama hem Türk devleti güçlüydü. Ayrıca bölge halkı PKK’ya prim vermedi.

Neden? Çünkü Kürt sorununun çözümünde devletin samimiyetini gördü. Bu bizim için tarihi bir kazanımdı.

Kürt sorunu sürgünden, sansürden, faili meçhul cinayetlerden, yasaklar cenderesinden çıkarılıp özgürlükler zeminine taşındı.

Kürtçe yayın yapmanın yasak olduğu devirler geride kaldı. 24 saat Kürtçe yayın yapan televizyonumuz oldu. Ne oldu, devlet mi parçalandı? TRT Kürdi’de Kürtçe türküler söylenip, halaylar çekiliyor. Kimsenin Kürt’ün halayıyla sorunu yok. Olsa devletin televizyonunda Kürtçe halaya izin verilir mi?

class=”medyanet-inline-adv”>

PKK YASAKLARDAN BESLENİYOR

AK Parti iktidar olduğunda Kürt sorunu adına 36 başlık vardı. Ana dilde eğitim konusu dışında hepsi çözüldü. Ama PKK terörüne devam etti. Neden? Çünkü PKK Kürt sorununun çözümünü istemiyor. Tam aksine PKK, Kürt sorununun çözülmemesini istiyor. Çünkü yasaklardan besleniyor.

PKK NE ZAMAN BÜYÜDÜ

PKK, Diyarbakır Cezaevi’nde zorla dışkı yedirildiği, yasakların, işkencenin ayyuka çıktığı 12 Eylül döneminde ortaya çıktı.

Bölgenin önde gelen işadamlarından Cemil Felatoğlu, “Yaşlı olmasam dağa çıkardım” demişti. Faili meçhullerin, köy yakmaların kol gezdiği 90’lı yıllarda en büyük sıçramasını yaptı.

Neden? Çünkü PKK, baskının, yasağın, zulmün olduğu zeminden beslendi.

class=”medyanet-inline-adv”>

ÖCALAN MUTLU OLMUŞ

Meclis’teki Kürtçe yemin olayından sonra Leyla Zana’ların cezaevine atıldığı günlerdi.

O sırada Öcalan’ın Şam’daki karargâhında görev yapan, Boğaziçi Üniversitesi’ni terk edip terör örgütüne katılmış genç bir kız devlete sığınmıştı. Mardin Kızıltepe’de röportaj yapmıştım. “DEP’liler cezaevine giderken, Öcalan ne yapıyordu, üzgün müydü?” diye sormuştum. “Tam aksine çok mutluydu. Bir televizyon kanalından diğerine geçiyor. TC’yi tuşa getirdim. Davayı dünyaya mal ettim diyordu” demişti.

PKK, sadece Mehmetçik’in yoluna mayınlar döşemedi. Siyasi sistemimize de tuzaklar kurdu, mayınlar döşedi.

DEMOKRASİYE TUZAK KURMAK

31 Mart yerel seçimlerinden sonra Hakkâri Belediyesi’ne kayyum atandığı günlerdi. DEM Partililerin bir toplantısı oldu. Bir milletvekili, “Seçimlerde yargıyla hiçbir sorunu olmayan adaylar çıkarmayı başardık. Ancak yargıyla sorunu olan, her an cezaevine girebilecek belediye başkanlarımız da var. Bunları devlet görevden alıp, yerine kayyum atayacağına biz bunları istifa ettirip, belediye meclislerinden yargıyla hiçbir sorunu olmayan arkadaşlarımızı belediye başkanı seçtirsek iyi olmaz mı? Böylece kayyum atanmasının önüne geçmiş oluruz” diye bir teklifte bulunuyor.

YAKIP YIKACAKLAR

Kandil’in atadığı isimler, “Bizim mücadelemiz ne olacak? Bu bir mücadele yöntemidir” diye karşı çıkıyorlar. Mücadele dedikleri Hakkâri’de, Van’da olduğu gibi sokakları ateşe vermek, yakıp yıkmak.

Mücadele dedikleri demokrasi yoluna mayınlar döşemek.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın dediği gibi demokrasiye tuzaklar kurmak.

DEM Parti’nin bu şekilde 27 belediye başkanı var.

TUZAĞA DİKKAT

Uzun lafın kısası.

Demek istiyorum ki, AK Parti Kürt sorununun çözümünde denizleri aştı, nehirlerde boğulmayalım. AK Parti ile Kürt halkı arasındaki gönül bağının zedelenmesine izin vermeyelim.

PKK’nın halay üzerinden tuzak kurmasına imkân vermeleyim. ABD’nin Suriye’de PKK’ya bir devlet kurdurma projesi varken, biz bir halay üzerinden terör örgütüne bir istismar zemini kazandırmayalım.

Peki ne yapalım?

İlmi siyasetle hareket edip bu olayın kitlesel bir eyleme dönüşmesine fırsat vermeyelim.

Kürt de bizim, Türk de bizim, halay da bizim, türkü de bizim…

Yorum yapın