Sabah gazetesi yazarı Bercan Tutar, ABD’nin küresel liderlikte gerilemesinin ciddi tartışmalar oluşturduğunu belirtti. Tutar, ABD’nin dünya düzenindeki hegemonyasının sona erdiğini ve yeni bir küresel denge arayışının başladığını söyledi. Türkiye’nin bu süreçte önemli bir aktör haline geldiğini ifade eden Tutar, ABD’nin yeni stratejilerle Çin ve Rusya’ya karşı denge kurmaya çalıştığını vurguladı. Bercan Tutar, şunları kaydetti:
“Rusya, Çin ve Türkiye gibi aktörlerin baskısı karşısında gerileyen ABD’de bugünlerde yoğun bir ‘gelecek tartışması’ var. Hemen her medya organında, akademi ve düşünce kuruluşunda farklı kesimlerden benzer serzeniş, eleştiri ve reçetelerle karşılaşıyoruz.
Pax-Americana’nın ölümünün yarattığı şok herkesi esir almış durumda. Zira ABD liderliğindeki dünya düzeninin temelleri yıkıldı. Özellikle de Rusya’nın batı sınırlarında, Türkiye’nin hegemonlaştığı Ortadoğu’da ve Çin’in çevresindeki sularda derinleşen krizleri yönetmede yetersiz kalan ABD ve müttefikleri artık ortak hareket edemiyor. Etseler de sonuç alamıyorlar.
Bu yüzden Atlantikçiler birbirlerini suçlamaya başladı. Herkes kendi geleceğini kurtarma derdinde.
ABD’de Jacksoncu ırkçı politikalar da Jeffersoncu izolasyoncu liberal anlayış da tıkanmış durumda.
ÖNE ÇIKAN VİDEO
Bunun yerine ekonomik çıkarlar ekseninde ‘Önce Amerika’ ile simgelenen Hamiltoncu üçüncü yol öne çıkıyor.
Yani ABD istemese de kabuğuna çekilmek zorunda kalıyor.
Çünkü neo-conlar ile liberal ve küreselci kanadın temsil ettiği şahin ve müdahaleci stratejiler halktan artık destek görmüyor.
***
Çin’i ekonomik olarak dize getiremeyen ABD en büyük darbeyi ise Ukrayna ve Ortadoğu’da aldı. Amerikan psikolojik harp mekanizmasının en tanınmış figürlerinden George Friedman bile Moskova’nın haklı stratejik ve jeopolitik endişelerle Ukrayna’ya girdiğini söylüyor.
CIA’nın Rusya analiz masası direktörlüğünü ve Irak işgalcilerinden neo-con Dick Cheney’nin danışmanlığını yapmış George Beebe dahi “Ukrayna’nın Rusya’ya müdahalesinin tehlikeleri” adlı son yazısında Rusya’nın gücünü ve Batı’nın zayıflığını itiraf ediyor.
Avustralya Ulusal Üniversitesi Stratejik ve Savunma Çalışmaları Merkezi Üyesi ve Rusya uzmanı Matthew Sussex de aynı kanıda. Sussex, adeta bir baltaya sap olamayan çocuklarının geleceklerinden endişe eden ebeveynlerin hâlet-i ruhiyesiyle yazmış.
Asia Times’taki “Ukrayna’nın Kursk’taki sonu ne olacak?” başlıklı yazısı her şeyi özetliyor zaten.
***
Tarihi itiraf ve önerilerin en fazla yer aldığı organlardan biri de ABD’nin diplomasideki amiral gemisi Foreign Affairs dergisi. Justin Logan ve Joshua Shifrinson’ın imzasını taşıyan 9 Ağustos 2024 tarihli “ABD Sonrası Avrupa” başlıklı analizde “ABD’nin NATO’yu Avrupalılaştırıp kıtanın güvenliğinden duyduğu sorumluluğu artık bırakmasının zamanıdır” deniliyor.
Aynı dergide 23 Ağustos 2024 tarihli “Avrupa’nın Amerika Sorunu” başlıklı analizde de Trump kazansın veya kaybetsin, kıtanın ABD’ye yönelik yeni bir stratejiye ihtiyacı olduğu söyleniyor.
Makalede imzası bulunan Giovanna De Maio ile Celia Belin, dünyanın geri kalanında ABD’yi ‘vazgeçilemeyen ulus’ olarak görme iştahının azaldığının altını da çiziyor. Tehlikeyi gören ABD ve Avrupa’nın giderek daha fazla geri çekilerek birbirlerinden uzaklaşacakları vurgulanıyor. Onlara göre bir ‘kaotik çok kutupluluk’ yükselişte.
Oysa yeni bir dünya doğuyor. Dengeler yeniden kuruluyor. Ancak can çıkmadan huy çıkmaz. ABD yeni dönemde ekonomi ve teknolojiyi merkeze alarak Rusya’ya karşı Çin’i yanına çekmeye çalışacak.
Çin ve Rusya’yı dengelemek için de Avrupa’dan çok Türkiye ile ilgilenecek gibi görünüyor.
Hâsılı kelam hem fırsatlarla hem de risklerle dolu yeni bir döneme doğru ilerliyoruz.”