Arka Sokaklar Türkiye’nin hafızası – Haberler


class=”medyanet-inline-adv”>

◊ “Arka Sokaklar” 19’uncu sezona başlıyor. Dizinin fragmanı film tadında olmuş. Heyecanlı mısınız? Seyirciyi nasıl bir sezon bekliyor?

– Zafer Ergin: İlk yıllardaki heyecanın hemen hemen aynısını duyuyoruz. Yeni arkadaşlar da heyecanımızı artırdı. Heyecanlı bir sezon olacak, çünkü iddiamız var. Yeni gelen arkadaşların gücü de bizimkine eklenecek. Daha heyecanlı, daha enteresan, izleyiciyi bizden ayıramayacak bir sezon olacak. 19 için söylüyorum. 20 için ise…

– Özgür Ozan: 20 garanti diyorsun abi! Bu sezon iyi giderse 20’nci sezonumuz garanti. Biz 6’ncı dalyamızı yaptık aslında. 681’inci bölümle yeni sezona başlıyoruz. 681 bölümdür hiç ayrılmadan devam eden bir ben varım. Her sezon “Bu sene herhalde sondur”, “Yok artık bu kadar da olmaz” diye diye 681 bölüm çektik. Ama bu sezon, geçen sezondan daha iyi olacak.

class=”medyanet-inline-adv”>

Hem teknik, hem senaryo hem de ekip olarak yenilenmeye girdik. Güzel şeyler bekliyor seyircimizi. Bu sene oyunculuğun da önemsendiği, “İyi oyuncularmış bunlar” dedirtecek bir sezon olacak. Yaptığımız işi herkesin yapabileceğine inanmıyorum. O nedenle biz de heyecanla bekliyoruz.

– Şevket Çoruh: Temelleri sağlam atılmış bir dizi “Arka Sokaklar”. Dizinin alametifarikasını soranlara bunu söyleyebilirim. Diğer yapımcıların da bana sorduğu şey; “19 sene nasıl devam etti?”, “Bu ilgi nasıl sürdü?” Ben de bilmiyorum. Rahmetli Türker İnanoğlu’na sorduğum zaman o da net olarak cevabını vermedi. Bütün projeleri tutardı ama bu, Türk televizyon tarihinin en uzun süren dizisi haline geldi. Ki 140 dakika formatında giden tek iş. Hem Türk hem de dünya televizyonu için enteresan işlerden. Bu kadar uzun sürmesinde aslında Türkiye gündeminin sürekli değişmesinin, polisiyenin, sosyolojik olarak içinde bulunduğumuz ortamın da yardımı oldu. O yüzden senaryo sıkıntısı da çekilmedi.

◊ Oyuncu kadrosunda sirkülasyon olması, ana kadroda yer alanları nasıl etkiliyor?

class=”medyanet-inline-adv”>

– Zafer Ergin: Yeni gelen arkadaşlarla da heyecanla, keyifle devam ettiriyoruz. Seneler geçince artık ben eve bile pencereden giriyorum mesela! Bu havaya girince diğer arkadaşlar da o ruha bürünüyor.

◊ Bu zamana kadar sizi en çok etkileyen konu hangisi oldu?

– Ozan Çobanoğlu: Geçen yıl ekip olarak Hatay’a, deprem bölgesine gittik. Çok zorlandık. Televizyondan göründüğünden çok daha fazlası var orada. Beni en çok etkileyen o oldu.

– Özgür Ozan: “Arka Sokaklar” Türkiye’nin hafızası aslında. Diziyi izlediğinizde, 2006’dan beri bu ülkede neler olup bittiğini takip edebiliyorsunuz. Biz olaya nasıl bakıyoruz, seyirci bunu da merak ediyor. Mesela pandemide maskeyle çekim yapan tek ekip bizdik. Diğer ekipler de tabii ki önlem alıyordu ama sanki dünyada böyle bir şey olmamış gibi görünüyordu. “Arka Sokaklar”da ise bu ülkede, dünyada pandemi varken iş nasıl yürüyor, onu gösterdik.

class=”medyanet-inline-adv”>

– Ozan Çobanoğlu: Hayatın kendisiyiz diyoruz, farkındalık yaratıyoruz, o nedenle çok seviliyoruz.

◊ Aksiyonu yüksek bir proje. Bu kadar uzun süre böyle bir tempoda çalışmak yorucu değil mi?

– Ozan Çobanoğlu: Alışığız biz, içimize işledi bu durum. O yüzden normal geliyor.

– Oya Okar: “Arka Sokaklar” Türk dizileri içerisinde oyuncu açısından en zor şartlarda çekilen dizi. Çünkü bizde öyle birbirine uzun uzun bakan karakterler yok. Biz sürekli koşuyoruz. Gerçek bir kondisyon gerektiriyor.

– Burak Satıbol: O konuda en şanslı ben olabilirim. Rıza Baba ile anlaşmam vardı. “Ben koşmam” dedim ama dizinin öyle bir aurası var ki, kendimi koşarken buldum! Hatta dün de pencereden çıkarken bacağımı burktum!

class=”medyanet-inline-adv”>

OYUNCULUK YAPACAĞIM ZANNEDİYORDUM POLİS TEŞKİLATININ İÇİNE GİRMİŞİM!

◊ Ebru Hanım, siz kadroya bu sezon katıldınız. Sizin için çekimler nasıl başladı?

– Ebru Cündübeyoğlu: Ben ilk kez polisi canlandırıyorum. Bir emniyet müdürüne hayat veriyorum. Projeye başlarken oyunculuk yapacağım zannettim ama bir anda baktım ki bayağı polis teşkilatının içine girmişim! Çok heyecanlı ve stresli zamanlar geçiriyorum. Silah nasıl tutulur, nasıl ters kelepçe yapılır, hepsini yeni öğrendim. Yönetmenimiz bu konuda bana çok destek oldu. Çekime de bırakmamak için poligonlarda çalışıyorum. Özel Harekat’tan hocalar geliyor ve setin hızına yetişmeye çalışıyorum. En son mesela “Sete alalım” dendi, ben pudramı tazeleyecekler, sahneye çıkacağım zannettim. Bir baktım herkes “Çatışma mı var, çelik yelekler tamam mı” diye birbiriyle hararetli şekilde konuşmaya başladı. En son bana “Şarjörünüzü doldurdunuz mu? İkinci şarjörü ister misiniz?” diye sordular. Gerekip gerekmediğini bilmediğim için Oya’ya sordum, “İsteseniz iyi olur, belki ölmeyebilirler” dedi! Ben oynayacağım diye hayal ettim ama hayır, bir akış var ve ben gerçekten şaşkınım. Çok heyecanlı günler benim için. Çatışma deyince gerçekten çatışma oluyor. Harıl harıl çalışıyorum.

class=”medyanet-inline-adv”>

– Burak Satıbol: Mesela bana koçbaşını verdiler, “Kır kapıyı” dediler. Gerçekten kırdım!

ŞEVKET’İ VURDULAR, KIZDIM MEĞER VURAN BENMİŞİM!

◊ Hiç set kazası yaşadınız mı?

– Zafer Ergin: “Sen bunu vuracaksın” dediler. Başladık çekimlere. Şevket’ten bir ses geldi. Kurusıkı ile birisi Şevket’i vurmuş. Ben de sinirlendim. İçlerinde silah kullanmayı en iyi bilen benim, çünkü normal hayatımda da silah kullanırım ve asla kendimden şüphe etmedim. Sonra kamera kayıtlarına bakınca anladık ki Şevket’i vuran benmişim!

– Oya Okar: Burak’ın ilk çatışma sahnesiydi. Çatışma bitince öne doğru ilerlememiz gerekiyordu… Ben hareket almaya karar verdim ama arkasında olduğum için harekete başladığımı görmedi. Yanına yaklaştığımda Burak ateş etti. Burak sıktığında merminin bana doğru geldiğini gördüm. Neden yaptığımı bilmiyorum ama topa çıkar gibi ben mermiye vurdum.

– Zafer Ergin: Mermiye kafa atan kadın! (Gülüyor)

◊ Kadın olarak bir polisi canlandırmanın zorlukları neler?

– Oya Okar: Eski bölümlere açıp baktığımda görüyorum ki daha hanım hanımcık, daha prensesmişim. Yıllar içerisinde, bu evrenin içine dahil olduğumda o ruhun üzerimden sıyrıldığımı düşünüyorum. Ne olursa olsun erkek egemen bir dünyanın içine giriyorsunuz. Biraz daha sertleştiriyor sanırım kadının mizacını.

BERABER GEZDİĞİMİZİ DÜŞÜNÜYORLAR

◊ Yıllardır birlikte çalışıyorsunuz. Birbirinizin öne çıkan yönlerini nasıl tanımlarsınız?

– Özgür Ozan: Bana genelde “Şevket de televizyondaki gibi mi?” diye soruyorlar. Mesela ben “Çocuklar Duymasın”dan geldim, komedinin dibinden. Burada bambaşka bir karakteri, polisi canlandırıyorum. “Stop” denince iş biter ama 19 senede o kadar içimize işlemiş ki karakter… Zaman zaman iletişimlerimde biraz sertleştiğim oluyor.

– Şevket Çoruh: Tiyatroyla çok turneye gidiyoruz. Oyun sonrası seyirciyle fotoğraf çektiriyoruz. En çok karşılaştığım soru, “Hüsnü Çoban nerede?” oluyor. Her zaman beraber gezdiğimizi düşünüyorlar.

– Zafer Ergin: Ben Devlet Tiyatrosu’nda 8 sene padişahı oynadım. Padişah oynamanın sorumluluğu var. Otobüs durağında bir gün bir gazeteci beni çekmiş, duruşum bile ona uygun. Mesela yeni bir eve taşındım, beni yönetici seçtiler. Görüntümde var yöneticilik herhalde. Ama aslında ben o kadar çok komedide oynamak istedim ki, hiç nasip olmadı.

– Şevket Çoruh: Aslında Zafer Abi’nin o otoriter tavrından dolayı dizide komedi çıkıyor.

EVİME DÖNDÜM

◊ Şevket Bey, siz bir dönem diziden ayrıldınız, sonra geri döndünüz. Ayrıldığınız dönemde bir boşluk duygusu oldu mu?

– Şevket Çoruh: Ben o dönem iki farklı dizi çektim. Bana hep “Ne zaman döneceksin?” diye sordular. İnsanlar bu kadar uzun süre oynanmış bir karakterin üzerine başka bir dizide senin gerçekliğine inanmıyor. Ancak dizinin bitmesi gerekiyor.

– Özgür Ozan: Çünkü dizi içerisinde devam ediyor o karakter.

– Şevket Çoruh: Ben diziden ölerek ayrılmamıştım. Amerika’ya gitmiştim. “Ne zaman döneceksin Amerika’dan?” diyorlardı hep.

◊ Ekibe dönünce ne hissettiniz?

– Şevket Çoruh: Evine dönmüş gibi hissediyor insan. Uzun süre bir takımda oynamış futbolcu gibi. Yine takım arkadaşlarım, ekibim ve seyircide de karşılığını bulması benim için önemli.

Yorum yapın