haber7.com yazarı Mustafa Yürekli, Türkiye’nin Suriye politikasında yeni bir sayfa açma ihtimalini değerlendirdi. Yürekli, Türkiye’nin Suriye ile ilişkilerinde YPG terör örgütü ve sığınmacılar sorunlarını diplomasi yoluyla çözme çabalarının sürdüğünü belirtti. Türkiye’nin askeri destekli diplomasi stratejisinin Suriye’de de başarılı olup olmayacağının önemli bir soru olduğunu ifade eden Yürekli, Esed yönetimiyle yapılan görüşmelerin sonuçlarının dikkatle izlenmesi gerektiğini söyledi. Mustafa Yürekli, şunları kaydetti:
“Suriye iç savaşının nasıl çözüleceği meselesi, YPG terör örgütü ve sığınmacılar boyutlarıyla Türkiye’nin geleceğini çok yakından ilgilendiriyor. Türkiye YPG terör örgütü ve sığınmacılar meselesini Suriye’yle ilişkileri içinde diplomasi yoluyla çözmeye çalışıyor.
Irak’ta olumlu sonuç veren problemi askeri destekli diplomasi yoluyla çözme yolu Suriye’de de izlenebilir mi? Türkiye ile Suriye ortak merkezler kurarak YPG terör örgütü ve sığınmacılar meselesini birlikte çözebilir mi? Bu sorunun cevabı önemlidir.
Bu yazıda YPG terör örgütü ve sığınmacılar meselesinde kısa bir döküm yapmaya, sorular sormaya ve cevap vermeye çalışacağım..
Her şeyden önce biliniyor ki Türkiye’nin Suriye’ye dönük mevcut yaklaşımı ve politikası, rejimi yıkmaya yönelik değil. İki temel hedefi var: 1. Suriyelilerin onurlu şekilde ülkelerine dönebilmesi; 2. PKK-YPG terör oluşumunun engellenmesi.
ÖNE ÇIKAN VİDEO
“YENİ SAYFA AÇMA” SİYASETİ
Devletler, uluslararası ilişkilerde şartların değişmesi ve oluşan yeni jeopolitik denklemlere göre politikalarını gözden geçirirler. Çıkarlarını hesaplar ve gerekli görürlerse bazı tercihlerini değiştirirler. Dünya güçlerinin ve ulus devletlerin ‘normalleşme arayışı’ bu temel realiteye dayanıyor. Normalleşmenin zamanlaması, artı-eksi değerlendirmesi, hangi parametrelerde ve hangi çıkar karşılığında uzlaşıldığı gibi hususlar kritik önemdedir.
Türkiye son normalleşme hamleleri ile uluslararası ilişkilerde “etkili ve esnek bir rasyonel aktör” olduğunu bir kez daha gösterdi.
Türkiye normalleşmeyi, “yen sayfa açma” siyaseti de diyebiliriz buna, şüphesiz Doğu Akdeniz, Libya ve Suriye sahalarındaki operasyonlarının kazanımlarını tahkim etme amacıyla yürütüyor.
Yeni bölgesel konjonktür sebebiyle ve diğer aktörler de istediği için “yen sayfa açma” siyaseti süreci devam ediyor.
SIĞINMACI MESELESİ
Türkiye’nin güvenli bölgeler kurması ve İdlib’deki askeri varlığı, bilindiği gibi sığınmacı meselesine yönelik tedbirlerdir. 4-5 milyon yeni Suriyeli sığınmacının daha topraklarına gelmesini bu şekilde engelledi.
Uluslararası Af Örgütü, Suriye’ye dönenlerin Suriye istihbaratı eliyle işkenceye ve zorla alıkoymaya maruz kaldığına dair rapor yayımladı. Suriyelilerin işkence ve baskı görecekleri bir yere gönüllü dönüşü mümkün değil.
Esad yönetiminin Ankara ile masaya oturmak istediği biliniyor. Hatta Rus lider Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ara ara bu teklifi yapıyor. Ancak aynı Esad, Cenevre görüşmelerini kilitliyor ve muhalifleri içine alacak bir geçişi hiç arzu etmiyor.
Türk ve Suriye istihbarat birimlerinin görüştüğü ara ara basına yansıyor. Açık bir diplomasinin başlaması için istihbari görüşmelerde yeterli mesafe alınması gerekiyor.
Şam yönetimi, halkını ülkelerine geri almaya razı ve hazır olmalı. Bunu göstermek için de muhaliflerin katıldığı süreçleri önemsemeli. İdlib’deki milyonları Türkiye sınırına itmekten vazgeçmeli.
Muhaliflerin kapsayıcı, yeni bir Suriye yönetimine entegre edilmediği takdirde sığınmacıların Suriye’ye dönmeleri hedefinin de karşılanamayacağı açık.
YPG TERÖR ÖRGÜTÜ MESELESİ
2010 yılında Tunus’da başlayıp Mısır, Libya ve Yemen’de devam eden Arap Baharı ayaklanmaları Suriye’yi de etkilemiştir. Sokak gösterilerinin başladığı ilk günden beri reformlar konusunda halkın isteklerine karşı duyarsız kalan Esad rejimi bu gösterileri şiddet yolu ile bastırmaya çalışması, ülkede bir iç savaşın başlamasına yol açmıştır.
Suriye`de başlayan iç savaşın Türkiye üzerine en önemli etkisi ise, Suriye’de otorite boşluğundan faydalanan devlet dışı silahlı aktörlerin, terör örgütlerinin ortaya çıkması olmuştur. Suriye’deki otorite boşluğundan yararlanan PYD/YPG ve IŞİD gibi silahlı aktörler bölgede kısa bir sürede geniş bir hareket alanı bulmuştur. Bu yüzden sivil halk Türkiye’ye yönelmiş ve büyük bir kitle sığınmacı haline gelmiştir.
PKK’nın Suriye kolu olan PYD, ülke içerisinde olayların tırmanmaya başlaması ile Suriye’nin kuzeyinde kontrolü sağlayarak bölgede idari ve askeri yapılanma içerisine girmiştir.
IŞİD ile mücadele kapsamında ABD tarafından her türlü silah, lojistik ve mali yardımlar ile desteklenen PYD, Türkiye’nin güney sınırlarının büyük bir bölümü kontrol etmesi Türkiye açısından tehdit olarak görülmüştür. Bu yüzden de Türkiye askeri operasyonlar gerçekleştirmiştir.
Gelinen noktada Ankara ile uzlaşan Şam’ın YPG’yi tasfiye edeceği ihtimalinin olduğu iddia edilebilir. ABD’nin Suriye’den tümüyle çekilmeden bu seçenek hayata geçirilebilir mi? Cevabı aranan soru bu..
Şu sorular da hâlâ masada: Şam yönetimi, muhalifler ve sığınmacılar konusunda ve YPG’yi tasfiye meselesinde güvenilebilir mi? İç içe geçmiş bu meselelerin çözümüne Rusya ve İran bir katkıda bulunabilir mi? Ukrayna bataklığında çırpınırken Türkiye desteğine ihtiyaç duyan Rusya, Suriye’de PYD/ABD’ye karşı Türkiye Suriye askeri operasyonlarına nasıl bakacak?
Irak’ın gördüğünü Suriye göremez mi? Esad rejimi ülkeyi parçalanmaktan kurtarmak için Türkiye’nin desteğiyle iç barış, bağımsızlık ve kalkınma yoluna girer mi?
Daha da önemlisi Türkiye, Suriye’ye “yeni sayfa” açacak mı? Açarsa ne olur? Açmazsa ne olur?”