‘Ben kimim risâlesi’ kitapçı raflarında

HABER MERKEZİ

Alt başlığı “fikre rabıta” olan eser; yaşamayı fikir, fikri yaşamak bilen bir mütefekkirin-Salih Mirzabeyoğlu’nun “yaşanmaya değer hayat”ı misâllendiren hayatından çarpıcı tablolar içeriyor.

Koğuş arkadaşı Mirzabeyoğlu

Bolu F Tipi cezaevinde iki seneye yakın Salih Mirzabeyoğlu ile tekli hücrelerde kalan Şükrü Sak, bu süreçte yaptığı konuşmalardan aldığı notların bir kısmını, daha önce “Ölüm Odası’ndan İntibâlar” adıyla yayınlamıştı. “Ben kimim risâlesi-fikre rabıta” isimli yeni eseri de bu notların devamı niteliğinde. Eserin önsözünde, “Dünya, Müslümanın ölüm odasıdır” diyen Sak; Mirzabeyoğlu’nun, “Ben kimim diye sormak, ölüm nedir diye sormakla birdir” sözüne atıfla; “Doğmuş olmak, var olmak, hayatta olmak; “ölümlü olmak” gerçeği ile varlığı ve hayatı anlama çabasından başka nedir ki?” diye soruyor ve; “Hayatı ve ölümü anlama çabası… İnsanı hayvandan ayıran “şuur” farkını da gösteren bir ruhîlik…

Mutlak Fikir-Şeriat

Bu hakikati, Mutlak Fikir-Şeriat temelinde, dünya çapını hedef alan bir fikir sistemi örgüleştirirken, daha en başta; “Ben kimim diye sormak ölüm nedir diye sormakla birdir” diye işaretlemişti Salih Mirzabeyoğlu. İçinde bulunduğumuz zaman diliminde, bütün insanlığın tahrif edilmiş “kimlik” meselesini, Mutlak hakikate-Şeriate bağlayan bir cevab olarak… Cevabın derinliği örgüleştirilen fikir sisteminde; “İnsan, her zaman Allah’a muhtaç oluşu hakikatini kendinde şuurlu olarak bulmaya ve bilmeye, O’na ve Resûlü’ne dair rabıtayı yaşatmaya memur…”

Üstad Necip Fazıl geleneği

Necip Fazıl’dan sonra, fikir geleneğini sürdüren bir fikir ve aksiyon adamının destansı mücadelesinin, bu mücadeleden doğan eserlerinin, kahramanlıklarının arkasında nasıl bir çile ve hayat var? “Bu eser nasıl bir şahsiyetten doğdu?” Eseri şahsiyetinden, şahsiyeti eserinden ayrı düşünülemeyen bir asil örnek. Yer yer buralara dair de ipuçları barındıran bu günlüklerde, bu eser nasıl bir şahsiyetin ürünü sorusuna cevap olacak notlar da mevcut.
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Yorum yapın