Akşam gazetesi yazarı Eray Güçlüer, İsmail Heniyye suikastının ardından İran’ın muhtemel tepkilerini masaya yatırdı. Güçlüer, suikastın İran’ı psikolojik olarak yıpratmayı amaçladığını belirtti. İsrail’in propaganda malzemeleriyle psikolojik savaş yürüttüğünü ifade eden Güçlüer, İran’ın da psikolojik zemin hazırlayarak gerilimi sürdürmeye çalıştığını söyledi. Eray Güçlüer, şunları kaydetti:
“Hamas lideri İsmail Haniye’nin Tahran’da şehit edilmesinden sonra gözler İran’ın İsrail’e olası saldırısına çevrildi. Bu saldırının nasıl yapılabileceğine ilişkin pek çok yorumlar yapıldı, pek çok fikirler ileri sürüldü. Adeta dezenformasyon savaşları yaşanmaya başladı. Aslında İsmail Haniye suikastı ile birlikte diğer adı bilgi harekâtı olan psikolojik savaşın da düğmesine basıldı. Artık rahmetli İsmail Haniye’den çok İran konuşulur oldu. Yani aynı zamanda dünya toplumlarının algısı İran üzerinde toplanarak İran’ın psikolojik olarak yıpratıldığı bir süreç işletiliyor. Saldırı nasıl yapıldı? İçeriden mi dışarıdan mı? MOSSAD ajanları İran’ın içinde mi? Denizaltıdan füze mi atıldı? F-35’mi vurdu? gibi mesajlar aslında İsrail lehine propaganda malzemeleridir. İran’da buna karşılık beklenen saldırıyı psikolojik bir zemine oturtarak gerilimi olabildiğince sürdürmek ve böylece İsrail ve arkasındaki güçler üzerindeki baskıyı arttırmaya çalışıyor. Üç bin füze atarız, beş cepheden saldırırız, Suriye ve Irak’taki Şii milisler karadan vurur gibi mesajlar da İran lehine propaganda malzemeleridir.
SAHA GERÇEKLİĞİ BAŞKA ŞEYLER SÖYLÜYOR
ABD ve Avrupa desteğindeki İsrail’in sahip olduğu klasik ve konvansiyonel harp kabiliyetine karşı Clausewitz’çi hava destekli zırhlı ve mekanize unsurların ateş ve manevrasına dayanan, diğer milli güç unsurlarının da dahil olduğu bir anlayışla top yekûn harbe girebilecek Ortadoğu’da Türkiye hariç başka bir ülke yok. İsrail’le savaşa giren ABD ve Batı ile savaşa girmiş olur. Burada dikkat edilmesi gereken husus İsrail’den ziyade İsrail’in yönetebildiği emperyalist güçlerin harp kabiliyetidir. O yüzden sürmekte olan psikolojik harp etkisini yitirmeye başladıktan sonra gerçekleşmesi muhtemel İran saldırısı sınırlı bir gösteri taarruzundan başka bir şey olmaz. Yapılacak propagandayla birlikte saldırının olası psikolojik etkileri arttırılmaya çalışılacaktır. Yani körler sağırlar birbirini ağırlar. İran bundan sonraki süreçte de kendi güvenlik açıklarını gidermek yerine oryantal kıvrak politikalarına devam edecektir. Ancak İsrail ve arkasındaki diğer emperyalist güçlerin İran’ın kapatamadığı güvenlik açıklarını daha da büyütmek için durmayacaklarını ve en son Haniye suikastında olduğu gibi daha acı verici yeni eylemleri gerçekleştirmekten çekinmeyeceklerini hep birlikte göreceğiz. İran’ın başını kuma gömmesi kendisine biçilen kefenden kurtulmasını sağlamaz.
ÖNE ÇIKAN VİDEO
ASIL TEHLİKE TÜRKİYE’YE KARŞI OLUŞABİLİR
Türkiye Ortadoğu’da milli güç kapasitesi en yüksek ülke. Ve uzun yıllardır siyasal istikrara sahip bir devlet. Bunlar bu kaos ortamında en kıymetli iki husustur. Irak ve Suriye’den sonra yakın vadede sırada Lübnan ve İran var. Emperyalist güçler bu iki ülkeyi gözlerine kestirmiş durumdalar. Ancak yakın civarımızdaki bu kaotik süreçlerin bizi de ciddi şekilde etkileyeceğini unutmamamız gerekiyor. Muhtemelen eş zamanlı olarak Lübnan ve İran suikast ve sabotajlarla baskı altında tutulurken ilk aşamada Lübnan-Suriye hattında ciddi kırılmaların yaşanması muhtemel görünüyor. Saha yeterince olgunlaştırıldıktan sonra ve siyasi konjonktür hazır hale gelince İsrail’in doğuya doğru genişlemesi başlayabilir. Nihayetinde İran’a son darbenin vurulabilmesi için emperyalist güçlerin Suriye ve Irak’ta yeterli yığınaklanmayı yapmış olmaları gerekmektedir. Güneyimiz daha büyük bir alev topuna dönüşürse ki son derece muhtemel görünüyor Türkiye önümüzdeki süreç için neler yapmalı? Güneyimiz düz alanlardan oluştuğu için zırhlı ve mekanize unsurlarımızın sayısı artırılmalı, Altay tankının seri üretimine hız verilmeli, yerdeki manevra unsurlarımızın daha güçlü desteklenebilmesi için KAAN Milli Savaş Uçağı projesine daha fazla odaklanılmalı, uzun menzilli güdümlü hava savunma ve taarruz füzeleri projelerine ivme kazandırılmalı, asker alma ve yedeklik sistemi gözden geçirilerek daha hızlı ve daha esnek bir sistem hayata geçirilmelidir.”