CHP elitleri, ne yazık ki enerjilerini çevremizi saran ve dünyayı savaşa sürükleyen küresel kuşatmadan çok parti içi kavgaya, belediyeleri paylaşmaya harcıyor. Alın bugün Ankara’da yapılan 15’inci Olağan Kadın Kolları Kurultayı’nı… Aylardır CHP’nin tepe yöneticileri, kimin CHP Kadın Kolları Başkanı olacağı üzerine akıl almaz bir kavganın içinde. Elbette partiler rutin çalışmalarını yürütecek, seçimlerde yarış da olacak. Ancak uzun yıllar sonra ilk kez seçim başarısı yakalayan bir parti, ülkenin temel sorunlarına çözüm olacak siyaset üretmek yerine “Kadın kolları benim, gençlik kolları senin olsun” tartışmasına tutuşuyorsa, Batı cephesinde değişen bir şey yok demektir.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve unutulmaya yüz tutan “eşbaşkan” Ekrem İmamoğlu arasındaki çekişmeden söz ediyorum. Son bir haftadır CHP kulislerinde bu iki siyasi aktörün kadın kolları kavgası konuşuluyor. CHP tarihinde, genel başkan ile bir belediye başkanı arasında bu tür bir siyasi ilişki görülmüş değil
Çok sayıda da aday var. İlk sırada mevcut CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka bulunuyor. Bir koltukta birkaç karpuz misali Nazlıaka o koltuğu da bırakmak istemiyor. Örgütün adayı diye sunulan isim ise yine Kadın Kolları MYK Üyesi Merve Kır. Onları Osmaniye Milletvekili Asu Kaya, Anadolu Kadın Hareketi Derneği Başkanı Birsen Temir Saraç ve eğitimci Birsen Bayar izliyor. Son üç kadın aday bir araya gelerek ilginç bir çağrı yaptı: “Kadın hareketini büyütmek ve yeniden yapılandırmak isteyen bizler, CHP Kadın Kolları Kurultayı’nın adil, eşit ve özgür koşullarda gerçekleşmesi için partimizin Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’i parti kamuoyuna çağrı yapmaya davet ediyoruz.”
Özel-İmamoğlu kavgasının bir nedeni de aday sayısını teke indirmek. Kulislerde konuşulanlara göre iki siyasi aktör, kadın kurultayına “zorlu bir pazarlık” sonucu tek adayla gidilmesi kararında anlaşmış. Buna göre Veli Ağbaba‘ya yakınlığıyla bilinen ve doğal olarak da Özgür Özel‘in tercihi Osmaniye Milletvekili Asu Kaya bugün kadın kolları genel başkanı olarak sürpriz olmazsa seçilecek.
Peki İmamoğlu bu pazarlıkla ne kazandı dersiniz? O da CHP Gençlik Kolları Başkanı’nı belirleme hakkını elde etmiş. Daha ne olsun, eşbaşkanlık sessiz sedasız da olsa böyle böyle hayata geçiriliyor. Ama ortada, “adalet ve eşitlik” isteyen cumhuriyet kadınları açısından vahim bir durum var; onların kurultayını bile “erkekler” belirliyor.
Buna itiraz edenler de var: “Kurultay, erkeklerin dizayn ettiği bir kadın kurultayına dönüşmüştür. Zorla imza toplanıyor. Baskı kuruluyor.” Hepsi için diyemem ama büyük oranda özgürlükçü olmayan CHP’li kadınların yine de nasıl tavır koyacağını merak ediyorum; “Cumhuriyet kadınları” erkek egemen bu dayatmaya bir cevap mı verecekler yoksa gidip tıpış tıpış gidip oy mu atacaklar?
***
BODRUM’UN ÜNLÜ MEKâNLARI VE HAYAT PAHALILIĞI
Bu sene dünyanın kalburüstü kesimleri Bodrum’u ve yeni mekânlarını konuşurken biz Türkiye’nin kangrene dönüşen fahiş fiyatlarını ve Yunanistan’a kaçan yerli turistleri konuştuk. Oysa Bodrum’un ruh hâli, sorunları fazla değişmedi. Bir yıl önce bugünlerde Bodrum’un ruh hâlini, yaşanan sorunları en iyi anlatan yazıyı sevgili Funda Karayel yazmıştı:
“Bu yaz Bodrum’un kalabalıklığı kadar yalnızlığının da konuşulması gerek. Trafik var ama mekânlar boş. Tekneler koyları sezonluk kapatmış durumda ama plajlar boş. Bir izdiham var, bir çok sakin… Hem çok eğlenceli hem de çok dingin; bir çok mutlu, bir tükenmişlik sendromunda. Yolu bozuk, çöpleri olay, inşaat yasaklarına uyan yok, muazzam bir doğa harikasının karanlık tarafları bitmiyor, bitmiyor.”
Bodrum, dünya şehri olmaya başladı. Bu da Bodrum’un değerini artırıyor. Dünyaca ünlü mekânlar zenginleri buraya çekiyor. Bodrum’un bir yüzünde böyle bir gerçek var, diğer yüzünde ise hayat pahalılığı. Ama bu da abartıldığı kadar değil. Gerçeği, Göltürkbükü’nün fiyatı makul ve lezzetiyle dikkat çeken restoranı Orkide Balık’ın sahibi Ahmet Erol‘a sordum: “Bodrum da İstanbul ve Ankara gibi, oralarda hayat ne kadar pahalıysa burada da öyle. Her kesime ve her keseye uygun mekân var. Tabii ki lüks mekânlar daha pahalıdır. Onun da kendisine göre müşterisi var. O tür mekânların artması Bodrum’un değerine değer katıyor. Asıl sorun yoğun yapılaşma ve altyapı eksikliği…”
Gerçekten de Bodrum’un asıl sorunu dağları bile tıraşlayarak yapılan yoğun yapılaşma ve onun getirdiği çöp ve su sorunu. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras‘a soruyorum: Ne olacak bu Bodrum’un hâli?