İzmir’deki ikinci ‘Seçil Erzan’ vakasında sözde altın fonu ile yüksek kar vaat ederek bazı spor kulübü yöneticileri ile İzmirli iş insanlarının da arasında olduğu 10 kişiyi 300 milyon lira dolandırdığı öne sürülen Denizbank Bornova Şube Müdürü Hatice Özalp, ifadesinde Karşıyaka’daki döviz bürosu sahibi Serkan Çelik’in masum olduğunu öne sürdü.
Masak raporu olmadan tüm malvarlığına el konulan Çelik’in itiraz etmelerine rağmen tutukluluğunun devam etmesinin tedbir değil, mağduriyete yol açtığını savunan avukatı Cengiz Varol, “Müvekkil aleyhine ifade veren bir tanık veya suçlu olduğunu gösteren en ufak makul şüphe dahi yok. O yok, bu yok ama itirazlarımıza rağmen müvekkil hala tutuklu. Soruşturma tamamen hissiyat üzerine yürüyor. Müvekkilin mağduriyeti her geçen gün artıyor” dedi.
Futbol dünyasının ünlü isimlerini yüksek kar vaadiyle dolandırdığı suçlamasıyla İstanbul’da tutuklanan Seçil Erzan vakasının bir benzerinin de, İzmir’de yaşandığı ortaya çıkmıştı. Denizbank Bornova Şube Müdürü ve aynı zamanda da Karşıyaka Spor Kulübü Basketbol Altyapı Şube Başkanı Hatice Özalp iddiaya göre ‘Altın çok yükselecek, çok para kazanacağız’ diyerek kurduğu sözde altın fonu ile aralarında Karşıyaka Spor Kulübü yöneticileri ve iş insanlarının da olduğu 10 kişiyi yaklaşık 300 milyon lira dolandırdı.
Özalp’in mağdurlardan topladığı paraları Karşıyaka’da kuyumculuk ve döviz bürosu işletmeciliği yapan Serkan Çelik’e EFT veya havale ile yolladığı, bu paralarla dolar ya da euro gönderip TL, TL gönderip altın satın aldığı öne sürüldü. Soruşturmanın kilit ismi Özalp, suçunu itiraf ederken olayda tutuklanan Karşıyaka’daki döviz bürosu sahibi kuyumcu Serkan Çelik’in ise masum olduğunu açıkladı.
Tutuklanan Hatice Özalp’in 150 sayfalık ifadesinin ardından müvekkili Serkan Çelik’in olayla ilgisinin olmadığının bir kez daha tescillendiğini aktaran avukatı Cengiz Varol, eski banka müdürü Özalp’in her şeyi samimi bir şekilde itiraf ettiğini ancak müvekkilinin tüm itirazlara rağmen halen tutukluluğunun devam ettiğini anlattı.
Soruşturma aşamasında müvekkilinin mal varlığına el konulabilmesi için mutlaka Mali Suçları Araştırma Kurulu’nca (MASAK) bir rapor hazırlanmış olması gerektiğini savunan avukat Varol, “Dosyada böyle bir rapor yok. Direk olarak şikayetçi olan yok. Tüm işlerler fatura ve belgeli. MASAK’ta eskiden görev yapmış uzman ekibe 1 haftadır dosyaya sunulan belgeler şirket resmi defterleri faturalar ve banka kayıtları üzerinde yaptırdığımız özel inceleme sonucu verilen uzman mütalaasında en ufak bir usulsüzlük tespiti yok.
Müvekkil aleyhine ifade veren bir tanık veya suçlu olduğunu gösteren en ufak makul şüphe dahi yok. Soruşturma tamamen hissiyat üzerine yürüyor. Sürekli ölmek istediğini ifade eden birinin bu ruh haliyle birini koruduğu ya da aklamaya çalıştığını düşünmek en basit tabir ile vicdanları yaralar. Gerekli şikayet hazırlıklarımızı yapıyoruz. İnsan özgürlüğü ve itibari bu kadar kolay heba edilemez. Zaman geçtikçe müvekkilin bozulan ticari hayatının ve uğradığı zararın boyutu telafi edilmez hale gelecek. Buna müsaade edilmemelidir, ettirmeyeceğiz” diye konuştu.