KAYNAKCNN TÜRK
Enver Kaptanoğlu:
Sayın Musavi, öncelikle röportaj için teşekkür etmek istiyorum. Benim ilk sorum, İsrail ile Hizbullah arasındaki gerilim son birkaç haftadır neden yüksek? Aslında 8 Ekim’den bu yana karşılıklı saldırılar yaşanıyor ama özellikle son dönemde neden ‘topyekün savaş’ tabiri kullanılmaya başlandı?”
İbrahim El Musavi:
Teşekkürler, fırsat verdiğiniz için. Hizbullah ile İsrail işgalci güçleri arasındaki gerilim ve tırmanış, İsrail işgalci bir güç olduğu için Filistin’i işgal ediyorlar, Lübnan’ın bazı bölgelerini işgal ediyorlar ve Gazze halkına, çocuklara, kadınlara, hastanelere karşı soykırım savaşları yürütüyorlar. Gerginliğin nedeni, Gazze’ye karşı yürütülen askeri savaşın sona ermek üzere olması. Bu yüzden, ‘Sonraki gün senaryosu ne olacak?’ sorusu gündeme geliyor.
İsrailliler’in kafası karışmış durumda. Askeri düzeyde savaşta başarısız oldular, liderleri şimdi Lübnan’da bir şeyler yaparak kendilerini zafer kazanmış gibi göstermenin yollarını arıyor. Ama size şunu söyleyebilirim ki, Gazze’de aldıkları yıkıcı darbeler, Lübnan’daki darbelerden on kat, yüz kat daha fazladır. Bu yüzden, bu tür bir tırmanış ve gerginlik, hedeflerin tükenmiş olmasından kaynaklanıyor. Askeri bir zafer elde edemediler. Zafer anlatısını hiçbir zaman sunamadılar. Bu yüzden gözlerini Lübnan’a çeviriyorlar ve burada tırmanışı artırıyorlar. Ama Lübnan’daki bu tırmanış, bizim tarafımızdan eşit hatta belki daha yüksek bir tırmanışla karşılaşıyor. Bu yüzden, eğer bu savaş patlak verirse kesinlikle biz kazanacağız, buna eminiz”
Enver Kaptanoğlu:
2006 yılında İsrail ile savaş yaşandı ve bu İsrail’in yenilgisi olarak kayıtlara geçti. 18 yıl sonra yeniden savaş tehlikesi var. Savaş çıkarsa ne olur?
İbrahim El Musavi:
Biz şu anda böyle bir dünyadayız ama bu tam anlamıyla bir savaş değil. Eğer gerçek bir açık savaş olursa, direniş ekseninden bahsediyorsunuz. Sadece Hizbullah değil, Gazze’de yaşananlar en az on kat daha fazlasıyla yaşanacak. Size şunu garanti edebilirim ki, bu andan itibaren İsrailliler yorgunlar. Tükenmiş durumdalar. Eğer cesaret ederlerse Hizbullah’a karşı savaşacak askeri güçleri yok. Buyursunlar, gelsinler. Tarihlerinde alacakları en büyük ve en ağır yenilgiyi alacaklar, inşallah.
Enver Kaptanoğlu:
Hizbullah ile İsrail arasında bir savaş çıkarsa bunun bölgesel bir savaşa dönüşebileceğini düşünüyor musunuz?
İbrahim El Musavi:
Her şey mümkün, demek istediğim Gazze’de olduğu gibi savaşacağız. Iraklılar savaşıyor, Yemenliler savaşıyor ve Lübnanlılar da savaşıyor. Ve eğer topyekün bir savaşa gireceklerse bunun bölgesel bir savaştan daha fazla olacağına inanıyorum”
Enver Kaptanoğlu:
Hizbullah’ın savaşı önlemek için koşulları neler? Gazze’de ateşkes ve İsrail katliamının durdurulması Hizbullah için yeterli mi?
İbrahim El Musavi:
Koşullar Hizbullah’ın değil. Koşullar uluslararası toplumdan, güvenlik konseyinden, Birleşmiş Milletlerden dikte edilmeli. İsrail saldırgan ve işgalci bir güçtür. İsrail bir nefret devletidir. İsrail Gazze’de soykırım yapıyor, insanları yok ediyor. Uluslararası toplum üstüne düşeni yapmalı, ahlaki ve hukuki görevini yerine getirmeli, bu ölüm makinesi İsrail’i durdurmalı ve bunun sorumluluğunu üstlenmelidir. Bu yüzden halkımızı savunmak ve Filistin’deki halkımıza, kardeşlerimize ve Filistin’deki halklarımıza yardım etmek için üzerimize düşeni ve hakkımızı yapıyoruz. Bu yüzden demek istediğim, bu bir koşul ya da koşulsuzluk meselesi değil. Bu ölüm makinesi durdurulmalı. Ateşkes ilan edilmeli, İsrailliler yaptıkları katliamlardan sorumlu tutulmalıdır. Savaş suçları, soykırım, her şey İsrailliler tarafından yapıldı. Uluslararası insan topluluğunun, toplumun ve insan hukukunun her unsurunu ve her maddesini ihlal ettiler. Bu yüzden bunun bir koşullar meselesi olmadığına inanıyoruz. Savaşın durdurulması meselesi. Eğer Gazze’de savaşı durdururlarsa, burada, Lübnan’da da mutlaka duracaktır”
Enver Kaptanoğlu:
Tek kelimeyle söylemek gerekirse Hizbullah ile İsrail arasındaki gerginlikte diplomasiden mi yoksa savaştan mı yanasınız?
İbrahim El Musavi:
Hiç kimse bizim tarafımızdan hiç kimse savaştan hoşlanmaz. İsrailliler savaş seviyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin tek başına desteklediği bir işgal, sömürge gücü olarak varlıkları yasa dışıdır. Onu hiçbir zaman tanımayacağız. Savaş istemiyoruz. İstemiyoruz. Savaştan nefret ediyoruz. Savaş yıkım demektir. Savaş, çocukları ve masumları öldürmek, birçok şeyi yok etmek demektir. Kuran’da bile savaştan nefret ederiz. Savaşa ancak bize dayatıldığında gideriz. Bize dayatılan savaş Filistinlilere de dayatılıyor. Bu yüzden savaşa gidiyoruz, görüyorsunuz. Ama eğer uluslararası toplum işini düzgün yapsaydı, İsraillilerin Filistinlileri öldürmesine engel olsalardı, 17 yıldır abluka altında olan Gazzelilere yardım etselerdi bu noktaya gelmezdik. Kimse onları umursamadı fark etmedi bile. Onlar büyük bir hapishanede. 2 milyon Filistinli, yani 2.200.000’den fazla. Temelleri olmayan bir hapishanede kafesteler ve uluslararası toplum bunlara hiç ilgi göstermedi. Bu yüzden onlar isyan ettiler savaştılar. Binlerce çocuk cezaevindeydi. Uluslararası toplum bunlara dikkat etmedi. Yani diplomasi ya da savaş derken şunu söylüyorum, eğer diplomasi işini düzgün yapsaydı savaşa gelmezdik”
Enver Kaptanoğlu:
Netanyahu’ya bir mesaj verecek olsanız ona ne söylemek isterdiniz?
İbrahim El Musavi:
Konuşmazdık. Onu tanımıyoruz. O bir düşman. Onunla konuşmuyoruz. Netanyahu’ya, ne de kimseye mesaj göndermiyoruz. Ama İsrailliler en büyük hatasını yapmaya cesaret ederlerse, topyekun bir savaş isterlerse, bunun bu bölgede inşallah sonlarının gerçek başlangıcı olduğunu göreceklerdir”