Bunlar “aylak din adamları”! Meydanda cüruf ve fesattan başka hiçbir şey yok

Salih Tuna, bazı din adamlarının sürekli aynı konuları tartıştığı eleştirisinde bulundu. Bu kişileri “aylak din adamları” olarak nitelendiren Tuna, bu kişilerin dinî konularda yeni fikirler üretmek yerine eski tartışmaları tekrarladığını iddia etti. Bu durumun dinde “seri üretime” yol açtığını öne süren Tuna, Sabah gazetesindeki dikkat çeken yazısında şunları kaydetti:

“Yıllar yılı “dinleri” üzerine tartışmaya doyamadılar. Sonunu getirdikleri hiçbir “tartışma” da yok!

Zaten sonunu getirdiklerinde yeni baştan başlıyorlar.

Hem de aynı şekilde!
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Kemal Sunal filmlerini tekrar tekrar izleyen “yurdum insanı” gibi aynı konuları tartışmaktan vazgeçmiyorlar.

Zerre miskali “barika-i hakikat” hasıl oluyor mu peki?

Ne gezeer! Meydanda cüruf ve fesattan başka hiçbir şey yok.

“Din adamları” kavramlaştırmasını oldum olası sevmem. Bizde “ruhban sınıfı” olmadığı için de yakışıksız bulurum.

Lakin bunlara “Aylak din adamları” ifadesi “cuk” oturuyor. Gün geçmiyor ki “yeni” bir şey üretmesinler.

***

Bu aylak din adamlarından yıllar önce aynı ortamlarda oturtup kalktığımız biri “İslam’da o yok, bu yok” yollu, “eski deliklerden yeni bakışlar” atmayı alışkanlık haline getirmişti. (Adı lazım değil, fakat kamuoyunda şöhret kazanmış bir muhteremdi.)

“İslam’da mucize yok” dediği günün ertesi yolda izde rastlamış, “Hocam yeni bir gelişme var mı?” diye takılmıştım.

Gülmeyin, şaka yapmıyorum.

Akılları sıra “ihya” ediyorlardı ama dinde adeta seri “üretime” geçmişlerdi.

Biri vardı, “Kader” bahsiyle kafayı bozmuştu. En son olarak da “Kuran’da Müslüman’a yer yok!” diyecek kıvama gelmişti.

Daha sonra da “tarihselcilik” belasına “Kur’an-ı Mübin”in hükümlerini yok sayacak kadar tozutmuştu.

E tabi “İşittik, iman ettik” safiyet ve samimiyeti kaybolunca barika-i hakikat yerine böyle belanı bulursun.

***

Bu aylak din adamlarından (adının önünde eşek kadar profesör yazan) biri de Spinoza’dan gitti iyi mi?

Tıpkı Cem Yılmaz’ın o filminde kuleden düşen adam gibi. “Herif sigaradan gitti usta” demişti ya hani.

Heidegger’in hatasına düşmemekle övünecek kadar burnu Kaf dağındaki filozofu, “Aristo’nun iki tane sözünü yanlış anladım, 30 yılıma mal oldu…” der.

Orta mektep yıllarında halledeceği konuları profesör olduktan sonra halletmeye kalkışan “Aylak din adamı” sınıfından profesörü de Spinoza (yüzünden) dinini kaybeder.

Bu nasıl ülke ey erenler…”

 

 

 

Yorum yapın