255 STK’dan MEB’e Millî müfredat çağrısı: Müfredat evrimci dilden temizlensin

Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı ve “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adını verdiği yeni müfredat taslağına yönelik yapısal öneriler sürüyor. Aralarında İlim Yayma Cemiyeti, Birlik Vakfı, Umran Vakfı, İmkander ve İslam Birliği Vakfı’nın da olduğu 255 sivil toplum kuruluşu, yeni müfredatın tevhidi bakış açısını ve kadim kültürel değerlerimizi yansıtması gerektiği görüşünde birleşti. Prof. Dr. Cihat Yaşaroğlu, Prof. Dr. Halim Ulaş, Prof. Dr. Selahattin Çelebi, Doç. Dr. Ahmet Kavlak, Doç. Dr. Kasım Takım, Dr. Mehmet Yaşar, Uzman Adnan Kalkan ve Eğitimci Yazar Ali Erkan Kavaklı’nın hazırladığı raporda; ecdadıyla barışık nesil için milli dilin kullanılması, tanrı yerine ‘Allah’ vurgusu, sapkın fikirlerin temizlenmesi gibi önemli tavsiyeler yer alıyor…

İşte o tavsiyeler

Müfredat dili, kadim irfan ve kültürel değerlerimizi yansıtmalı, değerlerimize aykırı ifadelerden kaçınılmalıdır. Kullanılan kavramların, inanç açısından sorun teşkil etmemesine dikkat edilmelidir.

Programda yer alan bazı ibareler ve görüşler, inanca aykırı düşmektedir. Örneğin Kendiliğinden var olma ibaresi yerine “insan eliyle üretilmemiş doğadaki varlıklar” veya benzeri ifadeler ile sunulabilir.

Bu noktada özellikle Fizik, Kimya, Biyoloji ve Fen Bilimleri derslerinde canlılarda görülen mükemmelliğin tesadüfen oluşamayacağı, bu mükemmelliğin bir sanatkârı olduğu nazara verilmelidir. Öğrencilerin sanatı gördüğü gibi sanatkârı da görmesi sağlanmalıdır. Biyoloji ve Fen Bilimleri genel manada evrimci, seküler bakış açısıyla yazılmıştır. Bu dil yerine milli ve bilimsel dilin kullanılması anlam ve kazanım açısından daha doğru olacaktır.

Okul öncesi müfredat programında tarih şeridinde sıradan birçok olayı almışken, Çanakkale Zaferi ve İstiklal Marşı’nın kabulünü almamıştır. Bunlar da eklenmelidir.
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Tanrı yerine Allah vurgusu

Yine bazı öğrenme çıktıları, inanca aykırı düşmektedir. Felsefe dersi programında yer alan “Öğrencilerin Tanrı’nın varlığına ilişkin görüşlerle (teizm, deizm, panteizm, ateizm, pananteizm) Tanrı’nın varlığının kanıtlanması problemini anlamaları, ilgili düşünce ve argümanları değerlendirmeleri amaçlanır.” (S. 38. ) cümlesindeki “Tanrı’nın varlığının kanıtlanması problemi”, Allah’ın varlığının kanıtlanmasının bir problem olarak işlenmesini akla getirmektedir. Zihinlere şüphe yerleştirecek olan bu ifadeler anlaşılır şekilde yeniden düzenlenmelidir. Diğer yandan Allah’ın varlığını ispatlayan görüşler de programa konulmalıdır. Felsefi görüşlere Yaratılış görüşü de eklenmelidir.

Din Felsefesi öğrenme alanında Tanrı ibaresi sıklıkla kullanılmaktadır. Uygun yerlerde inancımıza uygun olarak Allah isminin de geçmesi gerekmektedir.

Temel Dini Bilgiler programında Hz. Peygamber ifadeleri yer almakta ancak isim olarak Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) olarak zikredilmesi de sağlanmalıdır.

Programlar bazında kültürümüze mal olmuş önemli şahsiyetlere önceki programlarda olduğu gibi bu programlarda da yer verilmiş olması (Ali Kuşçu, Uluğ Bey, El-Cezeri, Jale İnan, Vecihi Hürkuş, Afet İnan, Aziz Sancar) önemli bir adımdır. Ancak bazı derslerde bilim adamlarının isim olarak zikredilmediği görülmektedir. Öğrencilerin gelişimlerinin dengeli bir şekilde desteklenmesi ve şahsiyet kazandırılması için tarihimizdeki büyük şahsiyetler ve hadiseler, öğrencide aidiyet duygusunu uyandıracak şekilde verilmelidir. Böylece “tarihi ve ecdadı ile iftihar eden nesil” yetiştirme gayesine ulaşmaya katkı sağlanmış olur.

Ecdad ve maneviyat vurgusu

Bu bağlamda, bilim ve teknolojik kalkınmanın sadece batıya ait olmadığı ifade edilerek milli kalkınmanın milli ve manevi değerlere bağlı olarak da gelişebileceği vurgulanmalıdır. Tarih boyunca İslam medeniyeti, bilime, sanata ve ahlaka önemli katkılar yapmıştır. Tarih dersine “İslam’ın Altın Çağı” kabul edilen dönem eklenebilir.

Zenginleştirme ve Destekleme alt başlıklarında yer alan farklılıklara saygı ibarelerinde ne tür farklılıkların kabul edilebileceği hususunda sınırlar çizilmelidir.

Programların değerler ile ilişkilendirilmesi genel anlamda başarılı olmakla beraber bazı dersler bazında bu ilişkilendirmenin yetersiz kaldığı ve/veya geliştirilmesi gerektiği görülmektedir. Örneğin Sosyal Bilgilere “Ülkede yaşanan olağanüstü durumlarda (salgın, doğal afet vb.) yardımlaşma ve dayanışma faaliyetlerine katılır” eklenebilir.

Sonuç genel anlamda ortak metinde ön plana çıkarılan milli ve manevi değerlerin diğer müfredat programlarında yeterli ve istendik şekilde işlenmediği görülmüş olup, bu değerlerin bütün müfredat programlarına işlenmesi gerekmektedir.

Yorum yapın