class=”medyanet-inline-adv”>
Gazlı içecekler, gazozlar ve meyve suları arasında sağlığınızı çeşitli şekillerde iyileştirdiğini iddia eden içecekler var. Stresi azaltmak, bağışıklığı güçlendirmek ya da sizi daha enerjik hale getireceğini iddia eden bu içeceklere, içecek endüstrisi ‘fonksiyonel içecekler’ adını veriyor.
Bu içecekler genellikle bir zamanlar sadece takviye gıdalarda veya bitki çaylarında bulunan probiyotikler, prebiyotikler, hibiskus, ashwagandha gibi bileşenler içerir. Pazar araştırma firması Packaged Facts’e göre, son dönemlerde yetişkinlerin yaklaşık yüzde 40’ı bu iddialarla piyasaya sürülen içecekleri arıyor ve bu oldukça popüler. Bunun olası bir nedeni var:
class=”medyanet-inline-adv”>
Probiyotik ve prebiyotik gazlı içeceklere olan ilgi neden artıyor?
Bağırsak sağlığı uzmanı Marilia Chamon, prebiyotik ve probiyotik gazlı içeceklerin yükselişine şaşırmadığını, artık insanların bağırsak sağlığının öneminin daha fazla farkına vardıklarını, bu nedenle bağırsak sağlığını desteklediğini iddia eden ürünlere olan ilgiyi artırdığını söyledi ve ekledi: “Prebiyotik ve probiyotik gazlı içecekler, yararlı mikropları ve lifleri kişinin rutinine dahil etmenin lezzetli bir yolunu sunuyorlar ve bu da onları, diyetlerinde önemli değişiklikler yapmadan bağırsak sağlığını iyileştirmek isteyen tüketiciler için çekici bir seçenek haline getiriyor”
Chicago’daki stratejik pazar araştırma şirketi Euromonitor International’ın meşrubat araştırmaları kıdemli endüstri müdürü Howard Telford’a göre tüketicilerde “hap yorgunluğu” var. Telford, içeceklerin bitki ve diğer takviyeleri diyetlere dahil etmenin daha kolay ve eğlenceli bir yolu olarak görüldüğünü söyledi.
Bu içeceklerden bazıları, şekerli ve gazlı içeceklerden ya da alkolden daha iyi olsa da iddia edilen her şeyi yapıyorlar mı? Daha sağlıklı bir bağırsak vaat eden bu ürünlerin böyle bir etkisi var mı?
Probiyotikler ve prebiyotikler sindirim sisteminizi daha iyi çalışır durumda tutmaya yardımcı olabilirler. Probiyotikler bağırsaklarımızda yaşayan faydalı bakterilerdir, prebiyotikler ise faydalı bakterileri besler. Probiyotik bir içecek olan fermente çay kombuchayı da son zamanlarda oldukça popüler bir içecek haline geldi. Ancak bugünlerde probiyotikler ve prebiyotikler bir dizi soğuk içeceğe ekleniyor, sodanın daha sağlıklı versiyonları olarak pazarlanıyor.
class=”medyanet-inline-adv”>
Stanford Üniversitesi’nde araştırma diyetisyeni olan Dalia Perelman, Washington Post’a verdiği demeçte “Probiyotikler, bağırsakların düzgün sindirime yardımcı olan sağlıklı bakterilerle doldurulmasına yardımcı olabilir. Kalp hastalığının ve diğer birçok kronik durumun kökeninde yer alan iltihaplanmayı azaltmaya yardımcı olabilir ancak probiyotik içeren içecekler ve yoğurt ve kimchi gibi probiyotik içeren gıdalar aynı faydalara sahip olmayabilir. Bunların daha çok içecek formundaki bir takviyeye benziyor.” dedi.
Bunun en önemli nedeni, bahsi geçen içeceklerin bu gıdaların sahip olduğu bakteri çeşitliliğine sahip olmamasıdır. Probiyotik sodalar fermente değildir. Prebiyotik gazlı içeceklerin bazıları ilave lif, genellikle bitkilerden elde edilen inülin veya hindiba kökü içerir.
class=”medyanet-inline-adv”>
Consumer Reports beslenme uzmanı Amy Keating, “Burada sadece eklenen prebiyotik türünü alıyorsunuz, oysa lif açısından zengin gıdalardaki çeşitli prebiyotiklerden daha fazla faydalanabilirsiniz” dedi.
Bununla birlikte, bu içeceklerin kalorileri ve ilave şekerleri geleneksel gazlı içeceklerden daha düşüktür, şeker tüketiminize dikkat ediyorsanız diğer pek çok içecekten çok daha sağlıklı bir seçimdir. İlave şeker veya şeker alternatifi içermeyenler var ancak bazılarının stevia içerdiğini ve son araştırmaların şeker alternatiflerinin sağlık üzerindeki etkileri konusunda endişeleri artırdığını unutmayın, bu nedenle sınırlı tüketimi önemlidir.
class=”medyanet-inline-adv”>
Daha sağlıklı ve güçlü bir bağırsak
Bu içeceklerin ambalajlarından içindekiler listesine kadar “ben sizin için iyiyim” havası verdiği bir gerçek. Firmalar ürünlerini pazarlarken “1000’den fazla faydası” gibi söylemlerle piyasaya sürüyorlar.
Atina’daki Georgia Üniversitesi’nde beslenme alanında klinik doçent olan Tracey Brigman, yeşil içeceklere gelince, “diyetinize bazı vitamin ve mineralleri almanın kolay ve kullanışlı bir yoludur” dedi ancak yeşil içeceklerin sebze yemenin yerine geçmemesi gerektiğinin altını çizdi. Bu ürünler sağlıklı lifin çok azını içerirler veya hiçbirini içermezler. Ayrıca, bazı yeşil içecekler aslında çoğunlukla sebze değil meyve suyudur. Doğal olmasına rağmen, meyve suyundaki şeker de kan şekerinin yükselmesine neden olabilir. Bu nedenle, yeşil içecekleri seviyorsanız, içerik listesinde sebze oranı yüksek olanları tercih etmek akıllıca bir hareket olacaktır.
class=”medyanet-inline-adv”>
Peki stresi nasıl azaltıyor?
Ruh halinizi iyileştirmeyi amaçlayan içecekler hızla yeni kokteyller haline geliyor. Piyasada bulunan bazı probiyotikli soda markaları, içeceklerin rahatlatıcı etkilerini alkol yerine ashwagandha ya da mantar gibi “adaptojenlerden” ve magnezyum gibi besinlerden aldıklarını, tüm bunların beyninizin ve vücudunuzun stresle başa çıkmasına yardımcı olduğunu iddia ediliyor.
Bu içecekler alkollü içeceklere alkolsüz bir alternatif olabilir. Ancak Brigman, bu konuda araştırmaların çoğunun hayvanlarla sınırlı olduğunu ve az sayıdaki insan çalışmasının çok küçük olduğunu söyledi.
Sekiz hafta boyunca günde 250 ila 600 miligram ashwagandha alan kişilerde stresli duyguları ve stres hormonu kortizol seviyelerini azalttığı bulunmuştur. Ancak 2019 yılında Cureus dergisinde yayınlanan bu çalışmada sadece 58 kişinin stres seviyeleri ölçülmüştü.
Ayrıca Brigman, “Bitki bazlı bileşenlerin etkinliği ve gücü, nerede ve nasıl yetiştirildiklerine, ne zaman hasat edildiklerine ve bitkilerin hangi kısmının kullanıldığına bağlı olarak değişir” dedi. Bazı markalar içerdikleri adaptojen miktarını listelese de, bir adaptojenin etkili bir “dozunun” ne olabileceği konusunda çok az netlik vardır.
Buna ek olarak, araştırmacılar adaptojenlerin otoimmün rahatsızlıklar, yüksek tansiyon ve depresyon gibi bazı ilaçlarla etkileşime girebileceğini buldular. Bu nedenle Brigman, bunları diyetinize eklemeden önce her zaman bir doktora danışmanız gerektiğini söyledi.
Diyetisyen Gülçin Işık, insan sağlığı açısından en çok dikkat ettiğimiz şeylerden bir tanesinin de bağırsak sağlığı olduğunu, hatta ikinci beyin olarak da geçen bağırsak florasının sağlığı kişinin ileriye dönük pek çok hastalıklarında etkili konumda yer aldığını söyledi.
Sağlıklı bir mikrobiyota; sağlıklı beyin, sağlıklı beden, sağlıklı ruh hali demektir aynı zamanda. Burada da probiyotik ve prebiyotikler büyük önem taşımaktadır. Bunların gıdalardan temin edilmesi, günlük tüketimde yer alması kişinin bozulmaya yön tutmuş florasının tamirinde, düzelmesinde oldukça etkili diyebiliriz. Prebiyotikler sindiremediğimiz lifler olup, probiyotiklerin besinleri olarak değerlendirilir. Bu bakterilerin büyümesine yardım eder. Sindirim sistemi sağlığında her ikisi de dışarıdan besinler yoluyla alınmalıdır.
Işık, popüler olan probiyotik ilave edilen içerikler hakkında şunları söyledi:
“İçerisine gereken prebiyotik ya da probiyotik ilave edilmesine rağmen rafine şeker ilave edilmiş olması, ya da glikoz şurubu, fruktoz şurubu, sakarin vb. tatlandırıcılar ilave edilerek tatlandırılmış olması bağırsak sağlığı açısından olumsuz etkiye sahiptir. Burada içeceklerin ne ile tatlandırıldığına özellikle dikkat edilmesi gerekir. Yalnızca tatlandırıcı değil, kullanılan renklendiriciler, katkı maddeleri de gazlı içecekleri normal bir diyet rutininde kullanmak açısından olumsuz iken yalnızca probiyotik/prebiyotik içeriği ile masumlaştırmak çok doğru değil. Tabi ki her marka için geçerli değil bu durum. Ancak mutlaka içindekilere bakılarak hareket edilmesinde fayda var.”
Bağırsak florasının düzgün çalışabilmesi için gereken durum doğru beslenme modelini uygulayarak sağlanabilmektedir. Meyve, sebze, baklagiller, kuru yemişler, turşu, sirke, yoğurt, peynir, kefir vb. tüketimi gibi durumlarda floranın düzgün çalışmasını öngörebiliriz. Probiyotik takviyelerinde dahil yapılan çalışmalar değerlendirilmesi gerekirken, doğru kaynağa ulaşmak gerekirken probiyotik katkılı gazlı içeceklerin içerisinde yer alan suşun değerlendirilmesi, sunulması ona göre yönlendirilmesi gerektiğini söyleyebiliriz.Sindirim sisteminde sorun yaşayan birinin, bu sorunun düzelmesi için probiyotik kullanımına ihtiyaç duyuyorken, asitli içeceklerle mide sorunu yaşayabilme ihtimalini de değerlendirmek gerekir. Şişkinlik ve gaz şikâyeti olan birinin gazlı içeceklerle daha kötü olma ihtimali de muhtemel sorunlar arasındadır.
Burada kullanılan probiyotikler doğru kaynaklar olsa da içerisindeki şekerin, katkı maddelerinin değerlendirilip ona göre kişiye uygunluğunun konuşulabileceğini belirten Işık, tabii ki bu konuda da temiz içeriklere sahip markaların olabileceğini, bu nedenle bu ürünlerin hepsini aynı kefeye koyarak değil, mutlaka etiket okuyarak hareket etmeniz gerektiğini altını çizdi.
Yalnızca gazlı içeceklere değil, maden sularında da bu eklemelerin yapıldığını, maden sularının normal bir diyet planında önerildiğini, gerekli minerallerin temini açısından yararlı olduğunu söyleyen Işık, maden sularında probiyotik ilaveli olanların yapılan çalışmalarla kanıtlandıysa, güvenilirliği tamamsa, içeriği de sanayi tipi şekerlerden uzaksa tercih edilebileceğini, ancak yine de bu tarz ilave eklemelerde tatlandırıcıların, sanayi şekerlerinin yer almasının bağırsak sağlığı için tehdit oluşturabileceğini sözlerine ekledi.
Kefirin tahtını sallar mı?
Işık, bu sorumuza öyle yanıt verdi:
“Diyelim ki içeriğinin temiz olduğundan eminiz ve probiyotikli soda içmek istedik, faydası açısından bir kıyaslama yapacak olursak, hiçbir zaman kefir kadar etkili olmayacağını söyleyebiliriz. Çünkü bu tarz ilave probiyotikler, belli bakteri grubunu içerip, çeşitlendirme açısından besin kadar etkili olmayacaktır. Besinlerden aldığınız şekilde (kefir, kombucha, kwass, sirke vb.) değerlendirildiğinde; çeşitliliğin olması, suşun artması, içeriğin daha doğal hale gelmesi süreci katkılı ürünlere kıyasla biyoyararlılığını daha fazla yapacaktır. Yine de bu konudaki çalışmaların devam etmesi önemli olup, bağırsak florasına katkısının olacağını da söyleyebiliriz.”