Star yazarı Resul Tosun, Hakkâri Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın görevden alınmasını değerlendirdi. Akış’ın terör örgütü PKK ile bağlantıları nedeniyle görevden alındığını yazan Tosun, İçişleri Bakanlığı’nın açıklamalarına yer verdi. Terörle mücadelenin gerekliliğine vurgu yapan Tosun, şunları kaydetti:
“İçişleri bakanlığı dün şöyle bir açıklama yaptı:
“Hakkâri Belediye Başkanı Mehmet Sıddık AKIŞ’ın;
1. PKK/KCK yapılanmasında üst düzey görev aldığı, örgüt adına sözde sorgulamalar yapıp sözde vergi topladığı, yasadışı yürüyüş, terörist cenazesi gibi eylemleri organize ederek eylemlere katılım sağlamak amacıyla halka ve esnafa baskı yaptığı, kepenk kapatmaya karşı çıkan esnafı PKK terör örgütü adına tehdit ettiği,
2. PKK Bölücü Terör Örgütü’nün mahalle komisyonlarında da yer aldığı ve aynı zamanda sorumlusu olduğu, kırsalla irtibatını sürdürdüğü, küçük yaştaki çocukları ideolojik söylemlerle kandırarak örgüte katılımını sağladığı, Hakkâri merkezinde yardım ve yataklık faaliyetlerini sürdürdüğü, örgütün kırsal alanından merkeze eylem amaçlı gelen teröristleri evinde barındırdığı,
3. PKK Terör Örgütü’nün kırsal alanındaki kamplarına giderek orada üst düzey örgüt mensuplarıyla görüştüğü, Hakkâri merkezinde örgüt karşıtı olan vatandaşları sözde vergi adı altında haraca bağladığı ve örgütten aldığı talimatlarla vatandaşları tehdit ettiği ve Bu kapsamda Mehmet Sıddık AKIŞ hakkında;
1. Silahlı Terör Örgütünü Yönetmek, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak ve Örgüt Propagandası yapmak suçlarından Hakkâri 1. Ağır Ceza Mahkemesi 2014/173 esas sayılı dava dosyası bulunduğu ve yargılamanın devam ettiği,
2. Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak suçundan hakkında Hakkâri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan ve halen devam eden soruşturma olduğu ve bu soruşturma kapsamında göz altına alındığı,
Belirtilen bu nedenlerle; Mehmet Sıddık AKIŞ’ın Anayasa’nın 127’inci maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 47’inci maddesi gereğince geçici bir tedbir olarak İçişleri Bakanlığı’nca görevden uzaklaştırılmıştır. 5393 sayılı Belediye Kanunun 45 ve 46’ıncı maddeleri uyarınca Hakkâri Valisi Ali Çelik, Hakkâri Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirilmiştir.”
Evet Hakkâri belediye başkanı göz altına alındı ve yerine kanun gereği kayyum atandı.
Meseleye bir seçilmişin tutuklanması olarak bakarsak, evet olay yanlıştır.
Yok, eğer terörle mücadelenin bir gereği olarak bakarsak yapılan uygulama doğrudur.
Burada birkaç eksiklik var.
Birincisi hakkında teröre destekten yargılanması devam eden birinin adaylığının kabulü. Buradaki eksiklik seçim kanunuyla ilgili.
İkincisi, yargılandığı davada mahkûm olması halinde görevden alınacağı bilinen birinin aday yapılmasıdır ki buradaki kusur da aday gösteren siyasi partinindir.
En büyük kusur da terör örgütünün siyasi uzantısı olduğu bilinen bir partinin seçimlere katılmış olmasıdır. Buradaki kusur da anayasal sisteme aittir.
Evet, normalde başkanlık makamı bir şekilde boşalınca yerine belediye meclisinden biri seçilir. Normal olan prosedür böyle.
Fakat Türkiye 40 yıldır ülkeye musallat olmuş/edilmiş bir terör örgütüyle mücadele ediyor. Dolayısıyla, terörden mahkûm olanların yerine atama yapılması terörle mücadelenin bir başka boyutudur ve istisnai bir durumdur.
Bu bağlamda herkesin terörle mücadeleye destek vermesi gerekirken başta ana muhalefet olmak üzere kimi sol partiler, başkanın yargılandığı davayı görmezden gelerek kanunu uygulayan hükümete parmak sallamaları hiç kusura bakmasınlar terörle mücadeleye destek değil tam tersine teröre ve teröriste destektir!
Tutuklanan belediye başkanı seçildiği için ya da Kürt olduğu için değil yukarda sayılan yöntemlerle teröre destek verdiği için gözaltına alınmıştır.
Kanun gereği de yerine kayyum atanmıştır!
En büyük sorumlu da böylesine yargılanan bir adamı aday gösteren partisidir!
Öyle anlaşılıyor ki özellikle davası devam eden adamları aday göstererek yerine kayyum atanınca hem seçmenini hükümete karşı tahrik etmeyi hedefliyorlar hem de dünyaya Türkiye’nin seçilmişlere saygısı olmadığı mesajını vermek istiyorlar!
Aynı konumda olan başka belediye başkanları da var. Yarın dava mahkûmiyetle sonuçlanınca onların yerine de kayyum atanacaktır!
Bunu bile bile böylesi adamları aday göstermek seçmeni devlete karşı kışkırtmak ve Türkiye’yi dünyaya şikâyet etmek için seçilmiş bir yoldur.
Bu yolun sahipleri yolunu kaybetmiş, emperyal güçlere teslim olmuş ve Türkiye’nin birliğine kastetmiş siyasetçilerdir!
Meclisin bir an önce bu tür davaları devam edenlerin adaylığını engelleyecek bir düzenleme yapması elzemdir!
Tabii ki siyasilerin teröre destek vermelerine de mani olacak bir düzenlemeye acil ihtiyaç vardır!
Yoksa daha çok benzer vakalar göreceğiz.
Hem oy veren seçmene hem de imajı zedelenen ülkeye yazık oluyor!”