Buğra Kardan İstanbul
Toplum ahlâkını dinamitlemek, aile bütünlüğünü bozmak için tüm imkânlarını seferber eden laikçi yobazlar yeniden sahnede. Eşcinsellere sahip çıkan, LGBTİ yürüyüşlerinde boy gösteren kafa, iffetli nesiller yetiştirilmesini önlemeye çalışıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin propagandasını yapan, seküler yaşam biçimini milyonlara dayatan azgın azınlığın temsilcileri gençlerin dini ve ahlâki anlamda ilerlemelerini engelleme adına yerli müfredatı topa tutarken iktidarın öğrenci eksenli eğitim sistemini karalamak için yarışıyorlar. Karalamada Kandil İttifakının bileşenleri, fonlu gazeteler öne çıkıyor.
Saldırı üstüne saldırı
PKK’nın siyasi kolu DEM’in Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları Oruç, iktidarı çağ dışı ve bilim karşıtı nesiller yetiştirmeyi amaçlamakla suçlayarak, “Biz yeni müfredatı kökten reddediyoruz. Bilimin b’sini bile taşımayan bu tekçi müfredatın Türkiye’nin geleceğine vurulan darbe olduğunu belirtiyoruz” dedi. CHP Çanakkale Milletvekili İsmet Gümüşhan da, “Sorgulamayan, itaat eden bireyler yetiştirmeye dönük müfredat taslağı kabul edilemez” ifadesini kullandı. Gezi ayaklanmasında rolü bulunan TMMOB’ye bağlı karanlık odalardan ise din ve ahlâk kurallarının eğitimde yer verilmemesi çağrısı geldi. Cumhuriyet gazetesi de akla zarar bir manşet atarak, “İktidar 22 yılda attığı her adımda laikliği ve bilimi hedef aldı, Milli eğitim yazboz tahtası” yorumunda bulundu. Haberde “Yeni müfredat taslağında büyük Atatürk ve Cumhuriyet değerleri seyretildi” iddiasının dillendirilmesi “pes” dedirtti.
Aileler ‘Evladımı kurtar’ diyor
Tartışmalara ilişkin gazetemize konuşan Prof. Dr. Adem Tatlı ise, şu değerlendirmelerde bulundu: “Yeni müfredat herkesi memnun etmeyebilir. Milli ve manevi değerler erozyona uğruyor. İdari makamda bulunanlar bu duruma çare arıyor. Evladına sahip olamayan anne baba idari makamlarda bulunanlardan yardım diliyor. Bu dileği karşılıksız bırakmamak için yeni bir müfredat kaleme alınıyor. Ülkeye bağlı, imanlı, iffetli nesiller yetişmesi için yapılan bu müfredata laiklik adı altında karşı çıkılması yanlıştır. Türkiye, eğitimini toplumun değerlerine göre ayarlıyor. Almanya ve İspanya da böyle yapıyor. Karşı çıkmak anlamsızdır. Toplumun birliğini ve beraberliğini teşkil eden değer hükümleri yok sayılamaz. Bu hükümler yeni nesillere kazandırılmazsa milletin geleceği tehlikeye düşer. Suriye’de ve diğer İslam ülkelerinde olanlar ortada. Bir masada oturan 4-5 Suriyelinin fotoğrafını unutmam; ‘Halde çalışıyoruz. İlk defa bir araya geliyoruz. Birimiz Alevi, birimiz Sünni, birimiz Türk, birimiz Acem. Biz vaktiyle karşılaştığımızda yollarımızı ayırıyorduk. Şimdi anladık bize oyun oynandığını’ dediklerini aklımdan çıkarmam. Libya’da, Suriye’de toplumun karşı karşıya gelmesinin ardından çıkan tabloyu gördük. Bu tabloyu görüp gençlere ‘Dilediğinizi yapın’, ‘Gününüzü gün’ edin demek ülkenin ve toplumun altına dinamit koymaktır. Birtakım mahfiller bir yerlerden talimat alıp milletin değerlerine hücum eder. Marifet bu hücumları önlemektir. Önlemenin yolu da eğitimi iyi kurgulamaktan, milli ve manevi değerlerine bağlı gençler yetiştirmekten geçer. Yeni müfredat da bunun tezahürüdür. Tabii inançlı, itikatlı gençlerin adedinin artmasından tedirgin olup müfredata savaş açanlar var, bunlar yenilmeye mahkûmlar.”
1908’de de aynı zihniyet vardı
Prof. Dr. İsmail Aydoğan da kara propagandalara kulak asılmaması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti: “Yerli müfredatı lekelemeye girişenlere itibar edilmemeli. İffetli, imanlı gençlerin yetiştirilmesine tahammül edemeyenler dinlenmemeli. Bunların Rockefeller’le gönül bağları var. Bırakın CHP’liler ve DEM’liler bağırıp çağırsınlar. Bırakın fonlu kalemşorlar vaveyla koparsınlar. Bunlara önem verilmemeli. Hükümet yolunda ilerlemeli. Onu bunu memnun etmeye bakmamalı. Ona buna göre eğitim sistemini ayarlamamalı. Hakkı ve hakikati temel alarak müfredat yapmalı. Ahlâk, kültür temelli müfredat bina etmeli. Müfredatta mutlaka ve mutlaka İslam’ın kendisi, ruhu olmalı. Şu aşamada Türkiye kültürünün dışında bulunan yapıları, odaları kale almak yanlış olur. Dinden ve kültürden kopuk gençler yetiştirilmesini temenni edenleri görüyoruz, duyuyoruz. Onları ikna etmeye çalışmanın anlamı yok. En iyisi yola ara vermeden devam etmek. Tevhidi müfredata kara çalanlar, 1908’de Abdülhamid’i tahttan indirenlerle aynı kafadalar. Onlar seküler hayat şeklini milyonlara dayatıyorlar. Onlara aldanılmamalı, kanılmamalı, devam edilmeli. Çalışmaları sabote etmeye kalkanlar bu sefer başarılı olamayacaklar.”
ÖNE ÇIKAN VİDEO