Başkan Erdoğan G-20 liderler Zirvesi sonrası açıklamalarda bulundu.
Başkan Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları…
En faza insani yardım bulunan ülkeyiz. İsrail saldırıları karşısında hayatta kalma mücadelesi veren Lübnan’daki kardeşlerimize el uzatıyoruz.
BM GÜVENLİK KONSEYİ’NDE REFORM OLMALI
Dünya 5’ten büyüktür. BM Güvenlik Konseyi’nde reform olmalı. İsrail savaş suçu işliyor. Gazze’de 2 milyon kişi gıda ve suya erişemiyor. Batı’nın desteğiyle İsrail devleti terör estiriyor .
Bizim sorunumuz katliamla ve katliamcılarladır. Bizim sorunumuz masum kanı dökenlerledir. Coğrafyamızı kaosa ve istikrarsızlığa sürükleyenlerledir.
BU VAHŞETE SESSİZ KALANLARI TARİH AFFETMEYECEK
Bunu sadece biz değil, Birleşmiş Milletler ve birçok kuruluşta söylüyor. Ağır bombardıman altında bir kap yemeğe, bir yudum suya ulaşmak için canlarını tehlikeye atan çocukların dramlarını hepimiz 14 aydır yüreğimiz parçalanarak takip ediyoruz. İsrail saldırılarında hayatını kaybeden yaklaşık 50 bin Filistinlinin %70’inden fazlası kadın ve çocuktur. Lübnan’da katledilenlerin önemli kısmı da masum sivillerdir. Batılı güçlerin desteğiyle İsrail’in bölgemizde estirdiği devlet terörünün insani maliyeti her geçen gün artmaktadır. Her ne sebeple olursa olsun bu zulme dozu giderek artan bu vahşete sessiz kalanları tarih affetmeyecektir. Türkiye olarak Gazze’deki soykırımın, Batı şeria ve Lübnan’daki katliamın sona ermesi için acil ve kalıcı ateşkes ihtiyacını her fırsatta dile getiriyoruz.
“İSRAİL’E ZORLAYICI TEDBİRLER ŞART”
Başkan Erdoğan: Gazze halkına 14 aydır reva görülen soykırımın cezasız bırakılmaması için müdahil olma kararı aldık.
“Bölgemizdeki çatışmalar ve krizler çözüme kavuştukça Türk ekonomisindeki iyileşme daha da hızlanacak, Türkiye, hedeflerine doğru koşar adımlarla gidecektir”
TRUMP’A ÇAĞRI
Yeni ABD yönetimi barış yolunda daha cesur olmalı
“SAVAŞIN KAZANANI BARIŞIN KAYBEDENİ OLMAZ”
Orta Doğu’da bunları yaparken Ukrayna’daki savaşın adil ve kalıcı barışla neticelenmesi için tarafların eşit statüde temsil edileceği diplomatik girişimleri de destekliyoruz. Esasen çatışmaların ilk aylarında İstanbul süreciyle tarihi bir fırsat yakalanmıştır. Ancak bu imkan değerlendirilemedi. Bunun faturasını ise yarım milyona varan can kaybıyla her iki komşumuz enerji ve gıda kriziyle tüm insanlık ödedi. Savaşın kazananı barışın kaybedeni olmaz. Aradan geçen süre bu teşbihimizin haklılığını teyit etmiştir. Türkiye savaşın ilk gününden bu yana yaptığı gibi taraflar arasında her türlü kolaylaştırıcı rolü üstlenmeye hazırdır. Bunu yapabilecek iradeye ve kabiliyete ziyadesiyle sahiptir.
Yeni Amerikan yönetiminin her iki çatışma bölgesinde de barışa giden yolda daha cesur, daha basiretli, daha destekleyici adımlar atmasını ümit ve arzu ediyorum. Barışa giden yolu tıkayacak ve savaşı körükleyecek adımları doğru bulmadığımızı burada vurgulamak istiyorum. Kıymetli basın mensupları, çevremizdeki sıkıntılara ve çatışmalara rağmen Türkiye ekonomisi büyüme trendini istikrarlı bir şekilde sürdürüyor. Geçtiğimiz yıl 14-28 Mayıs tarihinde yapılan genel seçimlerle birlikte 5 yıllık kesintisiz icraat dönemine girdik. Seçimlerin hemen ardından uygulamaya koyduğumuz ekonomi programıyla da belirsizlikleri ortadan kaldırdık.
“2024’TE ÜÇ BÜYÜK KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞU TARAFINDAN NOTU İKİŞER KADEME ARTTIRILAN TEK ÜLKEYİZ”
6 Şubat 2023’de yaşadığımız asrın felaketi depremin insanımızın hayatında ve ekonomimizde yolaştığı yaraları hızla sarıyoruz. Geçtiğimiz ay 130.000. deprem konutumuzun anahtarlarını afet zedelerimize teslim ettik. 2024 yılı sonunda 200.000 konutun gelecek yıl sonunda ise 417.000’i konut toplam 453.000 bağımsız bölümün inşasını bitireceğiz. Depremin izlerini silmek için bugüne kadar 71.5 milyar dolar harcama yaptık. Ekonomide 2023 yılını %5,1 oranında büyüme ile kapatarak 14 yıl boyunca kesintisiz büyüme sürecimizi devam ettirdik. 2024 yılının ilk yarısında büyümemiz %3,8 olarak gerçekleşti. Tüm dünya gibi bizim de en büyük endişemiz yüksek enflasyondur. Amerika ve Avrupa dahil pek çok yerde son 60-70 yılın zirvelerini gören enflasyon baskısından herkes gibi biz de olumsuz etkilendik. Dezenflasyon sürecimiz 2024 yılı haziran ayından itibaren başladı ve 2025 yılında da devam edecek.
Merkez Bankamızın rezervleri yüz altmış milyar dolara dayandı. Makro ekonomik göstergelerdeki bu pozitif gelişmeler yatırımcıların ülkemize yönelik bakışını da olumlu yönde etkilemiş kredi notumuz artarken ülkemizin risk primi de emsallerimize göre daha hızlı düşmüştür.
2024’te üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından notu ikişer kademe arttırılan tek ülkeyiz. Ekonomide hedeflerimizi gerçekleştirmek amacıyla bundan sonra ülkemizin araştırma, geliştirme ve yenilikçilik kapasitesini geliştirmeyi aktif sanayi politikalarımızla katma değer zincirlerinde yükselmeyi savunma sanayindeki atılımlarımızı yenilerini eklemeyi yeşil ve dijital ekonomiye geçişle yönelik teknolojik dönüşümü hızlandırmayı yatırımcı dostu politikalarla iş ve yatırım ortamımızı iyileştirmeyi ekonomimizin rekabet gücünü artırmayı kararlılıkla sürdüreceğiz. Bölgemizdeki çatışmalar ve krizler çözüme kavuştukça İnşallah Türk ekonomisindeki iyileşme daha da hızlanacak. Türkiye hedeflerine doğru koşar adımlarla
RUSYA’NIN NÜKLEER DOKTRİNİNİ ONAYLAMASI
Doğrusu, sonuç bildirgesiyle ilgili olarak beklediğimiz bir bildirge burada teşkil etti ve şu an itibariyle de özellikle gerek cezirenin beklentilerine burada bir cevap teşkil eden netice var. Ama biz olayı tabi 11 ayın sonucu olarak değerlendirdiğimizde maalesef İsrail’in bu zulmüne karşı dünya beklediğimiz tavrı henüz koymuş değil. Ama biz şu anda Türkiye olarak dostlarımızla el ele vererek bu mücadelemizi aynen sürdürüyoruz. Gerek İsrail-Filistin arasında gerekse en son biliyorsunuz bu İsrail’in zulmü Lübnan’a da yansıdı. Lübnan’a da varıncaya kadar buralarda meydana gelen bu zulme karşı Türkiye olarak tek başımıza da kalsak biz mazlumların yanında olmaya devam edeceğiz.
(Rusya’nın nükleer doktrinini onaylaması) Nükleer silahların kullanıldığı bir savaşın olumlu bir yanı vardır diyemeyiz. Temenni ediyorum ki bir an önce kesin ateşkesi Ukrayna ve Rusya arasında da sağlarız ve dünyanın beklediği barışı da temin etmiş oluruz. Rusya’nın bu açıklaması her şeyden önce kendine yönelik bir tavra karşı, konvansiyonel silahlara karşı alınan bir tedbirdir diye düşünüyorum. Rusya’nın attığı bu adım NATO yetkilileri tarafından düşünülmelidir, bu adım gözden geçirilmelidir. Her şeyden önce Rusya kendisini koruyacak güce, kendisini koruyacak tedbirlere sahiptir, sahip olmak durumundadır. Aynı şekilde bir NATO ülkesi olarak biz de kendimizi korumak ve kendimizi koruyacak adımları atmak durumundayız.