Mehmet Eşin, Müslüman dünyasının Gazze’deki zulme karşı etkili bir tepki veremediği eleştirisinde bulundu. Eşin, ümmetin bir araya gelerek somut adımlar atması gerektiğini vurguladı. Sadece kınama ve basın açıklamalarıyla sonuç alınamayacağını ifade eden Doğruhaber gazetesi yazarı Eşin, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği gibi kuruluşların görevlerini yerine getirmediğini söyledi. Eşin, İslam dünyasının söz değil, eylem sahibi olması gerektiğini belirttiği yazısında şunları kaydetti:
“Âşık Yunus şöyle der;
‘Söz ola bitire savaşı söz ola kestire başı…’
Atasözümüzde ’Söz Var İş Bitirir, Söz Var Baş Yitirir…’
Söz, kıymetlidir, değerlidir. Sözün bir ağırlığı vardır.
Her makamın bir ağırlığı ve bir sözü vardır.
Büyük olayları başlatan ve bitiren sözdür. Allah’ın vahyi de sözdür. Yasin Süresi 82. Ayette Allah şöyle buyurur…
’Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri yalnızca: ‘Ol’ demesidir; o da hemen oluverir.’
Söz söylendiği zaman ve gereken yapılmadığında o sözün bir kıymeti olmaz.
Gazze’deki siyonistlerin saldırı ve soykırımı 400 günü geride bıraktı. Maalesef, ümmet ve insanlık üzerine düşeni yapmadı, yapmıyor.
54 ülkeden oluşan yaklaşık 2 milyarlık Ümmet, bu savaşı bitirecek adımlar atmadı.
Bir araya gelmeleri, çağrı ve basın bildirilerinin bir kıymeti yok.
Kuruluş amacı Kudüs’ü özgürlüğüne kavuşturmak olan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ile Arap Birliği’nin ikinci ortak zirvesi 11 Kasım 2024 Pazartesi günü Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlendi.
Daha önceki ortak zirve yine 11 Kasım 2023’te Riyad’da olağanüstü bir şekilde gerçekleşmişti.
Zirve; konuşmalar, istişare ve görüşmelerin ardından ortak bildiri yayınlanarak sona erdi.
Bu ortak zirve, dünya basınında bir haber olarak ancak yerini aldı.
Siyonistler ve İslam düşmanları, ‘Müslümanlar bir araya gelmiş, bakalım ne karar alacaklar, nasıl bir tavır ortaya koyacaklar, ordular hareket geçecek mi?’ türünden bir endişe ve korkuya kapılmadılar.
Gazze halkı ve Müslümanlar, ‘lider ve yöneticilerimiz toplanmış, bakalım ne diyecekler, ümmetin kanayan yaraları ve Gazze için ne yapacaklar?’ gibi bir ümit ve heyecana kapılmadı.
Dünyanın en stratejik ve zengin coğrafyalarında hüküm süren, dünya nüfusunun dörtte birine sahip koskoca İslam dünyası ne acıdır ki düşmanda bir korku ve endişe yaratmıyor, Müslümanlara da bir umut olamıyor.
Devlet başkanlarının konuşma ve çağrıları, 54 ülkenin altına imza attığı ortak metnin hiçbir kıymet ve önemi yok. Reelde bir karşılık bulamıyor.
O zaman bu söz, o baş kesen, savaş bitiren söz değil. Hatta günlerce, söylenen konuşulanlar ‘söz’ değil olsa olsa ‘laf’ olur.
Müslümanların her konuda bir sözü olmalıdır.
Söz, makamına uygun olmalı, sözün gereği ne pahasına olursa olsun yapılmalıdır.
Bu söz öyle olmalı ki, düşman ve zalimlere korku versin, mazlumlara umut olsun…”