Dindarlık zayıflıyor mu? Nihat Hatipoğlu’ndan olay yazı

Sabah gazetesi yazarı Nihat Hatipoğlu, dindarlığın zayıfladığına dair söylemlere karşı Müslümanların dine olan bağlılığının giderek güçlendiğini ifade etti. Hatipoğlu, İslam dışındaki değerlerin boş olduğunu fark eden insanların dine dönüş yaşadığını belirtti. Bu süreçteki tereddütlerin, samimiyetle bağlılık getirerek iman gücünü pekiştirdiğini dile getiren Hatipoğlu, her tereddüdün daha güçlü bir iman ile sonuçlandığını vurguladı. Hatipoğlu, Müslümanların İslam’a bağlılıklarının artarak devam ettiğini dile getirdiği yazısında özetle şunları kaydetti:

“Dindarlık zayıflamıyor, bilakis Müslümanlık günden güne daha da güçleniyor. Dinin mensupları da her batıl zihniyeti gördüğünden ve hatta bazen gafletle merak edip yanaştıktan sonra İslam dışında her şeyin içinin boş olduğunu fark edip kendini sorgulamaya başlıyor. Zaman zaman imani, menfi noktalarda savrulmalar yaşanır. Bu savrulmalar kişiyi daha güçlü kılar. Her tereddüt, arkasından samimiyetle bağlılık getirir.
Hanzala, sahabidendir. Peygamberimizin kutlu cemaatindendir. Bir gün eve gelir ve çocuklarıyla hemdem olur. Şakalaşır herkes gibi. Ama sonra birden duraksar. Zira bu esnada Medine mescidindeki manevi hâli unutur. Peygamberimizin yanındaki haletiruhiye kaybolmuştur. Evden fırlar, deli gibi sokakları geçer. Arada bir de söylenir: “Hanzala münafık oldu.” Kendini öyle görür.
Yolda Hz. Ebubekir’le karşılaşır. Ve bu hâlin gerekçesini fısıldar. Resulullah’ın yanındayken hâlimiz başka ama eve gidince bu hâlden sıyrılıyoruz. Aslında Hz. Ebubekir’de o hâldedir. Şöyle der: “Hadi Resulullah’a gidelim.” Öyle ya; ne mutlu onlara. Gönüllerin doktoru aralarında. Hastalık belli, çözüm orada. İki dost endişeyle huzura varıp durumu Efendimize anlatırlar.
Resulullah şöyle buyurur: “İnsan kalbi rüzgâr önündeki yaprak gibidir. Bazen öyle, bazen de öyle.”
İlaç bulunmuştur. Endişe etme. Bu endişe bir erdemli çıkıştır. Ama “Üzülme, imanın olduğu yerde” deniyor.
Hanzala bu sıkıntılı hâli bir daha yaşamadı. Sadık bir yol çizdi. Ruhunu teslim etti.
Allah ilan etti: “Hiç şüphe yok ki, Kur’an’ı biz indirdik. Elbette O’nu yine biz koruyacağız.” (Hicr/9). Biz dini koruyamıyoruz; din bizi koruyor. Bizim dine bağlılıkta yaptığımız sadece sıramızın gereğini yerine getirmemizdir. Sıra savmaktır ancak.
Zira bu dini 1400 senedir koruyan Allah’tır. Müslümanlar değil.
İslam âleminin bugünkü hâli sizi aldatmasın. Zafiyetler, tembellikler, aymazlıklar, mazlumiyet gün gelince silkelenip gidecek.
Ümmetin hâli, üstü kül kaplamış için için harlanmaya müsait mangal ateşi gibidir. Bir parlamaya görsün. Allah’ın izniyle dünyanın döngüsü değişecek.
100 yıl sonra dünyanın ömrü varsa inanınız ki, dünyanın coğrafyası böyle olmayacak. Bugünün zalimleri o gün perişan hâlde olacaklar. Yeter ki kendimize güvenelim.
Yakınları dost edinelim. Aradaki gönül bariyerlerini yıkalım. Allah’ın ipine sımsıkı sarılalım.
Bizim için şaşmaz iki esas vardır. Onlara bağlandığınızda batıla savrulmayız. Tereddüt yaşamayız. Pişman olmayız. Şirkin her türlüsüne karşı da donanımlı oluruz. Bunlar Allah’ın kitabı ve O’nun elçisidir. Biz Müslümanlar, Allah için birbirimizi sevmeliyiz, menfaat için değil. Beklentiler için kurulmuş her dostluk, beraberinde düşmanlık ve pişmanlık getirir. Müslüman Müslüman’ı amasız, tereddütsüz, Rab için sevmelidir. Sonsuz itaat ancak Allah’a yapılır. Sonsuz ve sorunsuz bağlılık ancak Hz. Muhammed’edir (SAV).
Bağlılık hissettiğimiz herhangi bir manevi oluşum dinimizden, Peygamberimizden daha öncelikse işte felaketin başı budur. Kızgınlığımız da sevgimiz de ölçülü olmalıdır. Terazi Kur’an’dır, Hz. Peygamber’in sünnetidir. Bilmeliyiz ki hayat geçicidir. Mezar âlemi de geçicidir. Sonra kalıcı olan bir ahiret vardır. Orada insanlar ve cinler ayrışacaklardır. Ya kurtulmuş olacaksınız ya da pişmanlık içinde olacaksınız. O gün çetin bir gündür.
Hz. Peygamber (SAV), kızı Fatıma’ya ne demişti hatırlayın: “Kızım Fatıma, namazına ve ibadetine dikkat et. Babam Muhammed’dir diye rahata girme. Vallahi ben sana bir şey yapamayabilirim. Kendi tedbirini al!” Daha başka söze hacet var mı? (…)”

 

 

Yorum yapın